Tükendi
Gelince Haber VerHelsinki’de toplanacak bir dilbilim kongresine gitmek üzere uçağa binen, ama yolculuğun sonunda kendisini, anlamadığı bir dilin konuşulduğu, tanımadığı büyük bir kentte bulan Budai adlı bir dilbilimcinin hikayesi bu. Ne bildiği onlarca yabancı dil, ne de kentin dilini çözmek için başvurduğu sınanmış yöntemler, Budai’nin bu tuhaf dilin tek bir kelimesini bile anlamasına yetmez. Kendisine bir çıkış yolu bulmak için umutsuzca çırpınırken, çevresindeki iletişimsizlik duvarı daha da yükselir. Çağdaş bir megapolün tanıdık görüntülerinin ardında, her şey yabancı ve inansızdır. Budai iletişimsizliğin dipsiz kuyusunda çırpınırken, hapse düşer, geçici aşklar yaşar, hatta, nedenini kesinlikle anlamadığı bir ayaklanmaya bile katılır. Epepe boğucu, tuhaf bir karabasan; insandaki en güçlü saplantıyı, çok iyi tanınan bir dünyada yabancı haline gelme korkusuna düşen bir kitap.
*Epepe bizlere, biyerin, kendisini anlatmak, anlaşılır kılmak ya da tersine bulunduğu ortamın alışkanlıklarını anlayabilmek için harcadığı umutsuz çabaları anlatıyor.
Her şeyin herkes için normal olduğunu bir şehirde yalnız, sürgün ya da göçmen olmanın yarattığı kaygıyı bu kadar güçlü bir biçimde hissettiren çok az roman vardır.*
Les İnrockuptibles
*Karinthy’de Kafka lezzeti var. Bir de, hiçbir zaman yakını olamayacak sinirli komşusunun ne söylediğini anlamaya çalışan bir dil detektifinin umutsuz arayışı.*
Le Canard enchaine
*Epepe zamanla, 20. yüzyılın yaşayan kitaplığında Dava ve 1984’le aynı raflarda hak ettiği yeri alacaktır.*
G.O. Chateaureynaud