Hayat heyecanım azalıyor... Oysa camdaki siluetimin içinden geçerek sokağa, evlere, boşluğa, hatta güneşe bakmak her zaman daha güzeldir. İstediğimde sokaktan geçen insanların yüzüne camdaki görüntümü yapıştırarak "yürüyormuşum" gibi yapabiliyorum. Bu becerim sayesinde sabah akşam sokaktan geçen zayıf, çelimsiz oğlan gibi bir yukarı bir aşağı sokağı turlayabiliyorum. Bazen de sokaktaki tesadüfi karşılaşmalarda selam verip birileriyle yüz yüze öpüşebiliyorum.Romanın kahramanı, akşama kadar babasını beklediği camın arkasında tekdüze hayatını sürdürürken belki de her gün, kurduğu bir fantezinin içine dalıyor. O sırada kurduğu düş, içinde bulunduğu psikolojinin de etkisiyle "babayı öldürme" fantezisi. Bu "öldürme düşü"nde gerekçe olarak eve gelen kadını, babasının karşı apartmanın cephesine vuran sevişme sahnesini ve bir kuş tüyü yardımıyla düşük yapmaya çalışıp kan kaybından yitip giden annesinin ölümünü kullanıyor. Düşsel öldürme planı, salondaki parke zemine yağmur yağdırarak babasının ayağını kaydırmasıyla başlıyor. Sonra düşünde onu çırılçıplak vaziyette beşinci katın balkonundan aşağıya düşürüyor. Boşluğa savrulduğu sırada babası son anda can havliyle tekerlekli sandalyede oturan kahramanın dizine tutunuyor ve birlikte aşağıdaki kaldırıma düşüyorlar. Bu arada, babası düşerken havadaki gayretiyle onun kendisinin cansız, çıplak bedeni üzerine düşmesini planlıyor ve sonuçta yatalak kahraman bu sayede hayatta kalıyor. Gece yarısı evini terk etmiş annesini aramaya çıkan ve kaldırımdaki bu karmaşık tabloyla tesadüfen karşılaşan bir delikanlı, kahramanımızın canlı olduğunu fark ediyor. Olanları anlamaya çalıştığı sırada, annesinin demir korkulukları sökülmüş Fransız balkon açıklığından aşağıya baktığını ve atlamak üzere olduğunu görüyor... Adı açıkça telaffuz edilmiş olmasa da yazarın bu hikâyedeki kahramanı Stephen Hawking’den esinlenerek yarattığı anlaşılıyor. Bu roman onun görece lüks hayatını bulunduğu yerden alıp sıradan insanların arasında yaşayan bir yatalağın hayatına taşıyor. Ve böylece babasını, annesini, hayatına giren kadını ve özlediği, olmak istediği delikanlıyı tanımamızı sağlıyor. Dili, kurgusu, soğukkanlı ve mesafeli duruşuyla sizi kendisine çekecek olan bu roman, kahramanının yalnızlığı, çaresizliği ve kendine özgü dünyasıyla da size bir o kadar tanıdık gelecek...