Mektubu güneyinde kalan bir yerden yazıyorum, başucunda okuyacağım ama telaşlanma. Semih ve Dilek de yanımda. Elbette bu satırları kaleme aldığım anda değil. Saat hâlâ 05.30 ve bunun için de endişe etmene gerek yok. Bir dakika bile geçmedi o günün üzerinden. Son birkaç gündür tren raylarına sarılıp uyuduğum özlemleri dile getiriyor ayrılık. Kulağımı dayadığım rayların üzerinden yaklaşmakta olan mutluluğun titreşimini duyabiliyorum bazen. Ayrılık böyle bir şey olsa gerek Fuat. Onca durağın düşkünü için de durum benimkine benzer, biliyorum. Koskoca bir gökyüzü varken yukarıda, onlar için de dört duvar arasındaki özgürlük sahipleniyor ayrılığı. Geleceği rayların ufukta tek bir çizgi hâline geldikleri noktanın insafına teslim ediyorum o yolcular gibi. Belki böylece bugünümden uzak durur ayrılık. Baş başa bıraksın istiyorum dünümle yarınımı. Çekilsin aradan bugünüm. Ufukta birleşen rayların hikâyesini anlatsın bana bugünüm sadece. Hiç beraber olmamışlığın hikâyesini anlatsın bana ayrılık bir diğer taraftan. Bugünüm ayrılıkla el ele versin rayların üzerinde, senden ayrıldığım güne döndürsün beni sessizce. Evet, daha ayrık değildi geride kalan tren rayları, meçhule giden yol değildi çünkü gerisi. Raylar gerçekten tek bir çizgi oluyor mu ufukta? Yoksa göz yanılgısı mı sadece? Ayrılık tutarsız bir hikâye mi Fuat?Sen, artık hiçbir yere ayrılamayacağın bir yerdesin, belki de sadece bu dünya için geçerli ayrılık...