Turgut Uyar (4 Ağustos 1927, Ankara - 22 Ağustos 1985, İstanbul), Cumhuriyet döneminde şiir, deneme ve inceleme türlerinde eserler kaleme almış, toplam eser sayısı 17 olan, İkinci Yeni anlayışının en önemli temsilcilerinden Türk memur ve şairdir.
Turgut Uyar, 1927 yılının Ağustos ayında Fatma Hanım ile Hayri Bey'in altı çocuğundan beşincisi olarak Ankara'da dünyaya gelmiştir. Annesi ev hanımı, babası ise harita binbaşısı ve hattattır. Eğitim hayatına İstanbul Edirnekapı’daki Hırka-i Şerif İlkokulu’nda başlayan şair Turgut Uyar, hayatının bir döneminde memur olarak orduda yer almıştır. Daha sonra bu işinden istifa etmiş ve başka işlerde çalışmıştır. Türkiye Selüloz ve Kâğıt Sanayi'nin Ankara'daki şubesinde çalışmış, 1963 ve 1965 yılları arasında 24 sayı çıkmış olan "Dönem" dergisinin kurucuları arasında yer almıştır.
Turgut Uyar, İkinci Yeni anlayışının en önemli temsilcilerinden birisi olarak görülmüş yenilikçi bir şairdir ve 22 Ağustos 1985 tarihinde İstanbul’da vefat etmiş olan şair,
Turgut Uyar’ın 17 adet eseri aşağıda listelenmiştir.
Turgut Uyar'ın ilk kitabı "Arz-ı Hâl"dir ve 1949 yılında M. Çetin Tezcan’ın "Akşamüzeri Türküsü" ile birlikte ortak kitap olarak yayımlanmıştır.
Turgut Uyar’ın 17 adet eseri vardır.
Turgut Uyar’ın 101 adet şiiri aşağıda listelenmiştir.
GÖĞE BAKMA DURAĞI
İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
Şu aranıp duran korkak ellerimi tut
Bu evleri atla bu evleri de bunları da
Göğe bakalım
Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım
İnecek var deriz otobüs durur ineriz
Bu karanlık böyle iyi afferin Tanrıya
Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
Herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam
Herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım
Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
Beni bırak göğe bakalım
Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum
Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi
Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
Seni aldım bu sunturlu yere getirdim
Sayısız penceren vardı bir bir kapattım
Bana dönesin diye bir bir kapattım
Şimdi otobüs gelir biner gideriz
Dönmiyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
Bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin
Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
Durma kendini hatırlat.
Bir Gün Sabah Sabah
Bir gün sabah vakti kapıyı çalsam,
Uykudan uyandırsam seni:
Ki, daha sisler kalkmamıştır Haliçten.
Vapur düdükleri ötmededir.
Etraf alacakaranlık,
Köprü açıktır henüz.
Bir gün sabah sabah kapıyı çalsam...
Yolculuğum uzun sürmüş oldukça
Gece demir köprülerden geçmiştir tren.
Dağ başında beş on haneli köyler,
Telgraf direkleri yollar boyunca
Koşuşup durmuş bizle beraber.
Şarkılar söylemişim pencereden,
Uyanıp uyanıp yine dalmışım.
Biletim üçüncü mevki,
Fakirlik hali.
Lületaşından gerdanlığa gücüm yetmemiş,
Sana Sapancadan bir sepet elma almışım..
Ver elini Haydarpaşa demişiz,
Vapur rıhtımdadır pırıl pırıl,
Hava hafiften soğuk,
Deniz katran ve balık kokulu
Köprüden kayıkla geçmişim karşıya,
Bir nefeste çıkmışım bizim yokuşu...
Bir gün sabah sabah kapıyı vursam,
-Kim o? dersin uykulu sesinle içerden.
Saçların dağınıktır, mahmursundur.
Kimbilir ne güzel görünürsün sevgilim,
Bir gün sabah vakti kapıyı çalsam,
Uykudan uyandırsam seni,
Ki, daha sisler kalkmamıştır Haliçten.
Fabrika düdükleri ötmededir.
TÜRKİYEM
Seni boydan boya sevmişim,
Ta Kars’a kadar Edirne’den.
Toprağını, taşını, dağlarını
Fırsat buldukça övmüşüm
Sen vatanımsın, ekmeğimsin
Duyduğum, bildiğim zafersin yıllarca
Zonguldak'ta 63 numara
Nazlı sahiller Akdeniz'de
Sevdasın ciğerlerimde parça parça
Yarı kalmış dileğimsin
Sen Koçhisar’da tuzum,
Sillede kızım...
Çift kulaklı Sürmene bıçağı belimde.
Varmışım çiğ köfte yemeye Adana’ya
Dadaloğlu'ndan bir koçaklama dilimde:
– Şu yalan dünyaya geldim geleli..
Hey vatanım, bacım, sağdıcım, emmim
Senden bir yara her yerimde.
Desteye güreşmişim Kırkpınar’da.
Durmuş da yorgunluk çıkarmışım,
Bir akşam vakti
Dört bardak kırtlama çayla Erzurum’da...
Ardahan’a varmışım yollar uzamış
Bel vermiş, yol vermemiş dağlar.
– Yüce Tanrı dört yanını bezemiş,
Beni yakan bir Konyalı kız imiş...
Seni boydan boya sevmişim
Ta Edirne’ye kadar Kars’tan.
Taşını, toprağını, yiğidini,
Fırsat buldukça övmüşüm...
BİR BOZUK SAATTİR YÜREĞİM, HEP SENDE DURUR
Herkes seni sen zanneder.
Senin sen olmadığını bile bilmeden,
Sen bile…
Seni ben geçerken,
Derim ki,
Saati sorduklarında;
Onu ”O” geçiyordur.
Kimse anlam veremez.
Tamir ettirmedin gitti derler şu saati.
Ettirmek istiyor musun demezler.
Bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur.
Zamanı durdururum yüreğimde,
Sensiz geçtiği için,
Akrep yelkovana küskündür.
Şu bozuk saat çalışsa benim için ölümdür.
Bil ki akrep yelkovanı geçerse,
Atan bu yüreğim durur.
Bırak bozuk kalsın, hiç değilse;
Bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur.
SENFONİ
Önce sesin gelir aklıma
Çaresiz kaldıkça hep seni düşünürüm
Güzel olan, dolgun başaklardaki sarışın sevinçli
Sonra cumartesi günleri gelir
Sonra gökyüzü gelir hemen kurtulurum
Bir yağmur yağsa da, beraber ıslansak.
Kırk kere söyledim bir daha söylerim
Savaşta ve barışta, karada ve denizde,
Düşkünlükte ve esenlikte
Zamanımız apayrı bize göre
Yanyana olduk mu elele
Aç kalsak ağlamayız biliyorum.
İçim güvercinleri okşamış gibi rahat
Sen yanımdayken ister istemez
Geniş meydanlarda akşam üstleri
Üstüste üç kere deniz, üç kere çınarlar.
Sen yanımdayken ister istemez
Uzak ırmakları hatırlıyorum.
Arasıra düşmüyor değil aklıma
Yabancı kadınların sıcaklığı
Ama Allah bilir ya, ne saklıyayım
Yanında ihtiyarlamak istiyorum...
DENGE
Sizin alınız al, inandım
Sizin morunuz mor, inandım
Tanrınız büyük amenna
Şiiriniz adam akıllı şiir
Dumanı da caba...
Bütün ağaçlarla uyuşmuşum
Kalabalık ha olmuş, ha olmamış
Sokaklarda yitirmiş, cebimde bulmuşum
Ama sokaklar şöyleymiş
Sokaklar şöyleymiş
Ağaçlar böyleymiş...
Ama sizin adınız ne
Benim dengemi bozmayınız
Sokaklar şöyleymiş
Ağaçlar böyleymiş...
Aşkım da değişebilir, gerçeklerim de
Pırıl pırıl dalgalı bir denize karşı
Yan gelmişim diz boyu sulara
Hepinize iyi niyetle gülümsüyorum
Hiçbirinizle döğüşemem
Siz ne derseniz deyiniz
Benim bir gizli bildiğim var
Sizin alınız al, inandım
Morunuz mor, inandım
Ben tam kendime göre
Ben tam dünyaya göre
Ama sizin adınız ne
Benim dengemi bozmayınız
Turgut Uyar, 630’dan fazla şiir yazmıştır.
Turgut Uyar’ın en ünlü şiiri “Göğe Bakma Durağı”dır.
Turgut Uyar'ın ilk şiiri “Yâd”dır ve 1947 yılında Yedigün dergisinde yayımlanmıştır.
Turgut Uyar’ın birçok şiiri bestelenmiştir. Bestelenen şiirlerinden bazıları ve bu besteleri seslendiren sanatçıların isimleri aşağıda listelenmiştir.
Turgut Uyar'ın şiirlerini üç döneme ayırmak mümkündür. Birinci dönem şiirlerine "Arz-ı Hal" ve "Türkiyem" şiirleri örnek gösterilmektedir. Bu şiirler şair Turgut Uyar'ın taşra görevi sırasında kaleme aldığı şiirlerdir. Bu şiirler Anadolu hayatından izler taşımakta ve "Garip" hareketinin etkilerini yansıtmaktadır. Turgut Uyar’ın şiirlerinin ikinci dönemi ise “Dünyanın En Güzel Arabistanı” isimli kitabı ile başlamaktadır. Bu kitap ile şiire yeni açılımlar kazandırmıştır. Turgut Uyar, şiirinin üçüncü döneminde ise daha yalın bir dil kullanmıştır. Bu dönem eserlerine "Kayayı Delen İncir" ve "Dün Yok Mu" örnek gösterilebilmektedir.
Turgut Uyar, şiirlerini belli bir türe bağlı kalarak yazmamıştır.
Turgut Uyar, İkinci Yeni şiir anlayışına sahiptir. İkinci Yeni şiiri “Yeniyi deneyen, dünya görüşü, yetişme şekilleri ve beslenme kaynakları bakımından birbirinden çok farklı olan şairlerin eserlerinde sonradan tespit edilen benzerliklere dayanan” şiir hareketine verilen isimdir. İkinci Yeni şiir anlayışını benimseyen yazarlar aşağıda listelenmiştir.
Turgut Uyar, şiirlerinin bazılarına hece ölçüsü kullanmıştır. Ölçü kullanmadan kaleme aldığı şiirler de vardır.
Turgut Uyar, şiirlerine kafiye kullanmaya önem vermemiştir.
Turgut Uyar’ın şiirlerinin yayımlandığı gazete ve dergilerden bazıları aşağıda listelenmiştir.
Turgut Uyar'ın inceleme eserleri aşağıda listelenmiştir.
Turgut Uyar, Cumhuriyet Dönemi yazarıdır.
Turgut Uyar, “sanat sanat içindir” anlayışını benimsemiştir.
Turgut Uyar, Sürrealizm yani Gerçeküstücülük akımından etkilenmiştir. Sürrealistler, Sigmund Freud’un psikanaliz yönteminden etkilenmişlerdir. Sürrealizmin bir akım olarak ortaya çıkışı Andre Breton’un 1924 yılında yayımladığı “Manifeste du Surrealisme” isimli kitabına dayanmaktadır. Sürrealizm akımını Breton “ Sürrealizm ister söz, ister yazı ile; ya da herhangi bir yolla düşüncenin gerçek işleyişini belli etmek için başvurulan katkısız ruh otomatizmidir. Aklın hiçbir denetimi olmadan, her türlü estetik ve ahlak kaygısı dışında, düşüncenin yazılışıdır.” sözleri ile anlatmıştır. Sürrealizm akımından etkilenmiş yazar ve şairler aşağıda listelenmiştir.
Turgut Uyar’ın etkilendiği isimler aşağıda listelenmiştir.
Turgut Uyar, bütün iyi şairler gibi kendisinden sonra gelen birçok şairi etkilemiştir.
Turgut Uyar, eserleri ile Türk edebiyatındaki çeşitli yeniliklerin öncüsü olması ve İkinci Yeni şiir anlayışının en önemli temsilcilerinden biri olmasıyla Türk edebiyatında önemli bir yere sahip olmuştur. Turgut Uyar, Behçet Necatigil'in dediği gibi "1950 sonrası şiirimizi biçim ve öz bakımlarından yenileştirmesiyle İkinci Yeni'nin ilk akla gelen şairlerinden; deneme ve yorumlarıyla da günümüz Türk şiirini anlayışlı, yetkili değerlendiren yazarlarımızdan biri oldu."
Turgut Uyar’ın eserlerinin yayımlandığı gazete ve dergilerden bazıları aşağıda listelenmiştir.
Turgut Uyar, Askeri Memurlar Okulu'ndan mezun olduktan sonra "kura" ile memur olmuş ve Posof'a atanmıştır. Ardından Samsun Terme Askerlik Şubesi ve Ankara Kara Kuvvetleri Komutanlığı Personel Dairesi Başkanlığı'nda üsteğmen olarak görev yapmıştır. 1958 yılında ise bu görevden ayrılmış ve Türkiye Selüloz ve Kâğıt Sanayi'nin Ankara'daki şubesinde çalışmaya başlamıştır. Askerliği bırakan Turgut Uyar, bir şiirinde “Ben severim omuzlarımı bir gün / Sırmaları, apoletleri olmasa da” dizelerini kaleme almıştır.
Turgut Uyar, siyasi görüşleri ile ön plana çıkmış bir yazar değildir.
Turgut Uyar’ın hayatını konu alan ve anlatan birçok belgesel ve program bulunmaktadır. Turgut Uyar’ın hayatını anlatan bu belgesel ve programlara internet üzerinden ulaşmak mümkündür. İnternet üzerinden ulaşılabilecek bazı belgesel ve programlar aşağıda listelenmiştir.
Turgut Uyar’a ait 20 adet söz aşağıda listelenmiştir.
Güzeldir sözleri kaşı gözleri
Geçtiği her karış sönük topraktan
O anda fışkırır neşe özleri"
aşk şiiri yazmaktan bıktım
bir gün şöyle bir baktım
yazdığım bütün şiirler öyle
bir sarsılma, nedir bu
bir otuz aşk şiiri daha
kendimi hiç suçlamadım"
Her şeyin birbirine uygununu sen bulursun
Gel ellerini ver en güzel ellerini öyle
Ruhum, ateş yüreğim, kokum birlikte öyle…"
eksik bıraktığım her şeyim kalır
yaz günü kim ister ki öldüğünü
eksik bıraktığım her şeyim kalır"
Turgut Uyar’ın aldığı ödüller aşağıda listelenmiştir.
Turgut Uyar, Ankaralıdır. Anne ve babasının nereli olduğu bilinmemektedir.
Turgut Uyar'ın babası Hayri Bey'dir. Hayri Bey, orduda harita binbaşısı olarak görev yapmıştır. Hattatlık yapan Hayri Bey, Ankara'nın ilk Latin alfabesiyle yazılan sokak levhalarını uzun süreler çalışarak tamamlamıştır. İşinden 1931 yılında emekli olmuş ve ailesini de yanına alarak İstanbul'a taşınmıştır.
Turgut Uyar, babasının mesleği nedeniyle çocukluğunda birçok şehirde yaşamıştır. Hüzünlü bir çocuk olan Turgut Uyar bu durumunu “Hüzünlü bir çocuktum. Nedense hep ağlamaya hazır. Ağabeyim bana sataştıkça annem ‘Yapma oğlum, o içli bir çocuk’ derdi ona.” sözleri ile anlatmıştır. Aynı zamanda edebiyata da meraklı bir çocuk olan Turgut Uyar, ilk şiirlerini küçük yaşta kaleme almaya başlamıştır. “Daha ilkokulda vezin ve kafiyeden haberim olmadığı çağlarda manzumeler yazardım. Sonra ortaokul ve lise devresinde boyuna yazdım. Günde üç beş şiir, haftada on beş, günde bir roman yazıyordum. Ama ne şiirler, ama ne romanlar. Bazen bir romanı bitirmeden sıkılır, öbürüne başlardım. Sonra ikisini birden yazardım. Bu yüzden o güzelim romanların çoğu yarım kaldı. Roman yazarken sıkılırdım. Şiire daha başka bir tutkunluğum, sâdıklığım, saygım vardı. Bereket versin o devirlerde şimdi hayırla yad ettiğim arkadaş bana Alain Fournier’nin o güzelim ‘Adsız Köşk’ünü verdi. Sonra bir Dostoyevski okudum da gücüm kesildi. İsteğim kalmadı roman yazmakta. Bu suretle bugünün Türk romancıları da benim rekabetimden kurtulmuş oldular. Dua etsinler Adsız Köşk’e, Netoçka Nezvanova’ya, Eugenie Grandet’ye.” , “Liseyi bitireceğim yıl, Hayyam, Nedim, Yahya Kemal, Tevfik Fikret, Hâmit ve Haşim beni kıskıvrak tutmuşlardı. Taklit ettiğimi bile bile onlara özenerek, bildiğim ve becerdiğim kadar terkipli filan gazeller mazeller yazardım. Hatta ‘Makber’e ‘Mezar’ adıyla bir nazire bile yazmıştım.” sözleri bu durumu kanıtlar niteliktedir.
Çocukluğunda yatılı eğitim görmüş olan şair Turgut Uyar, bu nedenden dolayı da mutsuz bir çocukluk geçirmiştir. Yatılı eğitim hakkında "Asker okullarında hiç mutlu olmadım. Genellikle yatılı okullarda mutlu olan çocuk yoktur sanıyorum. Başkalarının, hatta somut başkalarının değil de, hiç kavrayamadığım bir otoritenin belirlediği ve çoğu zaman saçma bulduğumuz bir şeyler yaşamak…" sözlerini söylemiştir.
Turgut Uyar eğitim hayatına İstanbul Edirnekapı’daki Hırka-i Şerif İlkokulu’nda başlamıştır. Ortaöğrenim sürecini ise askeri yatılı öğrenci olarak Konya Askeri Okulu ve Bursa Işıklar Askeri Lisesi’nde tamamlamıştır. Bursa Işıklar Askeri Lisesi’nin ardından ise Askerî Memurlar Okulu’nda okumuştur. Buradaki eğitiminin ardından ise memur olarak orduda görev almaya başlamıştır.
Turgut Uyar, yeni şiirin öncülerinden kabul edilen bir yazardır. "Dünyanın En Güzel Arabistanı" adlı eseri ile Türk edebiyatında yeni bir akımın temsilci ve öncüsü olmuştur. Turgut Uyar, gerçekçi ve zengin imgelere sahip olan uzun ve geniş soluklu dize ve anlatım tarzı ile öne plana çıkmıştır. Şiirleri öyküleme, iç konuşma, bilinçaltının çağrışımları ve nesir cümlesine benzeyen dizelere sahiptir. Anadolu’da askerlik yaptığı dönemde yazdığı ilk şiirlerindeki tiplemeler ise bireyin yalnızlığını, sıkıntılarını yansıtan şiirlerdir.
Şair Behçet Necatigil, Turgut Uyar’ın yazarlığını “İlk dönem şiirlerinde kişisel yaşantılarının ve çevresinin izdüşümleri üzerinde durmuştur. Sonraları toplum ve törelerle çatışan bireyin yenilgisine yakılmış ağıtlar diyebileceğimiz şiirler yazdı…” sözleri ile özetlemiştir.
Turgut Uyar'ın eşi Tomris Uyar ise şairin yazarlığını “Turgut Uyar’ın şiir girişimini Türkiye’de yapılmış en önemli girişimlerden biri sayıyorum. Şairane şiir yazmaya karşı olup başka bir şairanelik, başka bir şiirsellik keşfetmesine hep hayranlık duymuşumdur. Büyük bir çaba olarak görüyorum. Yerini bulup bulmadığından emin değilim ama çok taklidi var. Tavlayıcı şiir yazmaya son derece karşıydı. Şiirle savaşan, şiiri savaş malzemesi haline getiren bir şiir görüşünü, dünya görüşü içinde halletmeye çalışan bir şairdi.” sözleri ile anlatmıştır."
Turgut Uyar ilk evliliğini 1946 yılında Yezdan Şener ile yapmıştır ve bu evlilik 1966 yılına kadar sürmüştür. Bu evlilikten üç çocuğu olmuştur. İkinci evliliğini ise 1969 yılında Türk öykü yazarı ve çevirmen Tomris Uyar ile yapmıştır. Bu evlilikten de bir çocuğu olmuştur.
Turgut Uyar’ın dört çocuğu vardır. Çocuklarının isimleri aşağıda listelenmiştir.
Turgut Uyar, 22 Ağustos 1985 yılında vefat ettiğinde 58 yaşındadır.
Turgut Uyar’ın mezarı, İstanbul’da bulunan Aşiyan Mezarlığı’ndadır.
İçerisinde Turgut Uyar hakkında bilgi bulunduran kitaplardan bazıları aşağıda listelenmiştir.