Tanrı telakkisinin en iptidat toplumlarda bile bulunması, Matüridilerin benimsediği, dini tebligat olmaksızın insanların Allah’ın varlığını bilmekte sorumlu olması düşüncesinin isabetli olduğunu destekler mahiyette, Allah inancının fıtri olmasının bir sonucudur. Bu itibarla insanların bir dine bağlı olmaları temel kural; dinsizlik ve kültür ise kural dışıdır. Her ne kadar İslam dünyasını ve bu arada ülkemizi de etkisi altına alan Materyallist ve Pozitivist düşüncenin sonucu olan inkarcılık belli bir dönem etkili olmuşsa da dünyadaki gelişmelere paralel olarak artık tesirini kaybetmiş en azından ateist düşünceler yerini, deist anlayışlar olarak kabul edebileceğimiz farklı anlayışlara bırakmıştır. İslam noktasından bunlar da birer inkar düşüncesi olarak telakki edilmektedir. Dinlerin temelini Allah’ın varlığı oluşturmaktadır. Ulühiyet, mübüvvet ve ahiret olarak üç noktada özetlenen iman esaslarının ikinci önemli unsuru peygamberlik ve peygamberliğe imandır. Özellikle Allah’ın varlığından çok peygamberlerin ve daha önemlisi onların insanlara ulaştırdığı ilahi mesajların tartışıldığı bir ortamda nübüvvet meselesi daha da önem kazanmaktadır. Burada hemen belirtmek gerekir ki böyle bir düşünce eksik bir Allah inancından kaynaklanmaktadır.