Tükendi
Gelince Haber VerDivan edebiyatı, bir yüksek zümre, bir havas edebiyatıdır. Arapça’nın ve Farsça’nın Türkçe’yle mezcedildiği; İslam kültürünün bütün kodlarının metnin damarlarına nakşedildiği, şairlerinin edebî düzeyleri yanında kültürel ve ilmî düzeylerinin yüksek seviyede olduğu; dinin temel kaynaklarının (Kur’an ve Sünnet); İslami İlimlerinin verilerinin mısralara nakış nakış işlendiği altı asırlık bir edebi gelenektir.
Çeşitli türlere sahip olan Dîvân Edebiyatının, iktibâs ve telmîh yoluyla Kur’an ve Sünnet verilerini; İslam dini ve kültürünün malzemelerini; ayrıca İslamî İlimlerin (Tefsir, Hadis, Fıkıh, Kıraat, Kelam ve Tasavvuf vb.) konu, kavram ve terimlerini yoğun bir şekilde kullandığı tezi müsellem bir gerçektir. Bu tez, Dîvân Edebiyatçıları tarafından dillendirildiği gibi, bu konuda tez, makale ve kitap düzeyinde bazı çalışmalar da yapılmıştır. Ancak itiraf edilmelidir ki, bu çalışmalar bu tezin ispatı konusunda yeterli olsa da boyutlarını ve derinliğini gösterme açısından pek yeterli değildir. İslamî İlimlere, Kur’ân ve Sünnet malzemesine hâkim olan Divan Edebiyatçıları tarafından geliştirilmeye muhtaçtır. Bir önerimiz, Divan Edebiyatçılarıyla Temel İslam Bilimcilerin çift danışmanlı (ve belki çift öğrencili) tezlerle bu alanı derinleştirmeleridir.
Biz bu çalışmamızda yukarıdaki tezi çok özel bir alanda ve derinlemesine ortaya koymayı amaçladık. Divan Edebiyatından Fuzuli’nin Tevhid’ini, Neşati’nin de Hilye-i Enbiya’sını seçtik. Bu iki eserin ayet, hadis ve İslamî ilimler alanındaki derinliğini; iktibas ve telmîhlerle yaptıkları teolojik tartışmaların, sufistik açılımların, tarihsel verilerin kullanımıyla inşa yoğunluğunu göstermeye çalıştık. Öte yandan da şairlerinin dinî, ilmî ve kültürel zenginliklerini ortaya koymayı denemiş olduk. Bu çalışmayla, Divan Edebiyatı’nın Kur’anî ve nebevî rengini göstermeyi, İslami İlimlerinin baskın etkisini vurgulamayı; bu alanda yapılacak çalışmalara bir ivme kazandırmada (n)aciz bir katkı sağlabilmeyi ümit ediyoruz.