Tükendi
Gelince Haber VerYazınsal bir metni, diyelim, Halid Ziya´nın Mai ve Siyah´ını, başarma, ünlenme, yazarlık sevdası hakkında bir roman olarak okumak, makul bir okuma olabilir. Aynı romanı, ´narsisistik yapı´nın görünümlerine ilişkin bir roman olarak okumaksa, doğrudan psikanalitik tavra uygun düşer. Halbuki, ´psikanalitik duyarlıklı bakış´, söz konusu metne, narsisistik ´çatışmalar´ın, ´imge(lem)sel´ düzlemde ne denli ayrıştırıp görünür kılınabildiği, çokseslilik ve çokkatmanlılık içinde ne denli ´sorunsallaştırılabildiği´, dolayısıyla, ne ölçüde ve nasıl, ´yaratma´ düzlemine taşınabildiği merakı ile yaklaşır.
Peki; tümüyle, yazar öznenin hayat karşısındaki tekil duyarlık ve deneyimlerinden kaynaklanan yazınsal metne, böylesi bir merak ve eleştirel yordamla yaklaşmak ne denli uygundur? Terry Eagleton, benzer bir soruyu şöyle yanıtlar: Tasarrufumuzda herhangi bir eleştirel dil olmasaydı, neye bakacağımızı dahi bilemezdik; aynı kendi içimizde bulduklarımızı teşhis edecek bir lügatimizin olmaması durumunda, içe bakış eyleminin anlamsızlaşacağı gibi. Bir yapıta hiçbir belirli açıdan yaklaşmayan, tümüyle tarafsız bir bakış, bir körün bakışından farksız olurdu. Tıpkı, Alfa Centauri´den gelen bir ziyaretçinin Simpsonlar´la karşılaşması gibi.
İşte; elinizdeki kitap, -Birey Sorunsalı´nın izinden yürüyen, Hayal, Hakikat, Yaratı ve Boşluğa Açılan Kapı´ya eşlik eden yazılarıyla- anılan eleştirel yordamı, ´yazınsal metne psikanalitik duyarlıklı bakış´ı açmaya ve örneklemeye çalışıyor.