Bir yanda bitmek bilmeyen savaşlardan yorgun düşmüş, kaderine terk edilmiş yoksul bir halk, öte yanda tüm bu olumsuzluklara meydan okuyan inanç ve umudun birleştirdiği bir ulusun emperyalist güçlere karşı verdiği destansı Kurtuluş Savaşı... Roman boyunca bir fon müziği gibi sürüp giden Kurtuluş Savaşı’mızın gerisindeki olaylar ve yürekli kadınlarımızın öyküleri... Yaşamını kutsal davaya adadığını söyleyerek alanlarda on binleri coşturan Halide Edip’ler; yazıları, konuşmaları, yürekli çıkışlarıyla erkeklere örnek olan Fatma Aliye’ler, Fehime Nüshet’ler, Nezihe Muhittin’ler... Anadolu’nun göbeğinden sesini dünyaya duyuran Sivas Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti’nin ve Türk Kadınlar Cemiyeti’nin kararlı, inançlı kadınları; "Vatan için ölmeye hazırız!" diye haykıran Bursalı, Edirneli, İnebolulu, Erzurumlu, Kastamonulu kadınlar... Elde tüfek, belde fişeklik savaş alanlarına koşan Kara Fatma’lar, Asker Saime’ler, Ayşe Çavuş’lar, Seher Emir Ayşe’ler... Erkeksiz kalan ocağını tüttürürken orduyu da besleyen, cephane taşıyan, yol onaran çalışkan Anadolu kadınları...Bu gerçek kahramanların yanı sıra adsız kadınları simgeleyen hayali kahramanlar... Sorbonne öğrencisi Binnaz, yaşamını yaralı askerlere adayan Necibe hemşire, Rum kızı Stella...Ve bu genç kadınların savaş ortamında kırık dökük, çoğu zaman da yarım kalan sevdaları...