Ah!.. Yüreklere nasıl tatlı bir zevk, kulaklara ne ilahî bir musiki verirdi davulun sesi, ilk ramazan akşamı. Evlerden çocuklar sevinç içinde sokaklara fırlardı . On bir ayın sultanı ramazanın geliği, sonsuz bir beşaret, uhrevi bir huzur olduğu kadar bir eğlence ve hafifleme ayıydı da...Evlerde daha serbest toplantılar yapılabiliyor; büyükler için şehzadebaba’nın tiyatro, sirk, Avrupalı hokkabaz kapıları, her gece sahur vaktine kadar açılıyordu. Çocuklar için de Karagöz ve kukla oyunlarının bir müjdesi idi. Ramazan, sokaktan geçen davul gümbürtüleri ile sofuları vecde getirirken, itiraf edilmemekle beraber, büyük bir halk topluluğunun bağrından esen bir şeraret kuşunun uçuşu gibiydi de...