Tükendi
Gelince Haber VerÖfke saçan yumurta büyüklüğünde gözler. En irisinden patlıcan burun. Çarık ağız. Arasından salyalar sızan kazma dişler. El kadar geniş kulakların ortasından hiddetle bakan ablak bir surat. Başına sarık geçirilmiş, sırtına cübbe giydirilmiş yarı vahşi bir yaratık.
Böyle bir acaip yaratığı şimdiye kadar gören olmadı. Ama, bu karikatürün uyandırdığı etkiler, büyük bir şal gibi gerçek yobazlarımızın üstünü örtmeye yaradı. Herkes, şalın üstündeki karikatüre baktı uzun zaman...
Kimileri bu karikatürü, her rastladığı müslümanda canlandırıp, taş yağmuruna tuttu. Bu tabloda hangi fotoğrafı verdiğini umursamadı.
Kimileri de, taşlardan duyduğu acıyı adeta sevip, neredeyse bütün yobazlıkları bağrına bastı. Güya bu bir savunmaydı. Diyorum ki, şimdi aynaya bakma vaktidir; korkusuzca. Önce zihnimizdeki karikatürü yırtıp, altındaki iki yobazı - Batıcı Yobaz ve Din Yobazı`nı - ürkmeden gün yüzüne çıkaralım; kendimize teşhir edelim.
Sonra aynaya bakalım. Bu iki yobazdan birine benzeyip benzemediğimizi kendimize soralım.
Dedim ve sordum...