Tükendi
Gelince Haber Ver*Fatih dersiâmlarından, Mesnevîhan, Süleymaniye Kütüphanesi eski müdürü ve aynı zamanda Tarîk-i Uşşâkî meşâyıhından Arapgirli Mehmed Hazmi Efendi’nin (1880 – 1961) talebelerinden olan Mehmed Nusret (Tura) Efendi (1903 – 1979) Devlet Deniz Yolları’nın İstanbul, Bebek İskelesi’nde gişe memurluğundan emekli olmuş bir sıradan vatandaş. Sıradan vatandaş derkenki kastım, mesela hocasının sahip olduğu toplumsal ünvânlara sahip değil. Yani ne medrese âlimi, ne tekke şeyhi ve ne de bir yerde müdür. Sade bir memur. Kimilerine göre belki de *Biletçi Amca*. Fakat iskeledeki küçücük odasında vapur gelmediği zamanlarda tefekkür ve tezekkür ile meşgul bir Hak aşığı. Şeyhi Hazmi Efendi’nin Fatih Camii ve Beyazıd Camii’nde umûma yaptığı Mesnevî derslerinin ve Keçecilerdeki dergâhında ise husûsa yaptığı Fusûs derslerinin müdavimi bir irfan talebesi. Şeyhinin vefatından sonra ise onun yolunu halifesi olarak evinde Hak sohbeti yaparak sürdüren bir mürşid.
Hak âşıkları şiiri bir biçim olarak çok sık kullanırlar. Zira mecaz, remiz, istiare yöntemlerini kullanarak âlî mevzûları yani yüksek metafizik ve ilahî aşka dair konuları bu dil hapishanesinde en iyi ifade etme imkânı şiirdedir. Lakin diğer şâirlerden farklı olarak sûfî şâirler bunu kullanırken de yine ve hep O’nu anlatmaya çalışırlar.