Tükendi
Gelince Haber VerDeğerli Okuyucular,
Eğitimde *Program* Geliştirme kitabının adındaki program sözcüğü acaba neden tırnak içine alınmıştır? Ne dersiniz?
Bu kitapta, başlıktan kitabın arka kapağındaki son cümleye kadar her sözcüğün, her cümlenin, her noktalama işaretinin bir kullanılma gerekçesi var.
Kitap, her sözcüğü, her tamlaması, her cümlesi üzerinde saatlerce düşünülerek, tartışılarak üretilmiş bir eserdir; o nedenledir ki bir cümlenin ya da bir sözcüğün yerini değiştiremezsiniz, herhangi bir öğeyi çıkaramazsınız, kısaltamazsınız.
Aksi takdirde anlamını kaybedersiniz. Çünkü bu kitap, *inceliklere* özen gösterilerek hazırlanmış bir kitaptır. Bilim adamında, dolayısıyla bilim eserinde bulunması gereken özelliklerden biri; Ertürk Hocamızın ifadesiyle *inceliklere*, diğer bir deyişle *ayrıntıya* önem vermesidir. Bu kitabı ölümsüz kılan özelliklerden biri ise inceliklerin ne demek olduğunu göstermesidir. Her okuduğunuzda ayrı bir tat alırsınız, farklı bir inceliği, farklı bir anlamı yakalarsınız. İnsana dair, insana istendik özellikleri kazandırmaya dair kuramların temel noktaları okuyucuyla söyleşerek analiz edilmiş ve işevuruklaştırılmıştır. (Başka bir sözcük kullanabilirsiniz; işe koşulmuştur gibi) Kitabı ölümsüz kılan özelliklerden biri de derinlikli kuramsal bilgisi ve kuramsal bilginin uygulamada işe koşulmasıdır.
Kitapla ilk kez 1973 yılında, Kız Teknik Yüksek Öğretmen Okulunda ikinci sınıf öğrencisi iken tanıştım. O tarihten beri gerek öğrenci gerek öğretim rehberi
olarak her okuyuşumda kitaba hayranlığım artmıştır. Kitabın Türk Eğitim Sistemine önemli katkısı sadece eğitimde program geliştirme için bir kılavuz
kaynak olması değil, aynı zamanda bilimsel bir derinlikle kavramları çok yönlü olarak irdelemesi, Türkçeye yeni eğitim terimleri kazandırmasıdır. Kitapta İngilizce kavramlara yeni, anlamlı Türkçe sözcükler önerilerek Türkçe eğitim-bilim dili zenginleştirildiği gibi aynı zamanda bilim adamı sorumluluğuna da işaret
edilmektedir. Bilim insanlığının bir bütün olarak bir yaşam biçimi olduğu öğreniciye örneklendirilmektedir.
Eğitimde Program Geliştirme
Türkiye’de Program Geliştirme ve Öğretim alanının babası olarak anılan Ertürk Hocamız, 1965’te Hacettepe Üniversitesinde Eğitim Bilimleri Bölümünü
ve 1982’de ise Eğitim Programları ve Öğretim Anabilim Dalını kurmuştur. Bilim adamı olmanın derinliğini, titizliğini, sadeliğini, saygınlığını, incelikli
dobralığını taşıyan hocamız tüm bu özelliklerini yansıttığı eserinde bize bilim insanı olmanın gerektirdiği özellikleri örneklendirmiştir. Eğitim Programları ve
Öğretim Anabilim Dalı olarak gelecek kuşaklar adına aldığımız mirası, Ertürk Hocamızın ifadesiyle *Gönlümüzün çektiğini değil, gücümüzün yettiğini yapmakla yükümlü olduğumuzu* bilerek *zerrelerle*, dogmalardan uzak geliştirebilmeyi umuyoruz…
Hocamıza en içten saygılarımla…
Temmuz 2013
Prof. Dr. Nuray Senemoğlu
Hacettepe Üniversitesi
Eğitim Bilimleri Bölümü
Eğitim Programları ve Öğretim
Anabilim Dalı Başkanı
(Önsözden)
Eğitimde *Program* Geliştirmeyi Yeniden Selamlarken
Bilime, sonsuz birikime, örgütleme, tamamlama ve bütünleştirme gücüne sahip olan sevgili hocamız sizi özlüyoruz. Özlemimizi eserlerinizden yararlanarak, onlarda söylediklerinizden güç alarak gidermeye çalışıyoruz.
Bütün eğitimciler, özellikle tüm program geliştirme uzmanları, sizden aldıklarıyla ülkemizin çeşitli köşelerinde bize kazandırdığınız program geliştirme modelini yaşatmaya ve yaymaya çalışıyoruz.
Bu alandaki en güvenilir rehberimiz hiç kuşku yok ki sizin bizlere bıraktığınız bilimsel bilgi, demokrasi sevgisi, şiirsel zenginlik ifade eden yapıtlarınız, eserlerinizdir.
Öyle bir yazım inceliğiyle işlediğiniz eserlerinizden, tek sözcük çıkarmak ve eklemek mümkün değildir. O edebi bütünlük ancak sizin kaleminizle mümkün olabilir. Bu hayranlıkla program geliştirme kitabınızı alanın baş yapıtı olarak yeniden selamlıyoruz.
Böylece geçmişte söylediğiniz *Ben ancak eserlerim unutulduğu zaman ölmüş sayılırım.* sözünüzün anlamını kavrayıp kitaplarınızı yaşatmak mutluluğunu en büyük zevk sayıyor, bu alanda çaba harcayanlara teşekkür ediyoruz.
Prof. Dr. Mürüvvet Bilen