Tükendi
Gelince Haber Ver“Hadis ve Sünnet Anlayışımız” isimli kitabımızda hadis ve sünnetle ilgili bazı konuları ele aldık. Bilinçli olarak tartışmalı konulara girmediğimiz bu çalışmamızda, genel bir değerlendirme yapmaya çaba gösterdik.
Kitabımızın ilk bölümünde hadis, sünnet ve re’y kavramlarını ele alarak, bu kavramların kelime ve terim anlamlarını verdik. Hadis ilminin temel yapı taşlarından olan “hadis ve sünnet” ikilisini açıklarken, bunların yanı sıra “re’y” kavramına da değinmenin önemli olacağını düşündük. Zira hadis ve sünneti tanıtırken, re’yden söz etmemek ciddi bir eksiklik olurdu. Çünkü özellikle de fıkhî/hukûkî problemlerin çözüme kavuşturulması sırasında gerçekleşen “içtihat” faaliyetlerini re’yden uzak düşünmek mümkün değildir. Ayrıca hadis-sünnet-re’y üçgeninde, diğer âlimlerimize göre re’yi biraz daha farklı boyutlarda kullanan hanefî ulemâsının bu çerçevedeki konumunu da örnekler eşliğinde kısaca anlattık.
İkinci bölümü; peygamberimize itaat meselesi, hadis ve sünnetin vahiyle bağlantısı, hadis ve sünnetin dindeki yeri, sünnetin bağlayıcılığı gibi konularla sınırlı tuttuk. Nitekim hadis ve sünnet anlayışımıza dâir bütün konuları ele almanın mümkün olmayacağı bu mütevâzi çalışmamızda, siz değerli okuyucularımızın huzuruna, önemli gördüğümüz seçilmiş başlıklarla çıkmayı tercih ettik. Bu bağlamda, peygamberliğin lüzûmu, Hz. Peygamber’in görevleri, peygamber efendimiz’i (s.a.v) nasıl anlamamız gerektiği ve O’nun örnekliği noktalarını özetledik.
Üçüncü ve son bölümde ise, hadisleri anlama ve değerlendirmenin nasıl olacağının yöntemini, yol haritasını çizmeye gayret gösterdik. Bu kısımda hadisleri, ifade etmiş oldukları bilgi değeri açısından sınıflandırmanın anlamlı ve faydalı olacağına kanaat getirdik.
Hadis ve sünnet, en genel ifadesiyle, islâmî kültür tarihi açısından son derece önemlidirler. Hadis külliyâtı, biz müslümanlar için şu ya da bu şekilde dinden siyasete, eğitimden ekonomiye, kısacası hayatımızın hemen hemen her alanına hitâp eden zengin bir kaynak değerindedir. Yine bu kaynak, islâmî ilimlere delil, dayanak ve malzeme sağlama açısından da “olmazsa olmaz” bir ehemmiyete sahiptir. Bütün bunlarla birlikte, daha mühim olan asıl nokta ise, bize kadar ulaşan bu devâsâ mirastan nasıl yararlanacağımızdır. İşte biz bu kitabımızda, Peygamberimizin bize vermek istediği mesajın peşine düşerek, peygamberimizi anlamanın ve O’nun mesajlarını güncelleştirebilmenin arayışı içine girdik. Evet, doğrudur; bizler peygamberimizle aynı zaman diliminde yaşama nimetinden mahrum kalmış ve böyle bir saadete erememiş olabiliriz. Fakat bu hakikat, O’nunla fikirdaş, zihindaş ve gönüldaş olamayacağımız anlamına gelmemelidir. Yeter ki biz, hadis ve sünnette yer alan bilgi ya da hükümlerin doğru bir şekilde pratiğe yansıtılması için gerekli olan evrensel ve kapsayıcı alt yapıyı sağlam tutalım.