Tükendi
Gelince Haber VerOmzuna dokundu yavaşça, elleri kızıla boyandı, yarası derindi ve kanamayı durdurmasına imkân yoktu, aldığı nefesler bile yetmiyordu sanki. Öksürmeye başladı yeniden, sol yanında büyük bir patlama daha meydana geldi. Ah bir ayağa kalkabilse, ah bir doğrulabilse neler yapacaktı ama olmuyordu ne yazık ki, doğrulamıyordu, kolunu kaldıramıyordu ve yarası kanamaya devam ediyordu.
Utandı birden, arkadaşları koşturuyordu sağa sola, üzerlerine gelen hainlere karşı öfkelerini kusuyordu kızgın namlular. Patlamaların ardı arkası kesilmiyor ve gittikçe daha çok artıyordu. Mermisi bitmek üzereydi, belki de burada böylece beklemek, ölümü çağırmaktan başka bir şey değildi. Ama o yaşamak istiyordu, ölüme daha zaman vardı, yaşamalıydı, yaşatmak için mecburdu buna fakat olmuyordu ve yarası kanamaya devam ediyordu.
Yeryüzü siyaha boyanıyor gibiydi, böylesi hain pusularda karanlık daha çok acımasızlaşırdı. Geceyi dost biliyordu oysa, çoğu defa onun koynuna gizlenerek hançeri saplamıştı hainlerin kalplerine. Gecelerin, arkadaşlarıyla birlikte kendisini de koynuna alması, saklaması için yıldız süslü gökleri seyrettiği zamanlar geldi aklına.
Gülümsemeye çalıştı, yarasının acısı geçiverdi kısa süreliğine de olsa. Yıldızlar yaklaşmıştı sanki kendisine, uzansa tutacak gibiydi. Elini tekrar koydu omzuna, akan kanının sıcaklığını hissetse de üşümeye başladı, uykusu gelir gibi olmuştu, etraf toz dumandı ve patlamalar devam ediyordu, barut kokularını bastırmıştı damağındaki kan. Sol yanında büyükçe bir alev topu belirdi aniden, patlayan bombaların çıkardığı alevler aydınlatmaya başlamıştı yüzünü ancak daha çok üşümeye başlamıştı.