Tükendi
Gelince Haber VerDevlet denilen soyut mekanizmayı halkın gözünde somutlaştıran ve devletin vatandaşı ile olan ilişkilerini canlı şekilde yürüten bürokrasi bu yönüyle devletin tutan eli gören gözüdür. Tarihte ilk kurulan devletlerden itibaren varlığını yavaş yavaş hissettiren ve resmi bir örgüt haline gelen bürokrasi, Osmanlı devletinde de önemli bir yere sahip olmuş, Tanzimat inkılâbıyla yeniden şekillenerek mirasını Cumhuriyet rejimine bırakmıştır. Cumhuriyet döneminde yapılan İnkılâplarla yepyeni bir bürokrasi anlayışıyla karşımıza çıkan bürokratik yönetim sistemi özellikle cumhuriyetin ilk yıllarından başlayarak 1950’li yıllara kadar halk ve devlet kurumları üzerindeki etkisini güçlü bir şekilde hissettirmiştir.
Bu dönemde meydana gelen her türlü bürokratik, siyasi, sosyal değişim ve gelişimler bütün toplumu etkilediği gibi aynı zamanda toplumun bir kesimini oluşturan ve bürokrat-memur diye adlandırılan devlet görevlilerini de etkilemiştir. Bu değişimlerle karşı karşıya kalan memurlar gerek resmi görevlerinde gerekse sosyal ve aile yaşamlarında bunun sonuçlarını kaçınılmaz olarak yaşamak ve çevrelerine yansıtmak durumunda kalmışlardır. İnsanı ve hayatı her yönüyle ele alan ve onun önemli bir yansıtıcısı olan edebiyat genelde toplumun özelde de kişilerin bütün yaşanmışlıklarını çeşitli edebi türleriyle yansıtır. Buna bağlı olarak sosyal bir örgütlenme olgusu olan ve devlet işlerinin yürütülmesinin aracı bürokrasi ile onun uygulayıcıları durumundaki bürokrat ve memurların yaşamları, duygu ve düşünceleri de başta roman ve hikâye gibi edebi türlerde yansımasını bulur.