Tükendi
Gelince Haber Verİnsan, düşünen varlıktır. Başından beri insanlar düşündüler; analarının, babalarının, arkadaşlarının, ustalarının, hocalarının, önderlerinin söyledikleriyle düşündüler. Bir şeyler yanlış da olsa, o yanlışlara alıştılar, yanlışları doğru bildiler, doğru bildiklerine inanarak o yoldan gittiler.
Aralarından bazıları farklı düşündüler; toplumlarının söylediklerinin doğru olup olmadığını araştırdılar, sorguladılar, doğru bilinen yanlışları fark ettiler, yanlışların doğrularını bilmek istediler.
Düşünen insanlar doğruları buldular, toplumlarına anlattılar. Duyduklarını tekrarlamaya alışmış çoğunluk farklı söylemlerden memnun olmadı. Doğruyu söyleyenleri alay ederek, korkutarak, dışlayarak, bastırarak, hapsederek, döverek, öldürerek susturmaya çalıştılar.
Sözü, bu iki grup insan arasındaki mücadeleyi anlatan Kur’an’a bırakıyorum:
“Onlara ‘Allah’ın indirdiğine uyun’ denildiğinde ‘Hayır, biz atalarımızdan gördüklerimize uyarız’ derler. Peki ama ataları bir şey düşünmeyen, doğru yolu bulamayan kimseler olsalar da mı (onlara uyacaklar)?” (Bakara 170)
Kişi, kendisinin iyi bir Mü’min ve erdemli bir Müslüman olup olmadığını merak ediyorsa ahlakına bakmalıdır: Eğer; yalan söyleyerek ve yemin ederek insanları aldatıyorsa, çalıp çırparak ve dolandırarak birilerinin hakkını yiyorsa, vicdanı sızlamadan zulmediyor ya da zalimi seyrediyorsa, haksızlıkları ve daletsizlikleri görmezden gelerek sorumsuzca davranıyorsa, kaba, zorba ve vakarsız davranışlar sergiliyorsa, sadece kendi çıkarını her şeyin üstünde tutarak bencil davranıyorsa, gıybet ederek aşkalarının saygınlığı ve onuruyla oynuyorsa, insanların arasını açıyorsa, topluma fesat sokuyorsa, ayıp arayıp insanları kusurlarıyla kınıyorsa, yaptığı iyiliği başa kakarak karşı taraftan minnet bekliyorsa, mal mülk ve evlatla şımararak etrafındakileri küçümsüyorsa, yardımlaşmak ve paylaşmak isterken eli titriyor ve fakirlik korkusu yaşıyorsa evrensel ahlaki değerlerden uzak demektir.