Tükendi
Gelince Haber VerBilindiği gibi 20. Yu¨zyıl batı du¨nyası, bilim ve teknoloji alanında baş döndu¨ru¨cu¨ gelişmeler kaydetti. Bu gelişmeler, ister istemez fert ve toplumların psikolojik ve sosyolojik yapılarında ciddi çalkantılara sebep oldu. Artık herkes kendine göre bir mezhep icat ederek o yolda hareket etmeye başladı. Fransa, bu konuda önder sayılabilecek bir konumdaydı.
Bazı bilim adamlarına göre, ilahi dinlerin kaynağı olan Allah, sadece ilk neden ve yaratıcı olarak göru¨lmelidir. Dolayısıyla dinlerin ortaya koyduğu vahiy, kitap ve peygamber gibi kavramların aslı yoktur. İşte, gu¨nu¨mu¨zde de fazlaca anlamı bilinmeden telaffuz edilen ve kendisine meyledilen bu anlayışın lâtincedeki adı “deisme”dir.
J. J. Rousseau`nun öngördu¨ğu¨ “uygarlık dini” ve nihayet bunun etkisi altında A. Comte`un ileri su¨rdu¨ğu¨ “insanlık dini”, kilisenin katı tutumu karşısında, batı du¨nyasının geçirdiği psikolojik ve sosyal çalkantıların tabii bir sonucu olmuştur.
Memleketimizin son dönem fikir hayatı ve özellikle din-bilim-felsefe ilişkisi konusunda bizlere ışık tutan, bu ku¨çu¨k eserde İzmir’li, bazı bilim adamlarının, semavi dinler karşısında “La Religion Naturelle (Tabii Din)” adı altında ortaya attıkları ahlaki nazariyeleri, İslam Dini ile mukayese ederek değerlendirmektedir.
İzmirli, bu arada, tıpkı Namık Kemal`in Batıda kaleme aldığı “Renan Mu¨dâfanâmesi”ndeki tespiti u¨zere, o devirde sadece Renan değil, Doğu ilimleriyle uğraşanların “İslâm dini konusunda zihinlere hayret verecek kadar cahil oldukları" gerçeğine dikkat çekiyor.