Tükendi
Gelince Haber Ver"... Hoş kitaptır ve içinde çok faideler ve nasihatlar vardır; ama Fârsî dilincedir. Bir kişi Türkîye tercüme etmiş, velî ruşen değil, açık söylememiş. Eyle olsa hikâyetinden helâvet bulmazız, dedi. Ve lâkin bir kimse olsa ki bu kitabı açık tercüme etse, ta ki mefhumundan gönüller haz olsa ..." Tarihte sadece birkaç satırla anılan Ziyaroğullarından Emîr Unsurü’l-Maâli Keykâvus’un 1082 yılında oğlu Giylanşah’a yazdığı bir nasihatler dizisidir Kabusnâme. Kitap vaktinde uyumaktan emanet saklamaya, yemek yemekten şarap içme âdabına, hatta misafir ağırlamaktan çocuk terbiyesine kadar değişik konularda nasihatlerin olduğu kırkdört bölümden oluşur. İran edebiyatının önemli bir örneği olarak birçok dile çevrilmiş olan kitap, başka eserlere de alıntı kaynağı olmuştur. Kabusnâme’nin kaderi çok rağbet görmüş diğer büyük eserlerle aynı olmuştur; günümüze gelene kadar esere bilgisiz kimseler tarafından kitabın yazılmasından yüzyıllarca sonra eklemeler yapılmış, konuları alıntı yapanların dilediğince değiştirilmiş, hatta beğenilmeyen bölümleri çıkarılmıştır. Bu nedenle eserin farklı basımları metin bakımından birbirlerinden ayrılmaktadır. Ancak bu alıntılar Kâbusnâme’nin ne kadar etkili olduğunun, değiştirmeler ve eksiltmeler ise içindeki beğenilmeyen unsurlara rağmen eserin oldukça rağbet gördüğünün işaretidir. Size Kabusnâme’yi Mercimek Ahmed’in Sultan II. Murad için yaptığı çevirisinin Orhan Şahik Gökyay tarafından gözden geçirilmiş halini sunuyoruz. Hikâyetinden halâvet buluna, mefhumundan gönüller haz ala ...