Tükendi
Gelince Haber VerSokak köpekleri, Alman Cumhurbaşkanı ve Nobelli tarihçimiz
Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier geçtiğimiz günlerde Türkiye’ye geldi ve Orhan Pamuk’un ‘Masumi-yet Müzesi’ni ziyaret etti.
Türkiye’deki tüm medyada aşağı yukarı böyle bir cümle ile anlatıldı bu haber. Bu cümle ve Nobelli tarihçi-miz Orhan Pamuk’un müzesinin isminin tahkim ettiği ironi tam anlamıyla içinde yaşadığımız çağın fotoğrafı aslında. Aptal kıskandıran bir ahmaklık olarak her şeyin ters yüz edildiği günlerden geçiyoruz. İki yüz günü aşkın bir zamandır gelişmiş uçaklarla çoğu çocuk ve kadın on binlerce insanı öldüren İsrail’i ve gerçekleş-tirdiği soykırımı bütün varlığını önüne koyarak desteklemekten çekinmeyen bir Alman, Nobelli bir Türk’ün ‘Masumiyet’ adını verdiği müzesini birlikte ziyaret ediyorlar. Evet müzelik bir hikâye var burada. Olmayan tek şey masumiyet.
Eski dünya ile yeni dünyanın görünür en net fotoğraflarından biri de budur: Eskiden tarih ve hakikat yazı-lırken tahrif edilirdi, içinde bulunduğumuz yeni günde tarih ve hakikat artık bizzat yaşanırken tahrif edili-yor. Yazılması bile beklenmiyor. Sadece aklımızın değil, kalbimizin de karşılaştığı en büyük yıkım bu. Ve kalbini kullan(a)mayan herkesin bakınca, içine çekileceği derin bir kuyu.
Konumuz bu mu peki? Bizi, kendimizle ilgilenmekten alıkoyan bir dünyanın akışı içinde olduğumuz gerçeği konumuz mu peki? Konu bu iken başka ne konumuz olabilir? Hangi daha soylu uğraşı meslek edinmek insan haysiyetine yaraşır? “Şikâyet edemeyiz. / İşimizden atmıyorlar bizi.” diyordu bir başka Alman.
Dünyanın her yerinde genç arkadaşlar, tarihin doğru yerinde yer almak için itiraz ediyorlar. Bu, sonuçla-rından bağımsız bir hikâye. “O sırada neredeydin ve ne yapıyordun?” sorusuna verilebilecek anlamlı bir cevabımız olması için… Tüm bu satırlar da boykot için durmaksızın yaptığımız çağrı da bunun için.
***
“şikâyet edemeyiz. / işimizden atmıyorlar bizi. / aç kaldığımız yok. / karnımız doyuyor / otlar büyüyor, büyüyor milli gelir, tırnak uzuyor, uzuyor tarih. sokaklar boş. sağlamca sonuçlandı pazarlık. canavar düdük-leri ötmüyor n’olsa geçer hepsi. ölüler vasiyetlerini yaptı. yağmur seyreldi artık. daha ilan edilmedi savaş. acelesi de yok zaten.”
***
Başlığa bakıp şunu soruyorsanız eğer, biz de aynısını soruyoruz:
Gerçekten sokak köpeklerinin ne işi var burada?
Neymiş: Sehven değil elbette, çalışkan ve iyi romancının, kötü bir insan olarak tarihçiliğe soyunduğu gün-lerde Türkiye’de kaç Ermeni’nin ve kaç Kürt’ün öldürüldüğünü tüm Batı kamuoyuna açıkladığındaki per-formansı, 16. yüzyıl çalışıp roman malzemesi toplamaya çalıştığındaki performansından daha iyi değil sa-dece, bunu söylüyoruz. Pamuk, Alman başkana Gazze’de kaç çocuk öldüğünü söyledi mi acaba? Söyle-mek için üzerinden belirli bir zaman geçmesi gerekiyorsa o zaman kaç kilometredir onu anlamak için soru-yoruz bunu. Sehven değil elbette. Bizimkisi tarihçi, ötekisi Siyonist. Ama Yaşasın Filistin!
Bilhassa Hamas.
Özellikle Kassam.