Menü
Hesabım
Şifremi Unuttum
Kayıt Ol
Sepetim

Dinsel İdeoloji ve Gönüllü Kulluk Kenttanrıcılıktan Tektanrıcılığa

Üretici Liste Fiyatı
163,00 TL
122,25 TL
%25 İndirim
Kazancınız
40,75TL
Parapuan: 122
Alışveriş listeme ekle

Tükendi

Gelince Haber Ver
Dinsel İdeoloji ve Gönüllü Kulluk Kenttanrıcılıktan Tektanrıcılığa
Türü : Tarih Araştırma ve İnceleme Kitapları
Kapak : Ciltsiz
Sayfa Sayısı : 415
ISBN : 9789755339542
Basım Yılı : 2024
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Satış Rakamları:12 adet satılmıştır.

Yazarın Kemirgenlerden Sömürgenlere İnsanlık Tarihi (İmge, 2006) yapıtında, insanlığın, “Biyolojik Evrim” kalıtı temelleri üzerinde yükseltilen “Kültürel Evrim” kazanımları, daha çok “maddesel kültür” perspektifinden yaklaşılarak anlaşılıp anlatılmaya çalışılmaktaydı.
Bu tarih anlayışını yazar, Kenttanrıcılıktan Tektanrıcılığa Dinsel İdeoloji ve Gönüllü Kulluk (İmge, 2021) yapıtında bütünleştirerek şöyle tamamlamakta:
Tarihe “simgesel/düşünsel kültür” birikimi açısından yaklaşılıp, düşünceler ve inançlar, çağımızın sorununa (yarışmacı/savaşçı insan ilişkileri) ve toplumumuzun saptırıldığı (siyasal islam) çıkmaz sokağına dek “dinsel ideoloji” ana akımı üzerinden izlenmekte.
Bu yolda işe, ilk (sanal) insan topluluğunun ilkel insanının, ilk maddesel aracını (mızrak) yontarken, onun imgesini/simgesini kafasında yaratıp belleğine attığı varsayımıyla başlanmakta. Böylece insanın yeryüzüne, hem nesneler hem simgeler evreninde, hem (acılarıyla, tatlılarıyla) geçmiş zaman hem (korkularıyla, umutlarıyla) gelecek zaman atmosferi içinde yaşayabilen bir varlık olarak adımını attığı görülmekte. İnsanın, hem düşünce hem duygu organı olan neokorteksli beyniyle kendisini hem dinsel/metafizik duygulara ve inançlara hem rasyonel/bilimsel düşüncelere ve umutlara götürebilecek sınırsız bir bellek ve anımsama yetisi taşıdığı ileri sürülmekte.
 
Asalak avcı-toplayıcı geçim biçimi yaşanan dönemlerde yaşamsal sorunlarına (açlık, üreme, yaşarkalma) doyurucu çözümler üretmeye yeterli olmayan ilkel kültürlü topluluk insanının, “gerçeklik dünyasında” çözemediği sorunlarına, “analoji mantığı” ekseninde döndürdüğü “sihirsel düşünüş ve kültür” ile çözme umuduna kapılışı betimlenmekte. Bu yolda arkeolojik ve antropolojik veriler izlenerek, tutumu şöyle yansıtılmakta: “Düşmanına diş geçiremeyen kuklasına şiş geçirir” ve “insan simgelerle savaşır, simgelerle sevişir!”
 
Uygar toplum (kentli, katmanlı, devletli, eşitsizlikçi toplumlar) dönemi üstyapısının, “tümdengelim mantığı” temeline dayandırılan inançlarla örüldüğü belirtilmekte. İnsanın ve toplumun kendisini “bilen ve bildiğini bilen tek gerçek özne” yapan özelliğinin, gerçekliği bilme ve onu kendi bireysel ve topluluğunun “kolektif eylemi” ile değiştirebilme yetilerinin yadsınıp elinden alınarak “Rab” (Efendi) denen sanal        aşkınöznelere sunulmasıyla kul/köle konumuna düşürülmesinde kullanılan “dinsel ideolojinin işlevi” üzerinde odaklanılmakta. Bu noktada, insan anlayışında, insanlığın ilk sınıflı uygar toplumlarının görüldüğü Mezopotamya’da Sümer/Babil Yaratılış Mitosu içinde, insanın “tanrılara” hizmet/kulluk etmesi amacıyla ve “balçıktan” (Tevrat, Yaratılış, 1:27; Kur’an, Secde: 9) yaratılışı inancına demir atıldığı gösterilmekte. Bu yaratılış inancının imparatorluk ideolojisi işlevi görecek Tektanrıcılığa, olduğu gibi, biçimi (balçıktan yaratılma) ve içeriği (tanrılara/tanrıya kulluk etmesi amacı) ile kopyalanarak geçirilişi ortaya konmakta.
 
Kitabın sonuna koyduğu EK içinde yazarın “Bilimsel Düşünüş Yöntemine Bir Katkı Denmesi” de bulunuyor.

T-Soft E-Ticaret Sistemleriyle Hazırlanmıştır.