Tükendi
Gelince Haber VerTanıdığım Kadarıyla Erdil
Onu ilk hatırladığım zamanlarda bebekti daha. Konuşamıyordu, sürekli ağlıyordu ve altına yapıyordu. Küçük, iğrenç ve zararlı bir yaratıktı.
Fakat onu sevmek zorundaydım. Çünkü seçme şansım yoktu. Onla beraber gelmiştik bu dünyaya, onla beraber gidecektik. Anaokuluna giderken öğretmeni ona kâğıt ve boya kalemleri vermişti, ilk çizgilerini o zaman gördüm. Çok eğlenceliydi çizdikleri. Diğer salak çocuklar gibi çizmiyordu. Evleri, arabaları, böcekleri değil, rüyalarını ve hiçbir zaman anlamadığım garip ama güzel o şekilleri karalıyordu kağıtlarına.
Sonra ilkokula başladı. O kadar yaramazdı ki, belki uslanır diye her sene sınıf başkanı seçilirdi. Görünürde usluydu. Ama sevmediği öğrencileri yaramazlık yapıyor diye tahtaya yazar ve dövdürürdü onları. Annesi onu gece on ikilere kadar eve sokamazdı. Hep sokaklardaydı, ama derslerini de ihmal etmezdi. Başarılı bir öğrenciydi. Resim yapmaya devam etti ilkokul boyunca. Ödüller aldı. Okulda yaptığı 23 Nisan ve Kurtuluş Savaşı resimleri dışındakiler çok keyif veriyordu bana. Bazı geri zekâlı öğretmenleri onun çizdiği resimleri babası çiziyor zannediyordu. Bu yüzden defalarca azar işitmişti.