Tükendi
Gelince Haber VerMahalle kahvesinde insanlar çaylarını yudumluyorlardı.... Berber, boş dükkânından bazen TV reklâmlarına bazen de vitrinin gerisinden boş sokağa bakıyordu... Enteller Popper’ın yanlışlamacılığının İslâm düşüncesine uygulanmasının muhtemel sakıncalarını tartışıyorlardı... Aniden akşam ezanı okundu. Yüzlerce yıldır topraklarımız üzerinde yankılanan bir çağrıydı bu. Âlemlerin Rabbi insanları huzuruna dâvet ediyordu. Onlar ise ezanı duymamış gibiydiler... Ve ömürlerden bir gün daha böylece eksildi... Yaşlı amcanın tepesi iyice atmıştı. Çocuklar aralarında gülüşüyor, fıkırdaşıyor; namaz kılanları rahatsız ediyordu. Hele birisi hiç utanmadan en ön safa geçmişti. Artık bu kadarı da fazlaydı. Bu çocuklara ana babaları hiç mi edep öğretmemişlerdi? Bastonunu kaptığı gibi çocukların üzerine yürüdü. Çocuklar amcanın ciddi olduğunu farketmekte gecikmediler. Hemen caminin dışına çıkıp oynamaya devam ettiler. Bir daha da içeri girmediler. Neme lâzımdı; camideki asık suratlı ve öfkeli amcaların ne yapacağı belli olmazdı... İlahi! Senin çağrına en güzel şekilde icabet edenlerden, gönlü senin huzurunda rahatlayan kullarından eyle bizi! Senin kitabından ve Rasûlünün sünnetinden tâviz vermeyen, çok secde eden kullarına dâhi eyle bizi! Senin huzuruna gelebilmek, boyun bükebilmek imkânı verdiği için sana ne kadar şükretsek azdır. Sen ne kerimsin, ne lütufkarsın!