Tükendi
Gelince Haber VerBir zamanlar, başında dumanı hiç eksik olmayan Geven Dağı’nın eteklerinde ne hikâyeler yaşandı. Nice sevinçlerin sesini duyarak ortak oldu onlara. Nice kısık sesli ağıtlara şahitlik etti. Teselli etmek istese de yapamadı. Hüznün ve sevinçlerin çırağında yükseldi göğe doğru sessizce. İnsanlar kendi telaşlarından onu fark etmediler bile.
Göksu’nun coşkun akan çağıltısıdır duyulan bu ses deyip oraya yöneldiğinde, Örtülü ve Arı Kuyusu (Kuşak) köylerinin toprak kaplı damlarından dışarı sızan fısıltılarını duydu çoğu zaman.
Güneşin yakıcı ışıkları ulaşınca üstüne, üzerimi gıdıklayan çocukların, sivri kayalıklar içine gizlenmiş kar sularımı bularak, Üçoluk ve Çukurasma köylerinin tarlalarında çalışan esmer tenli işçilerin yüreğine serinlik verdiğimi nereden bileceksiniz?
Güneşin huzmeleri tesirini kaybetmiş, yerini poyrazın bedenleri donduran soğuğuna bırakmıştı. Poyrazın sesine karışan inlemelerin Kurbağa köyünün yarı örtülü damlarından çıktığını dikkatlice bakmazsanız fark edemezsiniz.
Yaşananlar sadece dünde değil, bugün ve yarında...