Şule Gürbüz (1974, İstanbul); roman, şiir, hikaye, tiyatro, anlatı ve deneme gibi türlerde eserler kaleme alan yazar, hikaye yazarı, oyun yazarı, şair ve mekanik saat ustasıdır.
Şule Gürbüz'ün biyografisi incelendiğinde edebiyata ve müziğe olan tutkusunun çocukluk yıllarına uzandığı görülmektedir. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İspanyol Dili ve Edebiyatı Bölümünden mezun olmuştur. Cambridge Üniversitesi'nde felsefe eğitimi almıştır.
Şule Gürbüz’ün eserleri Mitos Yayınları ve İletişim Yayınevi tarafından yayımlanmıştır. Yaşam özeti incelendiğinde çok yönlü bir insan olduğu anlaşılmaktadır. Günümüzde yazarlığın yanı sıra Milli Saraylar Müdürlüğü'nde sanat tarihçisi ve antika saat tamircisi olarak çalışmaktadır.
Şule Gürbüz’ün roman, hikaye, şiir, deneme ve tiyatro türünde toplam 8 eseri aşağıda listelenmiştir:
Şule Gürbüz'ün ilk eseri 1992 yılında yayımlanan "Kambur" isimli romanıdır. Yazar ilk eseri yayımlandığında henüz 18 yaşındadır.
Şule Gürbüz bir deftere yazdığı "Kambur" romanını İletişim Yayınevi’ne ilk götürdüğünde Murat Belge ile karşılaşmıştır. Murat Belge metni beğenince Şule Gürbüz eserini Sultanahmet Adliyesi'nin önünde bir arzuhalcide daktiloya çektirmiştir. Kitap yayımlandıktan sonra da olumlu geri dönüşler almıştır.
Şule Gürbüz’ün 7 adet eseri yayımlanmıştır. “Ağrıyınca Kar Yağıyor” isimli bir şiir kitabı, “Ne Yaştadır, Ne Başta Akıl Yoktur” isimli bir tiyatro oyunu, “Coşkuyla Ölmek” ve “Zamanın Farkında” isimli iki öykü kitabı, “Öyle miymiş?” isimli bir deneme kitabı ve “Kambur” ile “Kıyamet Emeklisi” adında iki romanı vardır. Kıyamet Emeklisi romanı 2 ciltten oluşmaktadır.
Şule Gürbüz’ün roman türünde 2 eseri vardır. Yazarın romanları aşağıda listelenmiştir:
Şule Gürbüz’ün öykü türünde 2 kitabı vardır. Yazarın öykü kitapları aşağıda listelenmiştir:
Şule Gürbüz’ün “Ağrıyınca Kar Yağıyor” isimli şiir kitabında yer alan 39 adet şiir aşağıda listelenmiştir:
Şule Gürbüz’ün en ünlü şiirlerinden üçü aşağıda verilmiştir:
YAĞMURUN GÖLGESİ
Yağmurun gölgesi izleniyor karanlıkta
değiştiriyor kendini olmayacak bir şey
unutturup aslını zor olan istiyor
yaşamayı değil yaşamı duyurup da.
Bir göz açıp kapama süresince
o fener gibi yanıp sönen
kendini hiç böyle görmemiş
alçalıp yükselen doğuşu gecelerin
acıyı sonbahar kenarına itmiş.
GÜNÜ BİTİRMEK
Gün, bitişin saatidir
yürekse
bir yağmur damlası
ıslatan bedeni.
Gece bekleşir kapımda
ıslık çalar bardağın rengi
ıslanır bir düşte yürüyen suyun sesi
gün suya değdi.
AĞRIYINCA KAR YAĞIYOR
Ağrıyınca kar yağıyor bu seziş saatinde
parmaklıklar sessiz ve ıslakken tüm solgunluklar
uzaktı oyunların sonuna zaman
yaratılmışı kullanan saklı gözlerinden biriyle
yol aralarına gizlenmişi düşürüyor yavaştan.
Bu nehir sürükleyişiyle
ve o ince ıslaklıkla yaşama
rengarenk karartılardan
ve bir sonbahar ölüsünden tırmana tırmana
yüzleri yüzlere gizleyip bir bakıvermekti uzaktan
soluk soluğa kapanan gölgelerin
aralanmadan yığılan yankısında içten içe –
bir denizse kırılıverdi gözlerimde.
Geldiğim yer yürürdü
ve artık pek dönmeyen göktendi
kayıklara çözülüverdiğim külrengi sabahları
ertelenen düş gezilerinde ağlarken yazsonları
bahçelerden bahçelere sessizlik bırakan
bakışın başlayıp tükeniverdiği bir ağaçkabuğunda
ismini bulmaktı kendi yazdığın
ve durmadan şaşırmaktı
yakarışların hertürlü ellerinde
bir duygu gibi değişmiyor anlamsızlığı.
Herşeyin aranmasında ben bulunmaktım
ama bir telaştan gizlenmiştim de
korkulu bir yağmur sonrası
geçemiyordum birinden diğerine.
Tüm şapkaların altındaki iç çekişler
biraz yaşanıyorsam şimdiki bir düşten
yana eğilmiş kaskatı bakan
ölülerden biriydim pencereden.
Şule Gürbüz’ün tek şiir kitabı “Ağrıyınca Kar Yağıyor”, Mitos Yayınları tarafından yayımlanmıştır. Kitabın içinde 39 adet şiir vardır. Kitap bin adet basılmıştır ve günümüzde yeni baskısı yapılmamaktadır.
Şule Gürbüz’ün en ünlü şiiri “Ağrıyınca Kar Yağıyor”dur. Şairin şiir kitabına adını veren eseri de budur.
Şule Gürbüz’ün ilk şiiri bilinmemektedir. Gürbüz’ün şiirleri hakkında henüz detaylı bir çalışma yapılmamıştır.
Şule Gürbüz erken yaşta şiire ilgi duyan, hem batı şiirini hem de Türk şiirini takip eden birisidir. Fakat şiir türünde fazla eseri yoktur. Velut bir şair değildir. Turgut Uyar ve Edip Cansever'in şiirlerinden etkilenmiştir. Şiirini müziğe olan tutkusu ile beslemiştir. Şule Gürbüz’ün şiirsel dili düzyazılarına da yansımaktadır.
Şule Gürbüz serbest şiirler yazmıştır. Serbest şiir, ölçüsüz şiirdir. Yani dizelerdeki hecelerin sayıları veya uzunluk-kısalıkları belli bir düzene bağlı değildir. Serbest şiirde redif, kafiye, kafiye düzeni, nazım birimi gibi unsurlara önem verilmez; fakat şiirler tamamen kafiyesiz ve redifsiz de değildir. Her konuda yazılabilir.
Şule Gürbüz belli bir şiir akımının içinde yer almamıştır. Şiiri hem çok yaralayıcı hem de tedavi edici olarak değerlendirmektedir.
Şule Gürbüz’ün düzyazıları ve şiirleri dergilerde yayımlanmamıştır. Eserleri Mitos Yayınları ve İletişim Yayınevitarafından yayımlanmıştır.
Şule Gürbüz mekanik saat ustasıdır. Milli Saraylar Müdürlüğü'nde sanat tarihçisi ve antika saat tamircisi olarak çalışmaktadır. Dolmabahçe Sarayı’nda araştırmacı olarak işe başlayan yazar, saat ustası ve saray saatçisi Recep Gürgen'in çırağı olmuş ve yıllarca beraber çalışmıştır. Şule Gürbüz, "Zamanın Farkında" isimli eserini ustasına ithaf etmiştir.
Şule Gürbüz’ün roman, öykü, şiir ve tiyatro türlerinde eserleri vardır. Gürbüz’ün eserlerinden alınan 20 alıntı aşağıda listelenmiştir:
Şule Gürbüz, bugüne kadar iki defa ödül almıştır. Yazarın aldığı ödüller aşağıda listelenmiştir:
Şule Gürbüz Üsküdarlıdır.
Şule Gürbüz’ün babasının adı bilinmemektedir. Yazarın ailesi hakkında detaylı bilgi yoktur.
Şule Gürbüz 1974 yılında İstanbul'da doğmuştur. Çocukluğu Kuzguncuk-Üsküdar çevresinde geçmiştir. Kitap okumaya ve müzik dinlemeye düşkün bir çocuktur. Bir+Bir Dergisine verdiği röportajda Şule Gürbüz, 10-11 yaşlarındayken Beatles, Rolling Stones, Elton John dinlemeye başladığını söylemiştir.
Şule Gürbüz 1994 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İspanyol Dili ve Edebiyatı Bölümünden mezun olmuştur. Cambridge Üniversitesi'nde felsefe eğitimi almıştır.
Şule Gürbüz roman, şiir, tiyatro, hikâye ve deneme türlerinde eserleri olan çok yönlü bir yazardır. James Joyce, Samuel Beckett, Fyodor Mihayloviç Dostoyevski, William Faulkner; Ahmet Haşim, Yahya Kemal Beyatlı, Ahmet Hamdi Tanpınar, Nahid Sırrı Örik gibi birçok yazardan ve müzik, felsefe, din, tasavvuf gibi birçok farklı kaynaktan beslenmiştir.
Şule Gürbüz çok katmanlı bir dil kullanan, kelime hazinesi zengin bir yazardır. Eserlerinde kullandığı dil hakkında şunları söylemiştir: "İyi edebiyatın büyük bir kısmı da dildir. Düşünce ise benim için birinci sıradadır. Hiçbir zaman neyi anlattığı değil nasıl anlattığı önemli bir yazar olmayı hayal etmedim. Hep anlattığım şeyi önemsedim. Sadece anlattığım şeyin yüksek bir dile ihtiyacı olduğu için ben de dilin merdivenine tırmanabildiğim kadar tırmanıyorum. Daha da tırmanmak isterim." (Günün ve Güncelin Edebiyatı, Varlık ve metin üzerine: Şule Gürbüz'le söyleşi)
Şule Gürbüz, Seval Şahin ile yaptığı söyleşide yazı yazmadaki duygu ve düşüncesini şu sözlerle ifade etmiştir: "Benim yazı yazmaktaki duygum ve düşüncem: Olaylar, kurgular, kahramanlar, kolaylıkla özdeşleşilebilecek ve insanın kendisine acımaya çok kolaylıkla rağbet edebileceği olaylar silsilesi değil de bir sorular sorma, bir düşünebilme hem de bunu mümkün mertebe derine giderek düşünebilme eğilimi. Burada da tabii ki en büyük güç kurgu ve kahraman olmadığı için dile düşüyor. Dilin katmanlanması düşünceyi de katmanlandırıyor, genişletiyor..."
Şule Gürbüz’ün özel hayatı hakkında bilgi bulunmamaktadır.
Şule Gürbüz’ün çocuğu yoktur.
Şule Gürbüz hakkında bilgi içeren kitaplardan üçü aşağıda listelenmiştir: