Tükendi
Gelince Haber Verİslâmcılık üzerine yapılan incelemeler İslâmcılığı bir hareket, ideoloji, düşünce veya aktivizm kavramlarıyla sınıflandırarak sıradanlaştırırlar. Öyle ki karşıt görüşlere sahip aydınlar İslâmcılığı bu topraklara dışarıdan gelmiş marjinal bir ideoloji gibi göstermekte ortaklaşırlar.
İmparatorluk’tan Ulus Devlet’e İslâmcılık kitabı, 1990’larda Frankofonların kültür ve medeniyet, Anglo-Saksonların Hilafet ve İslâm birliği, gelenekselcilerin reformcu modernizm, farklı ekollerin selefilik, tercümeler, İran-Mısır-Pakistan etkileri üzerinden kurdukları anlatıları dekonstrüksiyon ve fenomenolojik epokhe metoduyla saf dışı bırakıp İslâmcılığı 300 yıl önceki doğuşundan, köklerinden başlatarak dönem dönem inceler.
Ercan Yıldırım kitabında İslâmcılığın 1699 Karlofça Anlaşması’ndan sonra devlet adamı, ulema, bürokrasiden oluşan İmparatorluk mekanizmasının ve Müslümanların, Batının İslâm âlemini geride bıraktığını farkettikten sonra Batı medeniyetini yakalayıp üstünlüğü yeniden ele geçirmek için giriştiği tecdid-ihya-inşa çabasıyla çıktığını savunur. Yıldırım, 19. yüzyılın son çeyreğinde Afgani-Abduh tesiri ile belirdiği iddialarının aksine İslâmcılığın 18. asırda İstanbul’da şekillendiğini, bu topraklardan İslâm âlemine yayıldığını iddia eder.
İslâmcılık, İmparatorluk’ta İslâm düşüncesinin Batı medeniyetine eğitimden hukuk, iktisat, siyaset ve kültüre kadar her alanda üstünlüğü ele alma, İslâm birliğini tesis etme üzerine gelişirken Cumhuriyet dönemindeki inkılaplarla beraber misyonuna, Tek Parti uygulamalarını kaldırıp İslâm’ı bütüncüllüğünü tüm yönleriyle hayata, kamusal alana hâkim kılma hedefini de yerleştirir.
Bu amaç etrafında Yıldırım meseleleri, tartışmaları, kişi, grup, tarikat ve cemaatleri; Türkiye, İslâm düşüncesi, siyasal alan, dünya sistemi, fikir hayatımızdaki yerlerini, katkılarını, öncülüklerini ve etkilerini, bir yerlere rapor etme, övgü-sövgü-yüceltme, red-inkar ve kritiksiz sahiplenme üslubundan kaçınarak analiz eder.