Tükendi
Gelince Haber VerVar olduğu günden beri tüm güçlerini, aklını, sezgilerini, bedenini seferber ederek doğanın üstesinden gelmeye çalışan insanoğlu, bilimin ve sanatın ortak paydasında topladığı yaşamın gizine varmak için gerçeğin peşinde koşmuştur. Matematikçi H.Poincare, “Sezgiyle keşfeder, deneyle kanıtlarız” sözüyle sezginin bilimin de temelini oluşturduğunu belirtmek istemiştir.
“Tarih boyunca hiç değişmemiş olan doğaya ilişkin ‘gerçek’in çarpıcı ve anlamlı biçimde, Goethe’nin değerini hiç yitirmeyecek olan şu sözlerin dile getirmektedir: Tüm ustaların, çağların, toplumların, Homer’in ve Dante’nin, Shakspeare’in ve Cervantes’in, Rubens’in ve Rembrandt’ın, Stendhal ve Balzac’ın, Dostoyevski ve Tolstoy’un, Cêzanne’ın ve Van Gogh’un tüm eserleri aynı derecede gerçekçidir ver gerçeklik ateşiyle tutuşmuşlardır.” (Hauser)
İnsan, deneye dayanan bilim (yöntemli bilgi) yoluyla doğayı; bilgi edinmenin bir başka yolu olan sanat yoluyla da insanı tanır. Bilim, makineleri tanıdığı kadar insanı tanısaydı insanlık daha mutlu olurdu. Dört yüz yıldır yaşamı kolaylaştıran bilimin seksen bin yıllık geçmişi olduğu tahmin edilen sanattan öğreneceği daha çok şey var. Sanatın sevdirme gücü; “güzelliği keşfetmek, sevginin, hiçbir zaman düş kırıklığına uğratmayacak olan düşünceye dalmış boyutunu keşfetmek demektir.” (De Konnick)