Ziya Osman Saba (Mart 1910, İstanbul - 29 Ocak 1957, İstanbul), Cumhuriyet Döneminde eserler kaleme almış, Yedi Meşaleciler Hareketi’nin kurucularından, hikaye, şiir, mektup ve söyleşi tarzında kitapları bulunan Türk yazar, şair, öykü yazarı, muhasebeci, banka memuru düzeltmen ve redaktördür.
Ziya Osman Saba, 1910 yılının Mart ayının son günlerinde İstanbul, Beşiktaş'ta bulunan bir yalıda dünyaya gelmiştir. Erken yaşta annesini kaybetmiş ve yatılı okulda eğitim görmüştür. Galatasaray Lisesi’nin ardından Hukuk Fakültesi’ne giden Ziya Osman Saba, 1931 yılında Cumhuriyet gazetesinin muhasebe servisinde çalışmaya başlamıştır. Bir yandan çalışmış bir yandan da eğitimini tamamlamıştır. Okulun ardından askerliğini de İstanbul’da yapmıştır.
Ziya Osman Saba, beş yıl boyunca Emlak Bankası'nda çalışmıştır. 2. Dünya Savaşı'nın en şiddetli döneminde 1943 yılında tekrar askere çağrılan Ziya Osman Saba, Karadeniz Boğazı Müstahkem Mevkii’nde ihtiyat zabitliği yapmıştır. Bir yıl süren askerliğin ardından Emlak Bankası'ndaki işe geri dönmüştür. 1945 yılında Ankara’ya tayin edilmiştir fakat bu şehir ile uyuşamamıştır. İstanbul'a geri dönmek için işinden istifa etmiştir. Millî Eğitim Basımevi Tashih Bürosu Şefi göreviyle İstanbul’a dönmüştür. 1950 yılına kadar bu görevde kalmıştır.
Ziya Osman Saba, babası gibi kalp rahatsızlığına sahiptir ve 1953 yılında ilk kalp krizini geçirmiştir. Bu kalp krizi sonrasından ölümden dönen şair uzun süre yataktan kalkamamıştır. Bir yıl sonra, 13 Aralık 1954 tarihinde ise ikinci kez kalp krizi geçirmiştir. Bu kriz sonrasında işinden ayrılmak zorunda kalmıştır ve malulen emekli olmuştur. Emekli olduktan sonra "Varlık" dergisi sanat sayfasını hazırlamış, tercüme ve tashih işlerini yapmıştır. Ziya Osman Saba, geçimini bu şekilde evden çalışarak sağlamıştır. Ziya Osman Saba, 29 Ocak 1957’de geçirdiği üçüncü kalp krizi sonucu vefat etmiştir.
Ziya Osman Saba’nın 7 adet eseri aşağıda listelenmiştir.
Ziya Osman Saba'nın yayımlanan ilk eseri “Sebil ve Güvercinler” isimli şiir kitabıdır. 1928-1943 yılları arasında yazdığı şiirlerden oluşan eser 1943 yılında yayımlanmıştır. İlk baskısı 500 adet olan kitap kısa süre içerisinde tükenmiştir.
Ziya Osman Saba’nın eserlerinin sayısı 7’dir.
Ziya Osman Saba’nın 152 adet şiiri aşağıda listelenmiştir.
KURBAN
Tanrım, sonsuz dünyada ben âcım ve ufağım,
Kulların arasında Tanrım ben bir koyunum.
İki tuğla halinde kenetlenmiş dudağım,
Sonra geçtiğim yollar kum, hep kum, daim kum.
Aradığım pınardan içebilsem bir yudum.
Artık o günden sonra hiç susmayacağım.
İnecek gözlerime uzun, en rahat uykum.
Tuz çalınıp ağzıma, bağlanınca ayağım.
Kulların arasında ben yaşadım sessizce,
Hiç ağzımı açmadım, verdim bütün yünümü.
En geniş bir sabahı düşünerek her gece,
Ben, Tanrım, şuracıkta bekliyorum günümü.
SEBİL VE GÜVERCİNLER
Çözülen bir demetten indiler birer birer,
Bırak, yorgun başları bu taşlarda uyusun.
Tutuşmuş ruhlarına bir damla gözyaşı sun,
Bir sebile döküldü bembeyaz güvercinler...
Nihayetsiz çöllerin üstünden hep beraber
Geçerken bulmadılar ne bir ot ne bir yosun,
Ürkmeden su içsinler yavaşça, susun, susun!
Bir sebile döküldü bembeyaz güvercinler...
En son şarkılarını dağıtarak rüzgâra,
Beyaz boyunlarını uzattılar taslara...
Bir damla suya hasret gideceklermiş meğer.
Şimdi bomboş sebilden selviler bir şey sorar,
Hatırlatır uzayan dem çekişleri rüzgâr
Mermer basamaklarda uçuşur beyaz tüyler.
RABBİM, NİHAYET SANA
Rabbim, nihayet sana itaat edeceğiz...
Artık ne kin, ne haset, ne de yaşamak hırsı,
Belki her sabah vakti, belki gece yarısı,
Artık nefes almayı bırakıp gideceğiz...
Ben artık korkmuyorum, her şeyde bir hikmet var
Gecenin sonu seher, kışın sonunda bahar.
Belki de bir bahçeyi müjdeliyor şu duvar,
Birer ağaç altında sevgilimiz, annemiz.
Gece değmemiş sema, dalga bilmeyen deniz,
En güzel, en bahtiyar, en aydınlık, en temiz
Ümitler içindeyim, çok şükür öleceğiz...
BÜTÜN SAADETLER MÜMKÜN
Bütün saadetler mümkündür...
Şu kapının açılması,
İçeri girivermen,
Bahar, kuşlar, gündüz.
Ve bütün dünya
Bir an içinde gürültüsüz.
Bütün saadetler mümkündür...
Bahtsızların biraz gülümsemesi...
Körlerin gün görmesi,
Mümkündür bütün mucizeler...
Ana, baba, evlât, bütün kaybolanlar...
Ebedî bir sabahta buluşmamız bir daha.
Ölüler! Hepimiz için yalvarın Allaha...
BİLEMİYORUM
Bilemiyorum yıllardır neredeyim?
Her gün yediğim ekmek, susayıp içtiğim su,
Kolundan tutup gitmek istediğim kadın,
Yaşamak kaygısı, gök hasreti, ölüm korkusu,
Ve Rabbim senin adın!
Yıllar var ki içindeyim hayatın.
Anıyorum gençliğimi, özlüyorum çocukluğumu,
Fakat bilemiyorum yarını.
Bilemiyorum Rabbim, maksadını, kararını.
Hepimiz işte dünyandayız,
Yataktaki hastamız, topraktaki ölümüz;
Neyiz, ne olacağız?
Bir şey bilmiyorum... Nefes almaktayım yalnız.
Rabbim! Beni yaratmışsın,
İnsan şeklinde görünürüm,
Terlerim yazın, üşürüm kışın,
Düşünürüm, düşünürüm...
Ziya Osman Saba 150’den fazla şiir yazmıştır.
Ziya Osman Saba’nın en bilinen şiirlerinden biri “Sebil ve Güvercinler”dir.
Ziya Osman Saba'nın yayımlanan ilk şiiri 19 Ocak 1927 tarihli “Sönen Gözler’’'dir ve Servet-i Fünûn dergisinde “Ziya” imzasıyla yayımlanmıştır.
Ziya Osman Saba’nın bestelenen şiirleri aşağıda listelenmiştir.
Ziya Osman Saba’nın şiir serüvenini Mehmet Kaplan “ 1928’de yazdığı manzumelerde, şair melankolik, karanlık, hatta trajik giden bir ruh hali taşıyor. Fantastik veya şarka ait dekorlar, karanlık sokaklar, aç köpekler, kanlı aylar, sonbahar ve yağmur, bu şiire bedbin bir hava veriyor. Neşeye ve diğer insanlarla kaynaşma merhalesine henüz gelmemiş olan şair, kasvetli bir odaya kapanıp ıstırabını dinlemekten hoşlanmaktadır… 1929, 1930, 1931 yıllarında aynı karanlık atmosfer onu ezmeye devam eder… Kainatı geniş bir sükut olarak hissediyor; fakat içinde bir sükuta karşı Hamidane bir isyan vardır… Ölüleri kendine yakın buluyor… 1932’den sonra halihazırın tazyikinden kurtulmak için çocukluğa, geleceğe veya meçhul uzaklara seyahat ettiğini görüyoruz… 1933’te şair hiçbir şey yazmıyor… 1934’ten tek bir örnek var… 1937’de, bizzat uzaklar şairi çağırmaya başlıyor… 1938’de şairin kalbini ürperten hisler zenginleşiyor… 1939’u yine çocukluk hatıraları, ölüm ürpertileri ile geçiren şair, 1940’da tekrar halihazırın zevkine eriyor; hatta bu yıl yeni bir değişme oluyor: Şair diğer insanların neşe ve ıstırabını da duymaya başlıyor. 1942’de, şairin şimdiye kadar duyduğu bütün temler, beraberce yürüyorlar… 1943’te bu endişeli ve karışık hislerin yerine, tabiattan memnun, insanlardan memnun, halihazırdan memnun, nikbin bir kalbin sıcaklığı kaim olmuş gibidir…” sözleriyle anlatmıştır.
Ziya Osman Saba’yı çok seven ve ondan örnek alan şair Behçet Necatigil, şair için “Ölümü, içinde küçükken beslediği için dehşete düşmeden, irkilmeden, tam bir iman ve teslimiyetle, özleyerek beklemiş tek şairimizdir.”, “Tanrı’ya bu şekilde bağlılığı, onu beyazın hayranı yaptı. Şiirlerinde kir yoktur, leke yoktur. Katıksız, arı, duru dünya kirlerinden uzak, temiz şiirlerdir bunlar; hatıralara vefası, sevgileri gibi temiz.” sözleri ile anlatmış ve Yunus Emre ile Ziya Osman Saba arasında benzerlik bulmuştur.
Ziya Osman Saba, daha çok sone türünde şiirler yazmıştır.
Ziya Osman Saba, Yedi Meşaleciler edebiyat topluluğunun kurucularındandır ve Yedi Meşaleciler’in sahip olduğu anlayışa sahiptir. Hayatı boyunca Yedi Meşaleciler’in şiir anlayışı ile şiirler yazan tek şairdir.
Yedi Meşaleciler, Cumhuriyet döneminde bildiri ile ortaya çıkan ilk edebi topluluktur. Yaşları birbirine yakın yedi genç tarafından kurulan bir topluluktur. Topluluk üyeleri bir süre Serveti-i Fünun dergisinde yazmış, ardından 1928 yılında “Meşale” adını taşıyan bir dergi çıkarmıştır. Bu dergiyi topluluk adına çıkaran kişi Yaşar Nabi Nayır’dır. Derginin adına karar verildiği süreçte Yedi Dağın Çiçeği, Yedi Kollu Şamdan, Yedi Ses, Yediveren Gülü, Yedi Yıldız gibi isimler de düşünmüştür. Dergi 15 günde bir çıkmaktadır ve toplam 8 sayı çıkabilmiştir. Topluluk en çok şiir türünde ses getirmiştir. Toplulukta yer alan yedi şairin isimleri aşağıda listelenmiştir.
Yedi Meşaleciler, "Canlılık, samimiyet ve daima yenilik" ilkesiyle hareket etmiştir. Sanatın sanat için olduğu görüşünü savunmuş ve edebiyatın konu sınırını genişletmişlerdir. İzlenimci bir bakış açısına sahip olan yazarlar gerçekçi yaklaşıma sahiptir. Yeni söyleyişler aramışlardır. Gözlem, şiirlerinin olmazsa olmazlarındandır ve hece veznini geliştirmek istemişlerdir. Fransız şairlerden de etkilenmişlerdir. Anadolu'yu yurtseverlik anlayışıyla ele almayı hedeflemişlerdir. Atatürk’ü kahraman olarak ele aldıkları birçok şiir yazmışlardır. Topluluğun ortaya çıktığı dönemin harf inkılabına denk gelmesi topluluğun ömrünün kısa olmasına neden olmuştur.
Ziya Osman Saba, Yedi Meşaleciler dönemini “Yedi Meşale zamanında çoğumuzda bir teşbih, bir resim merakı vardı. Hep bir şeyi bir şeye benzetmeye uğraşır, kendimizi sembolist sayardık. Bizden sonra yetişenler şekli kırdı. Ben de sevinçle onlara uydum. Zamanla yalın sözün kıymetini anladım. Duyduklarımı, olduğu gibi, süssüz, yapmacıksız söylemeye çalışıyorum artık. Şiirin beşerî olduğu nispette hafızalarda kalacağına inanırım” sözleri ile anlatmıştır.
Ziya Osman Saba, hece ölçüsü kullanmıştır. Hece ölçüsü hece sayısı eşitliğine dayanan bir ölçüdür. "Parmak hesabı" olarak adlandıranlar da olmuştur. Türk şiirinin milli ölçüsüdür. İki temel özelliği vardır, bunlar: "hece sayısı" ve "duraklar"dır. Hece sayıları şiirin kalıbını belirlemektedir. 11'li, 7'li, 14'lü gibi hece kalıpları vardır. Ahengi artırmak için dizeleri okurken durulan yerlere de durak denmektedir.
Ziya Osman Saba şiirlerinde birçok kafiye türünü kullanmıştır.
Ziya Osman Saba’nın şiirlerinin yayımlandığı yerler aşağıda listelenmiştir.
Ziya Osman Saba’nın “Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi” ve “Değişen İstanbul” adlarını taşıyan 2 adet öykü kitabı vardır ve bu kitaplarda yer alan 16 adet öykü aşağıda listelenmiştir.
Ziya Osman Saba, Cumhuriyet Dönemi yazarıdır.
Ziya Osman Saba’nın sanat anlayışı “sanat sanat içindir” şeklindedir.
Ziya Osman Saba, sembolizm akımından etkilenmiştir. Sembolizm 19. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkmış, 1885-1900 yılları arasında yaygınlaşmıştır. Sembolizm akımında “Evrenin, görüntülerin ötesinde bir anlamı olduğundan, evrende her şeyin duyarlı olduğunu bilen ozanın bu görüntüleri aşmak, gerçeğe ulaşmak istemesi” ilkesinden yola çıkılmaktadır. Sembolizm akımının bazı temsilcileri aşağıda listelenmiştir.
Ziya Osman Saba’nın etkilendiği isimler aşağıda listelenmiştir.
Ziya Osman Saba, yazmış olduğu ev içi şiirler ile kendisinden sonraki şairleri de bu yönde etkilemiş olması ile edebiyatımızda önemli bir yere sahip olmuştur. Aynı zamanda Yedi Meşaleciler’in kurucularından olması, bu anlayışı her zaman devam ettirmesi ile de edebiyatımızda önemli bir yere sahip olmuştur.
Ziya Osman Saba’nın eserlerinin yayımlandığı yerler aşağıda listelenmiştir.
Ziya Osman Saba, siyasi görüşleri ile ön plana çıkan bir yazar olmamıştır.
Ziya Osman Saba’nın belgeseline Youtube üzerinden TRT Arşiv kanalından ulaşılabilmektedir.
Ziya Osman Saba’nın 20 adet sözü aşağıda listelenmiştir.
Yeni bir nefes gibi sessizlik göğsümdedir
Sessizlik içerime doluyor yudum yudum."
Ara sıra gönlümü al.
Sokakta görünce, gülümse,
Yanıma yaklaş,
Hayatın sırtımdan giden pençesi,
Ve beni maziye götüren bir el,
Eski günlerimiz, sessiz ve güzel...”
Sükûtu, bu muazzam sükûtu yıkmak için,
Güneşi bir çan gibi hangi kol sallayacak? "
Hemen küsme bahtına."
Cılız olan sesim mi yoksa alem mi sağır?"
Kahvemi sen pişir.
Taze doldurulmuş sürahiden
Bir bardak su ver
Yetişir..."
Kimimiz kuru ekmeğe,
Göğüs germeye, sabretmeye,
Alışmışız yaşayıp gitmeye…"
Ölüler mezarlarda varmış rahatına."
Yıllardan sonra bir gün görüp çektiklerimi,
Tanrım, bir meleğine emredecek: -Yetişir!
Gözlerimi o saat sessiz kapayacağım."
Ziya Osman Saba, İstanbulludur. İstanbul’da doğan ve büyüyen Ziya Osman Saba’nın anne ve babasının nereli olduğu bilinmemektedir.
Ziya Osman Saba’nın babası Osman Bey’dir. Yüzbaşı olan Osman Bey Paris Askeri ataşeliği yapmıştır.1941 yılında geçirdiği kalp krizi nedeniyle vefat etmiştir.
Ziya Osman Saba’nın çocukluğu oldukça mutlu geçmiştir. Bir yalıda dünyaya gelen şairin bu mutlu çocukluğu ancak 8 yaşına kadar sürmüştür. Eserlerinde bu mutlu çocukluğa duydu özlem gözlemlenebilmektedir. Yalıda, anne ve babasının yanı sıra anneannesi, dedesi, dayısı, teyzesi; hizmetliler, kâhyalar, ağalar ve dadılar ile beraber kalabalıklar içinde yaşamıştır. Bu kalabalık aile ortamında her zaman ilgi odağı olmuştur fakat annesi, Ziya Osman Saba henüz 8 yaşında iken İspanyol nezlesinden dolayı vefat etmiştir. Babası Osman Bey, evde iç güvey olarak yaşadığı için eşinin vefatından sonra evden ayrılmıştır. Annesinin vefatının ardından babasının evden ayrılması da Ziya Osman Saba için 2. bir sarsıntı nedeni olmuştur. 9 yaşına geldiğinde ise tüm bu olaylardan sonra yatılı okula başlamış ve izin zamanlarında da daha çok anneannesinin yanında yetişmiştir. Çocukluğundan beri şair olmak isteyen Ziya Osman Saba, zamanının büyük bir bölümünü okumaya ayıran bir çocuk olmuştur. Bu nedenle de Türk ve dünya edebiyatını tanımıştır.
Ziya Osman Saba Eğitim hayatına 9 yaşında Galatasaray Mekteb-i Sultânîsi’de yatılı okuyarak başlamıştır. Bu okulda iyi bir edebiyat eğitimi alan Ziya Osman Saba, bir yıl sınıfta kalınca Cahit Sıtkı Tarancı ile de sınıf arkadaşlığı etmiştir. İlk şiirlerini de burada okurken kaleme almıştır. Bu okulda Yaşar Nabi Nayır ile de tanışan Ziya Osman Saba bu arkadaşlık sayesinde Yedi Meşaleciler hareketinin kurucularından olmuştur. Galatasaray Lisesi’nden 1931 yılında mezun olan şair ardından Hukuk Fakültesi’ne gitmiş ve buradan mezun olmuştur.
Ziya Osman Saba, hem şiir hem de öykü türlerinde eserler kaleme almış ve eserleri ile beğeni toplamış bir yazardır. Evin içini anlatan şiirler kaleme almıştır. Eserlerinde de kişiliği gibi oldukça mütevazıdır. “Kendisini daima ölüm ve tanrı karşısında hissettiği için benliğinde gurur ve gösterişi yenen, tevazuu en yüksek rütbe sayan” bir şairdir.
Öykülerinde ise hem kendi hayatından izler hem de yüksek dikkati nedeniyle hayata dair yakalanmış ayrıntılar gözlemlenebilmektedir. Bireyi toplumun bir ferdi olarak ele almıştır. Öykülerinde ele aldığı başlıca temalar ev, aile yaşantısı, mahalle, arkadaşlık ilişkileri, kadınlarla ilişkiler, çocukluk anıları, anne, baba, çocuk ve insan sevgisidir. Her zaman insan sevgisi ve empati sahibi bir bakış açısına sahip olmuştur. Öykülerinde geçmişe duyulan özlem ön plandadır. Yalnız insanları anlattığı öyküleri de vardır.
Ziya Osman Saba, 1931 yılında ailesinin itirazlarına rağmen sinir hastalığı olan amcasının kızı Nermin ile evlenmiştir. Eşinin rahatsızlığı nedeni ile evliliklerinde zorluk yaşamış ve 1941 yılında boşanmışlardır. Emlak Bankası’nda çalıştığı dönemde kendisi ile aynı yerde çalışan Rezzan (Öney) Hanım ile tanışmış ve 1945 yılında ikinci evliliğini yapmıştır.
Ziya Osman Saba’nın Rezzan Hanım ile yapmış olduğu evlilikten Osman ve Orhan adlarında 2 çocuğu olmuştur.
Ziya Osman Saba, Kadıköy’deki evinde vefat ettiğinde 46 yaşındadır.
Ziya Osman Saba’nın mezarı İstanbul, Eyüp Sultan Mezarlığı’ndadır. Fakat mezar günümüzde yoktur. Ziya Osman Saba’nın oğlu Osman, mezarın yapılan yol çalışmaları sırasında kaldırılmış ve kaybolmuş olduğunu söylemiştir.
Ziya Osman Saba hakkında bilgi bulunabilecek kitaplar aşağıda listelenmiştir.