Türk hukukunda, ihale mevzuatının Avrupa Birliği ve Dünya Ticaret Örgütü gibi uluslararası kuruluşların ihale mevzuatıyla uyumla hale getirilebilmesi için 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu 22.01.2002 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Gerçekten bu Kanun'da Avrupa Birliği kamu alımları hukukunda da düzenlenen ilke ve kavramlara yer verilmiş ve bu çerçevede ihalelerde rekabetin, saydamlığın, eşit muamelenin, güvenirliğin, gizliliğin, kamuoyu denetiminin sağlanması, ihtiyaçların uygun şartlarla ve zamanında karşılanması ve kaynakların verimli kullanılması ilkeleri benimsenerek, idarelerin her türlü kaynaktan yapacakları ihalelerde tek bir düzenlemeye tabi olmaları amaçlanmıştır. Günden güne değişen teknolojik koşullar, ihtiyaçlar, globalleşen ekonomik pazar ve kamu alımları politikalarındaki değişiklikler, kamu ihale mevzuatında sık sık değişiklik yapılması sonucunu doğurmakta olduğundan; ihale hukuku veya daha geniş bir ifadeyle kamu alımları hukuku aynı zamanda dinamik bir alanı ifade etmektedir. Bu türden mevzuat değişiklikleri yalnızca ülkemize özgü bir durumu yansıtmayıp; kamu alımları hukukunun dinamik bir alan olması aynı zamanda, Avrupa Birliği kamu alımları hukukunda dördüncü nesil direktiflerin yürürlüğe konulması sonucunu doğurmuş ve üye devletler de bu doğrultuda ulusal mevzuatlarını birçok kere değiştirmiş bulunmaktadır. Bu çerçevede; kamu alımları hukukundaki temel ilke ve kuralların ne şekilde yorumlanması gerektiği hususunda Avrupa Birliği Adalet Divanı kararları, üye devletlerin yanı sıra ülkemiz ihale ve kamu alımları hukuku için de önemli bir referans noktası olacaktır.