Bu roman, özgürlüğe adanmış düş’lerin hikayesini konu edinmekte; sürgün, ölüm, mücadele, umut, aşk, ihanet ve direnişle örülü hayatların renklerini taşımaktadır.İnanarak savaşmanın, savaşarak inanmanın yolculuğu düş’le başlar; umutla, bilinçle, eylemle ve fedakarlıkla güzergahını çizerek ilerler, ya da gerileyerek yeni düş’lerin, yeni cüretlerin ebeliğine kapı aralar. Aralanan kapıdan çıkmak ve düş’leri yenilemek, geleceğe yol almakla mümkündür. Yolu bilmek, yola çıkmakla, yürümekle öğrenilir. Yolcusu olmayan yol, yol değildir. İnsan bu yolda ancak düş’ü, sevdası ve kavgasıyla vardır. Varlığını yürek çağrılarıyla düş’lere koşturanlar, düş’lerini geleceğin sonsuzluğunda umutla dövüşen, seven ve üreten insanın harcıdır. Her adanmışlık ve kavga, geleceğe ufak açma, cüretini, yükümlülüğünü ve fedakarlığını yolculuğa çıkarmak zorundadır.Düşlerini kanatlandırmayanlar, umutlarını zorlu yürüyüşlerde sınamayanlar, uzaktaki yakını, insandaki yaratıcılığı göremez, anlayamaz ve hissedemezler.Özgürlüğe yürüyen her yolcu, "çığ" altında kalmış düş’leri açığa çıkarmalı; düş’ün parlayan ışığını geleceğe çevirmelidir.
