Tükendi
Gelince Haber VerEğer felsefe asıl görevini hiç aklından çıkarmazsa, hem du¨nyayı bilme biçimlerinden biri, hem de insanlık ku¨ltu¨ru¨nu¨n vicdanı olmak isterse, o zaman kendi tarihsel çizgisinde artık yeniden bu probleme yönelmek zorundadır.
Felsefe sistemsiz bir ilerleme inancından vazgeçmek yerine, hem bu sözde *ilerleme* amacının erişilebilir olup olmadığını hem de bu amacın elde edilmeye değer olup olmadığını sormak zorundadır. Eğer burada bir kez şu¨phe doğarsa, bu şu¨phenin yatıştırılması çok gu¨ç olur. İnsanın gerçeklikle pratik ilişkisini dikkate alırsak, bu şu¨phe daha kuvvetli biçimde ortaya çıkar. İnsan alet kullanımı sayesinde, kendine, şeyler u¨zerinde hâkimiyet payesi verdi. Fakat bu hâkimiyet ona lu¨tuf değil, beddua oldu. Fiziksel du¨nyayı kendi boyunduruğu altına almak için icat ettiği teknik onun kendine karşı döndu¨. Teknik sadece gittikçe artan bir kendine yabancılaşmaya değil, bir de insanın kendi insanî varoluşunu kaybetmesi şeklinde bir sonuca yol açtı.
İnsanî ihtiyaçların tatminini sağlar gibi göru¨nen araç-gereç, bunun yanında sayısız yapay ihtiyaçlar meydana getirdi. Teknik ku¨ltu¨ru¨n mu¨kemmelleştirilmesine ilişkin her adım bu bakımdan gerçek manada bir felaket hediyesi oldu.
Ernst Cassirer