Hikaye, insan hayatının bir kısmını yer ve zaman kavramına bağlayarak anlatır. Genel olarak anlatmaya dayalı bir tür olan hikaye, çoğu zaman bir takım olaylara ve şahıslara da yer verdiği için bazen romanla bir arada değerlendirilebilmektedir. Hikâyede olay ve durum bulunmaktadır. Olay ve durumlar şahıs kadrosuna bağlanır; olay veya durumun ortaya konduğu mekan ve zaman belirtilir. Sürükleyici ve etkileyici anlatım ile işlenir.
Hikaye, kendine özgü yapısı itibarı ile diğer edebi türlerden farklıdır. Fazlalığı kabul etmeyen birtakım ölçüler zaman zaman şiire yaklaştırmıştır. Belirli dönemlerde romancılar için bir basamak olarak görülen hikaye, gelişerek ve Ömer Seyfettin’den Sait Faik Abasıyanık’a uzanan bir yoldan ulaşarak günümüze gelmiştir. Bu hikayelerin bazı özellikleri aşağıda listelenmiştir.
Hikaye ya da öykü, gerçek ve gerçeğe yakın bir olayı aktaran kısa, düzyazı şeklindeki anlatıdır. Kısa oluşu, yalın bir olay örgüsüne sahip olması, genellikle önemli bir olay ya da sahne aracılığıyla tek ve yoğun bir etki uyandırması ve az sayıda karaktere yer vermesiyle roman ve diğer anlatı türlerinden ayrılır.
Hikaye, Avrupa’da ayrı bir tür olarak Orta Çağ’ın sonlarında İtalyan yazar Boccacio’nun Decameron kitabı ile ortaya çıkmıştır. Bu kitap dışındaki kaynaklar arasında, MS II. yüzyılda Hint edebiyatında ortaya çıkan Pançatantra’nın XIII. yüzyılda Toskanalı Pedro de Alfonso tarafından yeniden yazılmış hâli olan La Disciplina Clericalis ile o dönemde birçok dilde çevirisi olan Yedi Bilgenin Kitabı (Livre des SeptSages) ve şövalye hikâyeleri olduğu tahmin edilmektedir. Decameron ile kullanılan çerçeve hikâye tekniğinin Doğu (Hint) kaynaklı olduğu açıktır. Boccacio eseriyle, İtalya’da bulunan birçok takipçisinin yanında, bütün Avrupa’yı etkilemiştir.
Hikayelerin özellikleri aşağıda listelenmiştir:
Hikayede olay örgüsü diğer yazı türlerinde olduğu gibi üç bölümden oluşur. Ancak bütün hikayelerde bu örgü kullanılmayıp başlangıç ve sonuç bölümleri bulunmamaktadır. Olay örgüsünün tanımları liste halinde aşağıda verilmiştir.
Modern hikâye, iki asırlık tarihi içinde iki ana tarzda belirginleştirmiştir. Bunlar, Maupassant tarzı hikaye (vaka - olay hikayesi) ve Çehov tarzı hikaye (kesit hikayesi) olarak ayrılır. Tanzimat döneminden sonra ilk örnekleri görülmeye başlanan modern Türk hikayesi de büyük ölçüde bu iki tarza bağlı olarak gelişir. Aynı dönemde yaşamış olan Maupassant ve Çehov, realist yazarlardandır. Ancak Maupassant ve Çehov’un bu anlayışı edebi eserlere yansıtışları, ve buna bağlı olarak ortaya koydukları hikaye türü birbirlerinden farklıdır. Bu farklılıklar aşağıda listelenmiştir.
Hikayelerde birçok anlatım teknikleri kullanılmaktadır. Olaylar, kişiler, varlıklar okuyucuya doğrudan sunulur. Hikayenin anlatıcısı okuyucu ile eser arasına girmez. Bu teknikte kişilerin konuşmaları ve hareketleri yansıtılarak okuyucunun kendisini, eserin kurmaca dünyasında hissetmesi sağlanır. Bu teknikler, Gösterme tekniği; diyalog, iç konuşma veya bilinç akışı şeklinde olabilir:
Hikayede olayları okuyucuya aktaran bir anlatıcı bulunmaktadır. Anlatıcının olayları okuyucuya aktardığı zaman dilimine ‘’anlatma zamanı‘’ denmektedir. Vaka (olay) zamanı, hikayenin başlama noktası ile bitiş noktası arasında geçen zamandır. Vaka zamanı, nakledilen olay örgüsünün içinde yaşandığı zamandır. Çoğu metinde zaman uzundur. Günümüz edebi eserlerinde ise zaman kısa tutulur. Bir kahramanın yaşadığı olaylar yıllar sürebilir veya bir günlük bir süreyi kaplayabilir. Anlatımın özelliğine göre zaman kavramı ve kullanımı değişmektedir.
Bir hikaye yazmaya başlanırken, hikayenin ne hakkında olacağı kararlaştırılmalıdır. Bir hikaye konusu veya senaryo üretilmelidir. Ardından karakterler oluşturulmalı, öne çıkan karakterler yaratılmalıdır. Olayları karakterlerin belirlemesi sebebi ile ana karakterler arası bir aksiyon yaratılmalıdır. Tüm hikayenin geçtiği mekan ilginç, dikkat çekici bir halde seçilebilir. Son olarak belirli bir tema halinde olayların gelişmesi gerekir. Birçok kısa hikâye bir temayı merkeze alır ve onu bir anlatıcının veya karakterin bakış açısından anlatır. “Aşk”, “tabiat” veya “kayıp” gibi geniş bir temayı ele alınabilir.
Halk hikayesi, geleneksel bir içeriği olan, kuşaktan kuşağa sözlü olarak aktarılan hikayelerdir. Gerçek ya da gerçeğe yakın olarak aktarılan olaylar, uzun soluklu bir şekilde yazar tarafından anlatılır. Genellikle gerçek yaşama uygun seçilen kişiler, sevgi ve kahramanlık konularında görev alır. Halk hikayeleri, daha kültürel gelişimi yüksek, üst zümreden seçilen bir çevre tarafından anlatılır. Nesir ve nazım karışımı bir anlatım vardır. Halk hikayelerinin genel özellikleri aşağıda listelenmiştir:
Halk hikayelerinin Türk edebiyatında 16. yüzyılda yaygınlaştığı görülmektedir. Türk edebiyatında destan türünden halk hikayelerine geçiş eseri ‘’ Dede Korkut Hikayeleri’’ dir. Dede Korkut, Oğuz boyundan, yarı efsanevi bir bilge ve kendi adını taşıyan destansı hikâyelerin anlatıcısıdır. Hakkındaki bilgiler büyük ölçüde rivayetlere ve Dede Korkut Hikâyeleri’nde yer alan ifadelere dayanmaktadır. Hikâyelerinde Oğuzların geleneklerini, yaşantılarını ve çeşitli olaylar karşısındaki tutumunu anlatan Dede Korkut, hikayelerinde iyiliği, doğruluğu ve erdemli olmayı öğütlemiştir.
Türk edebiyatının önemli halk hikayesi örnekleri aşağıda listelenmiştir.
Hikaye, her yaştan insan için önemlidir. Ancak çocuk için vazgeçilmez bir olgudur. Çocuğun öykü yoluyla eğitimini sağlamak, onlara istenilen davranışları kazandırmak en kestirme yoludur. Günümüzde hikaye, bir hayat tarzı hâline gelmediği veya aileler öykünün önemini yeterince fark edemediği için, çocukların gelişiminde karşılaşılan olumsuzluklarda hikayenin yapıcı gücü ve rolü anlaşılamamaktadır. Çocuklar için yaş gruplarına göre hikayeler aşağıda listelenmiştir:
Okul öncesi yaş grubuna dahil çocukların en önemli özelliği bir hikaye metnini, okunmasının yanında, kendilerinin de hikayede anlatılan olayı yaşamak istemeleridir. Hikayelerde anlatılan olay, çocukların yalnızca duygularına hitap etmemeli, onların gözlediği ve yaşadığı olaylardan seçilmelidir.
Okul öncesi yaş grubu için yazılan hikaye metninde kullanılacak görsel malzemeler özenle seçilmelidir. Bu tasarımlar, resim, çizim ve fotoğraflar abartıdan uzak ve doğal bir yapıya sahip olmalıdır. Okul öncesi yaş grubu için önemli olan çocuğun kendi hayal dünyasını da kullanması ve olayın içerisinde kendisini hissetmesidir. Çocuklara hikayeleri sevdirmek, onları anlatılan olayın içine çekmek için, aşırılıklardan uzak durulmalıdır. Çünkü, bu yaş grubu çocuklarında her zaman bir denge arayışı hakimdir.
İlköğretim birinci devresi yaş grubu eğilimleri içten dışa doğru çevreleriyle daha uyumlu bir ilişki kurma arzusu içinde oldukları görülür. Paylaşımcı ve paylaştırıcı özellikleri ön plana çıkmaya başlar. Etrafında olup bitenleri, nedenleriyle öğrenmek ve kendince bir sonuca ulaşma arzusu içinde olan çocuk, sadece gözlemci değil, aynı zamanda katılımcıdır. Bu sebeple bu yaş grubu çocuklar için yazılan hikayelerin metinlerinde bu özellikler dikkate alınmalıdır. Yazılan hikayelerin çocukların yaş seviyesine uygun olmakla birlikte, kurgusu sağlam olmalı, gereğinden fazla abartılardan ve çocuksu anlatımlardan uzak durulmalıdır.
İlk gençlik devresi yaş grubundaki çocuklar büyüklere yönelik hikaye metinleri ile çocuk hikayeleri arasında köprüdürler. Diğer yaş grubuna bağlı çocuklarda hikayeler genellikle hayal ürünü iken, bu yaş grubuna yönelik hikayeler daha gerçekçidir. Çocukların genel psikolojik özellikleri de dikkate alındığında, değişken bir ruh yapısına sahip oldukları için kimi zaman olgun kimi zaman çocuksu davranışlara sahip olabilirler. Bu yaş grubundaki tutarsızlıkların sık görülmesi, onlara yönelik yapılan her türlü eğitim faaliyetlerinin özenli olmasını gerekli kılmaktadır. Çocuklar kendi yaptıkları işlerin beğenilmesini isterler. Okudukları öykülerin büyükler tarafından beğenilerek okunmasından mutluluk duyarlar.
Hikayelerin çocuklar için faydaları aşağıda listelenmiştir.
Çocukların doğduğu günden itibaren gördüğü, duyduğu, deneyimlediği her şey onlara hızlı bir öğrenme zenginliği sağlar. Tecrübe ettikçe hayatı anlamlandırmaya başlarlar. Neyin doğru neyin yanlış olduğuna ilk olarak anne-babadan aile içinde tepkilerle karar verir. Anne-babalar ise çocukların gelişimine etkili kaynaklardan yardım alırlar. Bu kaynaklar çocuk hikayeleri, masallar, oyuncaklar, çizgi filmler ve romanlar olabilir. Çocukların gelişimine katkı sağlayan hikaye kitaplarına örnekler aşağıda verilmiştir.
Üç Kedi Bir Dilek (YKY) : Arkadaşlık, dostluk / 3+ yaş
İyi Yürekli Dev Memo (İş Bankası) : Fedakarlık / 5+ yaş
İyilik ( İş Bankası) : Nazik olmak, iyilik / 3+ yaş
Yağmurdan Korkan Şemsiye (Nesin) : Cesaret, korku / 5+ yaş
Tombik Ayı Serisi (Pearson) : Sevgi, paylaşım / 2+ yaş
Karganın Eskici Dükkanı (Kırmızı Kedi Çocuk) : Tutumlu olmak 4+ yaş
İncir Uçtu (Kırmızı Kedi Çocuk) : Özgüven kazanmak / 5+
En iyi hikaye kitapları ve yazarları aşağıda listelenmiştir.
Kral Şakir 9 Muhtişim Dedektifler – Varol Yaşaroğlu
Köpük ile Pıtır - David Bedford
Sevginin Gücü - Caroline Richards
Kaybolan Eldiven - Sharon Harmer
Ayı Kim Çaldı - Helen Stratton Would
Küçük Meşe Palamudu - Melanie Joyce
Utangaç Ayı Monti – Duncan Beedie
Hortumuma Çörek Kaçtı! - Helen Stratton Would
Babamın Battaniyesi - Sara Şahinkanat
Mor Bir Fil Gördük Sanki – Varol Yaşaroğlu
Her Şeye Hayır Diyen Aslan – Christine Beigel