16 Eylül 1890: Osmanlı Sultanı’nın armağanlarını Japon İmparatoru’na götüren Ertuğrul Firkateyni, dönüş yolunda, mürettebatından 580 kişiyle birlikte sulara gömülür.Bu 580 kişi, günümüzün Kuşimoto kenti, o dönemin Oşima köyü açıklarında okyanusun sonsuzluğuna karışırken, Türk-Japon dostluğunun temelini atarlar...Ertuğrul Süvarisi Ali Bey’in İstanbul’daki sevgili eşi Ayşe Hanım’a yolladığı mektuplar, bu seferin hikâyesinin yanı sıra, bir dönemi ve insan ilişkilerini de anlatıyor.Büyük bir aşkla kaleme alınarak, her limandan aksatılmadan yollanmış mektuplar, uğurlarına yazıldıkları Ayşe Hanım’ın da sayesinde yirmi birinci yüzyılda okuyucuyla buluşuyor.Ali Bey (1847-1890) Tekirdağ`ın Dedecik köyünde doğdu. 14 yaşında Heybeliada`daki Bahriye Mektebi`nde okumak için evinden kaçtı. mezuniyetinden sonra Bahriye Nâzırı Rauf Paşa`nın yaveri oldu. Resim, harita ve hat alanındaki üstün yeteneği dolayısıyla Şehzade Mecit`in özel öğretmenliğini yaptı.Yüzbaşılığında Feth-i Bülend gemisinin ikinci kaptanıydı.Dil öğrenimi için İngiltere`ye gönderildi.Ali Suavi Vakası sırasında II.Abdülhamid`in hünkâr yaveriydi.Büyük olasılıkla haritacılıktaki yeteneği ve yabancı dil bilgisinin de sayesibnde, II.Abdülhamid`in Meiji`ye yolladığı heyette görevlendirildi.Ancak 1890`da, bu görevini tamamlayıp yurda dönüş yoluna çıktığında, Ertuğrul Faciası`nda hayatını kaybetti.