Tükendi
Gelince Haber VerÇıkar gelir şiir!
Süleyman’ı tanımasam bu şiirleri okuduktan sonra tanımak isterdim. İnsanız şiir de yazabiliriz yanılabiliriz de! İkisi de aynı şey diyenler de varmış duyduğuma göre, hatta onlar aşk için de böyle düşünüyorlarmış! Neyse insanız yaza yanıla gidiyoruz, giderken Anday’ın Etlik Bağları’ndaki ağacı gibi bir ağaç çıkıyor karşımıza, rahatını kaçırıyoruz, bir çiçek yolumuzu kesiyor bir şiirde, şiiri unuttum çiçeği unutmadım, bence şiir çiçeği unutmamaktır, sardunyaya da ezelden değilse de evvelden aşinayız, dip kapalıya atıyorlardı ya Can Baba’nın şiirinde...
Bu sardunya işte o sardunya! Hani şu Avrupa’nın üzerinde dolaşan bir hayalet vardı ya, kafasını kaldırıp göğe bakanlar görecek, hala dolaşıyor, “yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek” de dolaşacak ya, sardunya da öyle, şiir gibi, bir yolunu bulup firar ediyor mapus damından, 1 Mayıs’ın kırmızı karanfili gibi hepimizi ‘yaka’lıyor, ‘yaka’mızı hiç bırakmasın tabii, “derken karanfil elden ele” oluyor, sardunya da şiirden şiire!
Uğramadığı yer yok!
Cumartesine uğruyor, şairin “hepimiz buraya doğduk Sanrım/göğsümüze taş basma avlusuna” dediği dizeye, incir kuşunun uyandığı şiire, şiir de bir çalarsaat değil midir, sınıfa da uğruyor, hangisi olur mu işçi sınıfına elbette, “yepyeni bir güneşe başlamış şimdi ustalar” dediği günlere de elbette, “bu hasret bizim” değil mi bizim dostlar?
...Şiir hali, insanlık hali, olur böyle şeyler, böyle şiirler, hepimiz yazmış bulunuruz, bunu demekle de seviniriz, “olancası bir tutam can” dediği gibi Ahmed Arif’in, “gel haberi nerden verek”tir şiir biraz da.
Çıkar Gelir Sardunya, çıkar gelir şiir, çıkar gelir bir Süleyman! İleri!
haydar ergülen