Tükendi
Gelince Haber VerGecenin geç saatinde, gömleğinin üst düğmeleri kopmuş, kollarını sıvamış, hayli tartaklanmış Hakan’ın panikle içeri girişini anımsadı. Devamını hatırlamak istemiyordu. Yine yarın yapacağı işlere odaklanmaya çalıştı ancak başarılı olamadı; ortada bir cenaze vardı. Yapacağı işlere bu ismi koymuştu. Ne zaman bir işi aksasa ya da askıda kalan bir işi olsa, “Ortada bir cenaze var ve benim onu kaldırmam gerek.” derdi. Ama bu sefer gerçekten ortada bir cenaze vardı. Ve evinin salonunda öylece duruyordu. İşin kötüsü, bu cenaze kızının babasına aitti.
Esra, Emma, Bahar, Sırma, Gülsüm…
Bir şekilde hayatları kesişen bu kadınların ülkelerine duydukları özlem bambaşkaydı. Onlar tek bir umutla tutmuşlardı gurbetin yolunu; o da şiddet görmeden, aşağılanmadan, tacize uğramadan yaşamaktı… Hepsi de küçücük bavullarına yüreklerini koyarak çıkmışlardı bu yola. Çünkü hayatlarında ilk defa kendileri için bir karar vermişler ve gözlerini karartıp bilinmeyene doğru ilk seçimlerini yapmışlardı.