Tükendi
Gelince Haber VerYaşamak! İçine fırlatıldığımız, yolları yitik metruk han! Daha ilk başta yara bere içinde kaldığımız, duvarlarına küsülü kalbimize söz düşürmekten çekindiğimiz…
İnsan: Kaybolmuşa postalanmış mektup!
Metruk handan dışarı attığımız her adımda kendimizi ararız aslında! Çünkü her birimiz birer ötekiyiz!
Yası avucuna konarak dünya denene beldeye gönderileniz. Ne acıdır yaralarımızı onarmak için büyümelerimiz!
Büyüdükçe küçülmelerimiz.
*Güvercinler Uçarken Ölür!* Ya insan da bir güvercinse? Yeryüzü onun göğüyse?
İşte bu! Yeryüzü denen gökte yakılmış maviyi yerine koyma eylemidir yazmak!
İçimizde biriken nefesleri sözcük saçmak kaldırımlara.
Durum öykü, Olay öykü, Minimal öykü, Novella!
Hayır! Hiçbir sınıflandırmanın ardına sığınmadan inceden bir şarkı gibi yüreklere dokunup geçmek aslolan.
*Güvercinler Uçarken Ölür* de metruk handan dışarı adımını atan yazarın, güvercinin göğü öpmesine benzer bir tutku ile sözcükleri öptüğünü, belki de bir düşünceden- hadi düşten diyelim-
Öyküye yürüdüğünü görüyoruz…
Ey okur! Kayboluşa postalanmış mektubun aç zarfını, kendini oku!
İlhan Kemal