Kadızâdeliler ve belirttikleri mana, arızalı bir zihniyetin ürünüdür. Eşya ve hadiseleri kabuğundan baret bir seviyede anlayıp bu seviyenin ötesine sittin sene geçememektir. Şeriatın hem zâhir hem de bâtın cihetinden hisseli olan Müslümanların halifesi Ulu Hakan Abdülhamid Han’a karşı 31 Mart hadisesinde ayaklanan halka “Şeriat isteriz!” dedirten zihniyet ile sonradan (hadis) icad olunmuş her şeyi bid’at kategorisine sokan Kadızâdeliler arasında pek de bir fark yoktur. Hâlbuki, Şeriat ile teçhizlenmiş ve tasavvuf ile ziynetlenmiş bir kalp ve kafanın Kur’an ve Sünnet çitleriyle örülmüş bir sahada sınırsız mesai yapma hakkı vardır. Bu ise bizzat Allah’ın emridir:
“BİR İŞİ BİTİRİNCE, HEMEN DİĞERİNE KOYUL…”(İnşirah suresi, 7. ayet)