Tükendi
Gelince Haber VerNe zaman başlar yolculuklarımız?.. "Hayat zaten uzun ince bir yoldur, gündüz gece gidilir" faslı ayrı bir konu, onu bize sormazlar. Bizimki daha çok küçük gidişlerle ilgilidir. İnsanı her merhalede bozup, her durakta yeniden kuran gidişlerle... Ne var ki zaman, yumuşak karınlı minik bir kuştur. Ne avucumuzun içinde durmaktan hoşlanır, ne de sonsuza kadar uçuşunu seyretmemize izin verir. Zaman ve mekanın, iki aynı kutup gibi sürekli birbirini ittiği, bir türlü uyuşup anlaşamadığı bir atmosferi vardır yolculukların. Ciddi bir tedirginlik hali yaratır bu durum. Ancak yolcu, zamana rağmen yol kurgusunu yaparken, rastlantıların zenginliğinde huzur bulur.
"Artık yola çıktım." diyenler, yolun imgesini de kurmuşlardır. Ve gitmeyi becerebilirlerse eğer, bütün yollar ile menziller, bu imgeyle yaşanan çatışmalar içinde geçer. Yolcu, bunu gözealabilendir. Bir gerçeklik olarak yaşanan yolda, kırılıa parçalana helak olan o ilk yol imgesinden geriye ne kadar az şey kalmışsa, o kadar yolda demektir yolcu. Çünkü yolculuk, bir çemberin üstünde değil, bir spiralin halkalarında yapılırsa yolculuktur. Bir sesin peşinden yollara düşülebileceği gibi, bir şeklin, bir suretin, hatta bir kokunun peşinde dolaşanlar olduğu da söylenir. Mümkündür. Yeter ki insan yolunu kendi izinde aramasın... Aslolan yola çıkmaktır. Aslolan aramaktır, yanıtları bulmaktan çok soruları çoğaltmaktır...
-Özcan Yurdalan