Efes Arinin Gizemi Kitabimizin Fransizcasi yayinlandi.... Maceramiz, Anadolu`muzun batisinda, Ege kiyilarinin en guzel sehri olan Izmir`in Selcuk ilcesinde geciyor. Ege kiyilari oyle guzel, topraklari oyle bereketli ki, binlerce yil, dogudan batidan, guneyden kuzeyden yuzlerce kavim buralara gelip yerlesmis ve medeniyetler kurmuslardir. Izmir ve civarinin en az 8.500 yillik tarihi vardir. Ilk yerli halk, Lelegler ve Karlarmis. Aradan binlerce yil gecmis, M.O. 1200 yillarindan itibaren batidan Aioller, Iyonlar ve Dorlar gelip bir cok kucuk kent kurmuslar. Tum antik kentler gibi bunlarin da bircok tanri, tanrica ve tapinaklari varmis. Zamanla, deprem, salgin hastalik gibi nedenlerden bu kentler terk edildi, geriye sadece harabeler kaldi. Bircogu yeraltinda tamamen kaybolurken, bir kismi yikik halde gunumuze kadar ulasti. Iste bizim hikayemiz boyle bir kentte basliyor. Bugun, tum dunyanin hayranlikla gelip ziyaret ettigi muhtesem Efes oren yeri! Bir zamanlar, deniz kiyisinda, Bulbul Dagi ve Panayir daglarinin vadisinde kurulmus. Iki limani olan Efes sehrinin Kucuk Menderes (Kaistros) nehri buradan denize dokulur ve tasidigi topraklarla korfezi surekli doldururmus. Sehir, sekizinci yuzyilda tamamen bosalmis. Halk Ayasuluk`a tasinmis. 1869 yilinda Ingiliz James Turtle Wood, sehrin disinda bulunan ve bugun antik dunyanin yedi harikasindan biri sayilan "Artemis Mabedi"ni kesfetti. 1895`te Avusturyali arkeologlar kazilara basladi ve bircok eseri kazarak buldular. Bugun hâlâ sehrin sadece 1/3`u ortaya cikarilabilmistir. Haydi gencler! Artik hikayemizi okumaya baslayalim ve biz de Efes`i gezelim. (Tanitim Bulteninden)
