Tükendi
Gelince Haber VerHER BOĞULMAK ÜZERE OLDUĞUMDA YAPTIĞIM GİBİ RESME SIĞINDIĞIM BİR ANDA, ÜZERİME KUSAN KARANLIĞIN İÇİNDE, GÖZLERİMİ KAMAŞTIRAN BİR TURUNCU BELİRDİ KORKARAK.
Hayatımı, beni, sevgimi değiştirecek bir olay ve ardından uzunca bir uyku... Yaşadığım korkunç olayın ardından bu hayatı terk ettiğimi sanırken herkes, O beni duymuştu. Kalbimin atışını duymuştu. Kollarına alıp kurtarmış, yüreğine sarıp ısıtmaya çalışmıştı taşlaşan buz gibi bedenimi ve kalbimi. Meriç, beni duymuştu...
Kalbimin buzları çözülüp hayata döndükten sonra her şey değişmişti benim için. Sessizlikle cezalandırdım önce kendimi. Sonra sesimi duydu Meriç, Neşe, Semih, Cansu ve diğer arkadaşlarım... Yaşadıklarımızdan, yitirdiklerimizden, kazandıklarımızdan sonra Meriç ile ilişkim aynı değildi. Tabii beni bekleyen üniversite yaşantım, geleceğim, ailemle ilişkim bambaşka bir akışa girmişti. Babamla ilişkimiz tam rayına oturmuşken, onun evlenme kararı yüzünden darmadağın oluyordu her geçen gün. Meriç ise bana bunu yaşatanlardan intikam almaya yemin etmişti.
Tüm bunlar olurken, Meriç’ten gizlenen bir sır ve onu koruma çabam yepyeni bir hezeyanın içine atacaktı hepimizi. Ben, Meriç, Semih... Bizi neyin beklediğini tahmin bile edemezdik. Tek niyetim, aydınlığımla sarmalamaktı onu. Oysa istemeden çok incitecek, belki de onu, bizi sonsuza dek kaybedecektim... Üniversite, iş, mesafeler ve ayrılık. Büyüdüğümüzü mü söylüyordu bize tüm bunlar?
“Birisi bana, benimkine benzer bir hikâye anlattı gözleriyle. Gözleri... Siyahın içindeki küçük beyaz nokta gibiydi...”