Süleyman Nazif, ( d. 29 Ocak 1870, ö. 4 Ocak 1927, İstanbul) Servet-i Fünun dönemi şairi olup Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyet Döneminde yaşamış Türk şair, yazar ve bürokrattır. Namık Kemal’in izinden giden Nazif’in günümüze kadar ulaşan 32 adet eseri bulunmaktadır.
Süleyman Nazif, 1870 yılında Diyarbakır’da dünyaya gelmiştir. Babası şair ve tarihçi olan Said Paşa’dır. Annesi ise bir aşiret ağasının kızı olan Ayşe Hanım’dır. Büyük dedesi dönemin yazarlarından İbrahim Cehdi’dir. Süleyman Nazif, şair Faik Ali Ozansoy’un ağabeyi, kadın hakları savunucusu, yazar, şair İffet Halim Oruz’un ise dayısıdır. Yazar, birçok şair, yazar ve devlet adamı yetiştiren köklü bir aileye mensuptur.
Said Paşa’nın işi sebebi ile çocukluk yıllarını Harput, Maraş ve Mardin’de geçirmiş ve babasının arkadaşlarından Arapça, Farsça ve Fransızca öğrenmiştir. Düzensiz bir eğitim hayatı sürdürmüş olan Süleyman Nazif, ilk olarak Harput’ta eğitim almaya başlamıştır. Bir süre sonra da Diyarbakır Rüştiyesinde devam etmiştir. Mardin’de yaşadığı sırada babası öncülüğünde Abdülkerim Sabit ve Adliye Müfettişi Ferit Bey’den tarih, mantık, gramer ve edebiyat dersleri almış; Ermeni bir papazdan Fransızca, Muş Müftüsünden Arapça dersleri almıştır. Yazar ayrıca daha küçük yaşta iken Namık Kemal ile Abdülhak Hamit Tarhan eserlerini okumuştur. Özellikle Namık Kemal’in eserleri ve fikirleriyle beslenmiştir. Babasının Mardin’de vefatı üzerine Diyarbakır’a dönmüştür. Diyarbakır’da Vali Sırrı Paşa’nın aracılığıyla Muş Reji Müdürlüğünde, Mardin ve Diyarbakır İdare Meclisinde çalışmıştır. Diyarbakır’da Vilayet Matbaası müdürlüğünde çalışmakta iken Vilayet gazetesine başyazılar yazmaya başlamıştır. O sırada Diyarbakır ve çevresinde meydana gelen Ermeni ayaklanması dolayısıyla yazdığı telgrafta kullandığı ifade tarzı ve üslubu sebebiyle dikkat çekmiş, Kölemen Abdullah Paşa’nın katibi olarak Musul’a gitmiştir. 1897 yılının Şubat ayında Jön Türkler’e katılmak hevesiyle gittiği Paris’te istibdat rejimine karşı yazılar yayımlamıştır. Bir süre sonra Jön Türkler’in mücadelesinin durdurulması üzerine İstanbul’a dönmüş ancak dönemin padişahı kendisini vilayet mektupçuluğu yapması sebebi ile Bursa’da ikamet etmeye başlamıştır. Bursa’da 12 yıl yaşamış bu süre içerisinde büyük dedesinin adı olan İbrahim Cehdi mahlası ile Edebiyat-ı Cedide üyesi şair ve yazarların sanat anlayışı doğrultusunda yazılar kaleme almıştır.
Süleyman Nazif, 1908 yılında 2. Meşrutiyet’in ilanından sonra Konya’ya nakledilmek istenmesi sebebiyle görevinden istifa ederek İstanbul’a dönmüş, gazete yazarlığına başlamıştır. 1909 yılından itibaren ise Ebuzziya Tevfik’in çıkardığı Yeni Tasvir-i Efkar’da İttihat ve Terakki iktidarını ağır bir dille eleştiren yazıları sebebi ile tekrar İstanbul’dan uzaklaştırılmıştır. Basra, Kastamonu, Trabzon, Musul ve Bağdat valilikleri ile görevlendirilmiştir. 1918 yılında Cenap Şahabettin ile birlikte Hadisat gazetesini çıkarmaya başlamıştır. Anadolu’da Milli Mücadele hareketinin başlamasında büyük rolü bulunan Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kurulmasında önemli yer edinmiştir. 9 Şubat 1919 yılında İtilaf devletleri ordusu başkumandanı Franchet d’Esperey’nin İstanbul caddelerinde zafer kazanmış bir eda ile dolaşması sebebiyle sansür engelini aşarak “ Kara Bir Gün” adlı meşhur makalesini yayımlamıştır. Bu sebeple Malta’ya bir grup arkadaşları ile sürülmüş, orada 2 yıl boyunca kalmıştır. Süleyman Nazif, ömrünün son yıllarını maddi sıkıntılar ile geçirmiş 4 Ocak 1927 yılında vefat etmiştir.
Süleyman Nazif, gazete hayatına Diyarbakır’da Vilayet Matbaası müdürlüğünde çalışmakta iken Vilayet gazetesine başyazılar yazarak başlamıştır. Ardından ömrünün son yıllarına dek gazeteciliği sürdürmüştür. Süleyman Nazif’in gazete yazarlığı yaptığı gazeteler aşağıda listelenmiştir.
Süleyman Nazif, Anadolu’da Milli Mücadele hareketinin başlamasında büyük rolü bulunan Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kurulmasında önemli yer edinmiştir. 9 Şubat 1919 yılında İtilaf devletleri ordusu başkumandanı Franchet d’Esperey’nin İstanbul caddelerinde zafer kazanmış bir eda ile dolaşması sebebiyle sansür engelini aşarak “ Kara Bir Gün” adlı meşhur makalesini yayımlamıştır. Bu sebeple Malta’ya bir grup arkadaşları ile sürülmüş, orada 2 yıl boyunca kalmıştır. Ancak Malta’da da yazı hayatına devam ederek milli duyguları dile getiren yazılarını “ Çal Çoban Çal” adlı kitabında toplamıştır.
Süleyman Nazif’in risale ve kitap şeklinde yazdığı 32 adet eseri bulunmaktadır. 32 adet eser dışında gazete ve dergilerde yayımlanmış makale ve şiirleri bulunmaktadır. Yazarın 32 adet eseri aşağıda açıklamaları ile birlikte listelenmiştir.
Süleyman Nazif’in ilk şiir kitabı Gizli Figanlar’dır.
Süleyman Nazif’in bilinen 32 adet eseri bulunmaktadır.
Süleyman Nazif, Servet-i Fünun akımının hasta, karamsar, ferdi duyuş tarzı Süleyman Nazif'in de bir kısım şiirlerine hâkimdir. Süleyman Nazif’in topluluktan farklı olarak sosyal ve millî özellikler taşıyan şiirler yazmıştır. Bu yönü onlardan ayıran bir özelliktir. Süleyman Nazif’in, Edebiyat-ı Cedide topluluğunda bulunduğu yıllarda kaleme aldığı sosyal sorunlarla ilgili şiirler de bulunmaktadır. Bunlar "Şantöz", Âlüfte" ve "Balıkçı Ateşi" adlarını taşır.
Süleyman Nazif, Servet-i Fünun dönemi yazarıdır. Servet-i Fünun (Edebiyat-ı Cedide) dönemi yazarıdır. Servet-i Fünun dönemi, Recaizade Mahmut Ekrem’in öğrencisi Tevfik Fikret’i Servet-i Fünun dergisine başyazar olarak seçtiği sene olan 1896’da başlamıştır. Hüseyin Cahit Yalçın’ın 1901’de Fransızcadan çevirdiği, Fransız İhtilali konulu "Edebiyat ve Hukuk” makalesi gerekçe gösterilerek, derginin kapatılmasıyla sona ermiştir. Servet-i Fünun Dönemi, eski – yeni tartışmasının son bulduğu, şiirde batı nazım biçimlerinin kullanılmaya başlanıp gazel, kaside gibi divan nazım biçimlerinin tümüyle terk edildiği, kulak için uyağın yaygınlaştığı dönemdir. Parnasizm ve sembolizm akımlarının tanınıp uygulandığı, şiirde tümüyle bireysel konuların işlendiği bu dönemde Halit Ziya Uşaklıgil etkisiyle romanda da gelişim ve modernleşme sağlanmıştır. Servet-i Fünun dönemi, batı etkisindeki Türk edebiyatı sürecinde hem şiirde hem de düzyazıda batılılaşmanın gerçekleştiği kısa ama etkili bir dönem olmuştur. Gazetecilik ve tiyatro alanında gerileme görülse de eleştiri, gezi yazısı, makale, roman, öykü, şiir alanlarında gelişmeler yaşanmıştır. Servet-i Fünun döneminde eserlerin içeriğinin tümüyle bireysel olması II. Abdülhamit Dönemi’nin baskıcı politikaları nedeniyledir.
Süleyman Nazif, Servet-i Fünûn Döneminde milli duyguları yoğun olarak yaşayan bir yazar olarak bilinen bir sanatçıdır. Yazarın yürekten gelen ve cesur bir kimlikle yazılan eserlerinde, ciddi oranda Namık Kemal etkisi olduğu görülmektedir. Namık Kemal’den etkilenen Süleyman Nazi adeta bir vatan şairi gibi manzum ve mensur eserler vermesine sebep olmuştur.
Süleyman Nazif, Türk edebiyatının önde gelen şair, yazar, gazeteci ve devlet adamı olarak Türk edebiyatında önemli yer edinmiştir. Şiirde ve düzyazıda Servet-i Fünun şairleri arasında anılmaktadır. “ Kara Bir Gün” makalesiyle milli duyguları harekete geçiren bir sesle halka yazı ile seslenmiştir. Şiirlerinde estetik ve sanat kaygısı bulunmaktadır. Yazarın cesur bir kimlikle eserler kaleme almış, Namık Kemal etkisinde kalmıştır. Makale, tenkit, mektup, inceleme, konferans, hitabet gibi birçok türde yazı yazmıştır.
Süleyman Nazif, Diyarbakırlıdır.
Süleyman Nazif’in babası Said Paşa’dır. Said Paşa, “Miratü'l-İber” adını taşıyan on ciltlik Tarih kitabı, “Mizânü'I-Edeb”, “Mir'at-i Sıhhat”, · “Hülâsa-i Mantık”, “Tabsıratü'l-İnsan”, “İlm-i Hesâb”, “Diyarbakır Târihi” gibi eserleri bulunan fikir adamı, şair ve tarihçidir. Süleyman Nazif, babasının hakkında "Ne öğrendimse babamdan öğrendim. Vefatından sonraki muktesebâtım da onun bana vaktiyle göstermiş olduğu usûlün delâletiyle hâsıl olmuştur.” Der. (İnal, İbbülemin Mahmut Kemal, s. 1114.)
Süleyman Nazif’in çocukluğu babasının mesleği sebebiyle Harput, Maraş ve Mardin’de geçmiştir. Yazarın Nazif’in yetişmesinde ve edebi kişiliğinin şekillenmesinde babasından doğrudan doğruya öğrendikleri yanında Said Paşa'nın, dostlarıyla bir ilim ve irfan meclisi mahiyetinde cereyan eden sohbetlerinin büyük tesiri vardır. Süleyman Nazif babasından ve onun, kendisi üzerindeki derin tesirlerinden bahsederken şöyle bahseder: "Babam tahrir ve tetebbu'dan bir dakika hâli kalmaz bir zât idi. Onu taklid hevesi, beni tâ küçüklüğümde muharrir ve şâir olmaya şevketti. Pederim zevk-i hayatı mütâlâa ve teliften başka hiçbir şeyde bulmaz bir ısmet-i melekâneye sahib idi. Bense eyvâh!.. Fısk ü fücûr ile âlûde olmaktan dâmen-i mevcudiyetimi kurtaramadım. Ve babamın yalnız muharrir ve şâiriliğini ve birde vezâif-i resmiyyede ve eşhâs ile muâmelede hakk-ı meşru'um olmayan bir parayı kabul etmemek taassubunu taklid ettim.” der. Süleyman Nazif Mardin’de kaldıkları sırada başta babası olmak üzere Abdülkerim Sâbit ve Adliye müfettişi Ferid Bey’den tarih, mantık, gramer ve edebiyat, bir Ermeni papazdan Fransızca ve Muş müftüsünden Arapça dersleri aldı. Daha küçük yaşta iken Namık Kemal ile Abdülhak Hâmid ’in eserlerini okuduğu gibi Mardin’de evlerindeki sohbetler sayesinde kültürünü genişletme imkânı buldu. (İnal, İbbülemin Mahmut Kemal,, s. 1114)
Süleyman Nazif eğitimini babasından ve babasının ilmi arkadaşlarından görmüştür. Ancak Diyarbakır’da Diyarbakır Rüştiyesinde bir dönem eğitim almıştır.
Süleyman Nazif, Servet-i Fünun edebiyatında şiir ve nesir alanında verdiği eserler ile tanınmıştır. Yazar, Doğu ve Batı edebiyatı ile iç içe bir ortamda büyümüş ve bu sebeple bu edebiyatlara hakimdir. Sanat toplum içindir görüşü ile eserler vermiştir. Şiirlerinde estetik ve sanat duygusu ön plandadır. Tiyatro, hikaye, mensur şiir gibi türleri kullanmamıştır. Bu dönemde bireysel temaya yer vermeyen tek şairdir. Süleyman Nazif, şiirde keyfiyeti öncü edinir. Fiil, sıfat ve zamirleri kullanışı ile bunların işlevleri noktasında şiirselliğiyle dikkat çeker. Anlamın derinlik kazanmasına önem verir, kelimelere yeni anlamlar türetmiştir. Yazarın eserlerindeki içeriği duygu durumuna göre değişmektedir. Tarih, kültür, coğrafya içeriğini etkileyen dış unsurlardandır. Dile hakimiyeti ise üst düzeydedir. Ses ve biçim şiirlerinde özenle işlenmiştir. Süleyman Nazif, milli duygularını gerçekçi ve gelenekçi ifade kalıpları ile aktarır. Özellikle milli ve dini konular şair için en önemli unsurdur.
Süleyman Nazif’in aile hayatı mutlu ve düzenli geçmemiştir. Şair, 25 yaşlarında iken dayısının kızı Lütfiye Hanımla evlenmiş, fakat ölümünden önce karısından ayrılmıştır.
Süleyman Nazif, 1927 yılında 56 yaşında iken vefat etmiştir.
Süleyman Nazif’in mezarı İstanbul Edirnekapı Şehitlik ve Mezarlığındadır. Süleyman Nazif’in mezarı çok sevdiği iki dostu olan Mehmet Akif Ersoy ve Ahmet Naim ile yan yanadır.
Süleyman Nazif hakkındaki kitaplar, yapılan çalışmalar aşağıda listelenmiştir.