Tükendi
Gelince Haber Ver*Yapıtta esen Derrida rüzgarı eseri benzersiz kılan bir ufku müjdelemektedir. Ayrıca kitaptaki didaktik ögeler o kadar spontan ki, kitabın bütününü kapsayan o lirik coşkuyu öldürmek ya da gölgelemek şöyle dursun; tam tersine çok farklı bir damardan gelerek besliyor. Yazar bunu ustaca kullanmış. İmgeler son derece canlı. Modernitenin ve postmodernitenin tam da aradığı imgeler…
Metaforları titizlik, dikkat ve dozunda kullanmış. Romanda metinden birdenbire elini nasıl çekeceğini ya da yapıtın önünden yürümeyeceği anları iyi hesap etmiş. Tam da burada Metne bizzat Şems ve Mevlâna doğrudan giriyorlar. Karşımızda bütün heybetiyle Şems var. Bundan sonra yazar kalemi tekrar eline aldığında, Mevlana’nın bıraktığı heybet, yazarın elinde dehşet bir üsluba dönüşüyor.
Diyar-ı Aşk, adeta türler arası bir geçiştir. Bilimsel bir yapıt olarak da, roman olarak da, uzun bir öykünün macerası olarak da, biyografinin çok farklı bir boyutunda noktalanan nefis bir edebi mesaj olarak da okunabilir. Akademik dünyanın, belki de kendi bünyesinden gelen biraz soğuk ve mesafeli bakışı bu yapıtta gezinmiyorsa, Melahat Ürkmez’in konuya özgül yaklaşımındaki renk ve rüzgarın getirdiği zenginliktedir*
- Ali Uğur Gündem