Şemseddin Sami (1 Haziran 1850, Fraşer - 1 Temmuz 1904, İstanbul); roman, tiyatro, sözlük, ansiklopedi ve çeviri gibi alanlarda toplam kırktan fazla eseri olan roman yazarı, tiyatro yazarı, çevirmen, gazeteci, sözlükçü ve dil bilginidir. Çok yönlü ve yenilikçi bir aydındır. Türk edebiyatının ilk telif romanı olan "Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat"ın, Türk dilinin ilk ilmi sözlüğü olan "Kamus-ı Türki"nin ve Türkiye’de yazılmış en kapsamlı ilk ansiklopedi olan "Kamusü’l-A’lâm"ın yazarıdır.
Şemseddin Sami’nin biyografisi incelendiğinde ilköğrenimini Fraşer’de tamamladığı görülmektedir. Erken yaşta anne ve babasını kaybetmiştir. Kardeşleriyle birlikte Yanya’ya göç etmiştir. Burada müderris Yakup Efendi’den özel dersler almış ve modern bir eğitim veren Zosimea Rum Jimnası’na kaydolmuştur. Arapça, Farsça, Rumca, Eski Yunanca, Fransızca ve İtalyanca öğrenmiştir.
Şemseddin Sami'nin yaşam özetinde gazeteciliğin önemli bir yeri vardır. Okulu bitirdikten sonra İstanbul'a gelen yazar, bir süre "Sirac" gazetesinde çalışmıştır. "Hadika" gazetesinin yazı işlerini üstlenmiştir. "Hadika" gazetesi, kırk ikinci sayısında kapatılmıştır. Şemsettin Sami Trablusgarp'a gönderilmiş ve burada “Vilayet Gazetesi”nde başyazarlık yapmıştır. Ebüzziyâ Mehmed Tevfik adına "Muharrir" dergisinin çıkarmıştır. 1876 yılında Mihran Efendi ile beraber “Sabah” gazetesini kurmuş ve başyazarlığını yapmıştır. Yazar, “Tercümân-ı Şark” gazetesinde de başyazarlık yapmıştır.
Şemseddin Sami, Arnavut milliyetçisi olarak tanınan Fraşirili Abdül Bey'in kardeşidir. Ağabeyi ile beraber Arnavutçanın gramerini hazırlamış ve Arnavut alfabesini düzenlemiştir. Şemseddin Sami, Arnavut asıllı olsa da özellikle Türk dili alanında önemli çalışmalar yapmış, milli kültürümüze hizmet etmiştir. Daha çok dil bilimi alanında yazdığı eserleri, sözlük ve gramer kitapları ile tanınmıştır. Şemseddin Sami’nin kitapları; İş Bankası Kültür Yayınları, Can Yayınları, Say Yayınları, Koridor Yayıncılık, Kırmızı Kedi Yayınevi, Ravza Yayınları, Çağrı Yayınları, Akçağ Yayınları, Ötüken Neşriyat, Yeditepe Yayınevi, Anonim Yayıncılık, Kapı Yayınları ve Özgür Yayınları gibi birçok yayınevi tarafından yayımlanmıştır.
Şemseddin Sami, okulu bitirdikten sonra bir süre Yanya’da Mektubî Kaleminde çalışmıştır. Ardından 1871 yılında İstanbul’a gelmiş ve Matbuat Kaleminde çalışmaya başlamıştır. Bir süre "Sirac" gazetesinde çalışmış ve 1873 yılında "Hadika" gazetesinin yazı işlerini üstlenmiştir. "Hadika" gazetesi, kırk ikinci sayısında kapatılmıştır. Şemseddin Sami, 1874 yılında “Vilayet Gazetes”nde çalışması için Trablusgarp'ta gönderilmiştir. Gazetenin başyazarlığını yapmıştır. 1875 yılında İstanbul’a dönmüş, gazeteciliğe devam etmiştir.
Şemseddin Sami, gazeteciliğe devam ederken birçok eser yazmış ve çeviriler yapmıştır. Sürgünde olan Ebüzziyâ Mehmed Tevfik adına "Muharrir" dergisinin çıkarmıştır. 1876 yılında Mihran Efendi ile birlikte “Sabah” gazetesini kurmuş ve başyazarlığını yapmıştır. Yaklaşık bir yıl sonra bu gazeteden ayrılan Şemseddin Sami, Cezâyir-i Bahr-i Sefîd valiliğine tayin edilmiştir. 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı'nda Askeriye Sevk Komisyonu'nda başkâtiplik yapmış ve savaş bitince İstanbul'a dönmüştür. “Tercümân-ı Şark” gazetesinde başyazarlık yapmıştır.
Şemseddin Sami, liderliğini ağabeyi Abdül Bey’in yaptığı Arnavut İttihadı isimli örgüte destek vermiştir. 1879 yılında Sultan 2. Abdülhamid'in izniyle Cem‘iyyet-i İlmiyye-i Arnavûdiyye’nin kurucuları arasında yer almıştır. Bu cemiyet, Arnavutların kültürce kalkınmasını sağlamak amacıyla kurulmuştur. Şemseddin Sami, cemiyet adına Arnavutçanın gramerini hazırlamış ve Arnavut alfabesini düzenlemiştir. Bu çalışmaları onun Arnavut Milliyetçisi olduğuna dair düşünceleri güçlendirmiştir.
Şemseddin Sami, Arnavut asıllı olsa da Türklerin büyük bir millet olduğuna inanmıştır. Özellikle Türk dili alanında milliyetçi bir tutumla verimli çalışmalar yapmıştır. Türk dilinin köklerini Orta Asya'ya kadar götürmüş ve dili Arapça - Farsça kelime ve terkiplerin hâkimiyetinden kurtarmaya çalışmıştır. Fakat sadeleşme çalışmalarında aşırılığa gitmemiştir. Türkçede karşılığı olan ve konuşma dilinde kullanılmayan kelimelerin tasfiyesini istemiş, kökeni ne olursa olsun konuşma dilindeki kelimeleri Türkçeye dâhil etmiştir.
Şemseddin Sami’nin 34 adet eseri aşağıda listelenmiştir:
Şemseddin Sami'nin ilk telif eseri 1872 yılında yayımlanan "Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat’tır. İlk tercüme eseri ise yine aynı yıl yayımlanan Saint-Ouen'den çevirdiği "Tarih-i Mücmel-i Fransa"dır.
Şemseddin Sami’nin kırkın üzerinde eseri vardır.
Şemseddin Sami’nin roman türünde tek eseri "Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat"tır. Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat, başta cüzler şeklinde basılmış, daha sonra 1873 yılında Elcevaib Matbaası tarafından kitap olarak yayımlanmıştır. Romanının konusu kadınların sosyal hayattan ve eğitimden koparılması, görücü usulü evlilik ve bu evliliklerin yol açtığı mutsuzluktur. Devrin temel sorunları okurların ders çıkarmasını sağlayacak şekilde işlenmiştir. Dönemine göre açık ve sade bir dille kaleme alınmıştır. Tipik bir Tanzimat metnidir.
Şemsettin Sâmi'nin yazdığı "Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat" kitabı, Türk edebiyatının ilk telif romanıdır.
Şemseddin Sami’nin sözlükleri aşağıda listelenmiştir:
Şemseddin Sami'nin 1901 yılında yayımladığı "Kamus-ı Türki", yazarın Türk diliyle ilgili en önemli eseri olarak gösterilmektedir. Türk dilinin ilk ilmi sözlüğüdür. Türkiye Türkçesini, Türk dilinin tarihi ve coğrafî yayılışı içindeki genel yeri ile belirleyen bir eserdir. Önemli bir ön söze ve zengin bir içeriğe sahiptir. Eserde 29 bine yakın kelime yer almaktadır. Bu kelimelerin üçte biri Türkçe, geriye kalanlar isi Arapça, Farsça ve batı dillerinden Türkçeye giren kelimelerdir. Kelimeler ve açıklamalar modern filoloji metodlarıyla düzenlenmiştir.
Şemseddin Sami’nin tiyatro oyunları aşağıda listelenmiştir:
Şemseddin Sami’nin ansiklopedisi "Kamusü’l-A’lâm"dır. Kamusü’l-A’lâm bir biyografi, tarih ve coğrafya ansiklopedisidir. Türkiye’de yazılmış en kapsamlı ilk ansiklopedidir. 1889-1899 yılları arasında fasiküller halinde yayımlanmıştır. Doğu, Batı ve millî kaynaklarından faydalanılarak hazırlanmış 6 ciltlik hacimli bir eserdir.
Şemseddin Sami’nin çevirileri aşağıda listelenmiştir:
Şemseddin Sami’nin 6 adet makalesi aşağıda listelenmiştir:
Şemseddin Sami, romantizm akımından etkilenmiştir. Romantizm (Coşumculuk), 18. yüzyıl sonunda başlayan ve duygu, coşku ve sembole aşırı yer veren bir sanat akımıdır. Klasisizme tepki olarak doğmuştur. Romantizm akımının Batı edebiyatındaki önemli temsilcileri aşağıda listelenmiştir:
Romantizm, Tanzimat Dönemi şair ve yazarlarından birçoğunu etkilemiş bir akımdır. Şemseddin Sami gibi romantizm akımından etkilenen Türk yazar ve şairlerin bir kısmı aşağıda listelenmiştir:
Şemseddin Sami, Tanzimat Dönemi yazarıdır. Tanzimat Fermanı, “Nizam-ı Cedid’ adıyla bilinen ve kendinden yaklaşık 100 yıl önce başlamış olan Batılılaşma projesinin resmi devlet görüşüne dönüştürüldüğünü ilan eden bir beyannamedir.” (Ramazan Korkmaz) Tanzimat’tan sonra Türk edebiyatında içerik, şekil, üslup ve teknik açısından birçok değişiklik olmuştur.
Şiirde değişme içerikten başlamış, dil ve üsluptaki değişmelerle devam etmiştir. Şiirde eşitlik, özgürlük, adalet, hukuk gibi yeni kavramlar işlenmeye başlamıştır. İbrahim Şinasi’nin şiirleri bu değişikliğin ilk örnekleridir. Tanzimat edebiyatının özellikle ilk dönem sanatçılarının çoğu "toplum için sanat" anlayışını benimsemişlerdir.
Tanzimat dönemi yazarları düzyazıda ise tiyatro ve roman gibi yeni edebiyat türleri geliştirmiştir. Dil gittikçe sadeleşmiş ve hayatı gerçekçi şekilde anlatan bir yapı şeklini almıştır. Tanzimat Dönemi’nde düzyazı dilinin oluşmasında gazete ve gazete etrafında gelişen makale, fıkra gibi türlerin önemli etkileri olmuştur. “Gazete yazılarıyla dil hayata karışmıştır.”
Tanzimat edebiyatının ikinci döneminde ise sanatçılar bireysel konulara ağırlık vermiştir. "Sanat için sanat anlayışını" savunmuşlardır. Realizm, romantizm ve natüralizm akımlarından etkilenmişlerdir.
Tanzimat birinci dönem şair ve yazarları aşağıda listelenmiştir:
Tanzimat ikinci dönem şair ve yazarları aşağıda listelenmiştir:
Şemseddin Sami çok okuyan ve araştıran bir aydındır. Hem Doğu hem de Batı medeniyetlerinin önemli yazarından ve bilim insanlarından etkilenmiştir.
Şemseddin Sami Türk edebiyatının ilk telif romanı olan "Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat"ın, Türk dilinin ilk ilmi sözlüğü olan "Kamus-ı Türki"nin ve Türkiye’de yazılmış en kapsamlı ilk ansiklopedi olan "Kamusü’l-A’lâm"ın yazarı olması; "Kutadgu Bilig"i ve "Orhun Abideleri"ni incelemesi ve tercüme etmesiyle edebiyatımızda önemli bir yere sahip olmuştur.
Şemseddin Sami, Arnavut asıllıdır. Arnavutluk'ta Sâmi Frashëri olarak tanınmıştır.
Şemseddin Sâmi'nin babası Hâlid Bey'dir. Halit Bey, Berat’dan Fraşer’e yerleşmiş tımar beyleri neslinden gelmektedir. Babası Durmuş Bey'dir. Fâtih Sultan Mehmed ve 2. Bayezid dönemi ileri gelenlerinden İmrahor İlyas Bey’in soyundan gelen Emine Hanım ile evlenmiştir. Bu evlilikten ikisi kız, altısı erkek sekiz çocuğu olmuştur.
Şemseddin Sâmi, 1 Haziran 1850 tarihinde Yanya vilâyetinin Ergiri sancağına bağlı Pırmeti kazasının Fraşer köyünde dünyaya gelmiştir. Dokuz yaşındayken babasını, 11 yaşındayken annesini kaybetmiştir. Arnavut milliyetçisi olarak tanınan ağabeyi Abdül Bey tarafından büyütülmüştür.
Şemseddin Sami, ilköğrenimini Fraşer’de tamamlamıştır. Kalkandelenli Mahmud Efendi’den eğitim almıştır. Arapça ve Farsça öğrenmiştir. Anne ve babasının vefatından sonra ailecek Yanya’ya göç etmişlerdir. Şemseddin Sami, burada müderris Yakup Efendi’den özel dersler almış ve kardeşi Naim Fraşiri ile beraber Zosimea Rum Jimnası’na kaydolmuştur. Modern bir öğrenim programı bulunan bu okulda Rumca, Eski Yunanca, Fransızca ve İtalyanca öğrenmiştir. Coğrafya, tarih, matematik, kimya gibi dersler almıştır.
Şemseddin Sami; roman, tiyatro, sözlük ve ansiklopedi yazmış, çevirileri olan, dil çalışmaları yapmış çok yönlü ve yenilikçi bir yazardır. Yenilik taraftarıdır; fakat edebiyatımızın milli köklerine dikkat çeken ilmi çalışmalar da yapmıştır. Tercüme ve telif eserinin çoğu öğretici niteliktedir. Daha çok dil bilimi alanında yazdığı eserleri, sözlük ve gramer kitapları ile tanınmıştır. Türk dilinin ıslahı meselesi üzerinde durmuştur. Şemseddin Sami tüm bu çalışmalarıyla milli kültürümüze hizmet etmiş, Tanzimat’tan sonraki edebiyatı ve düşünce dünyasını da etkilemiştir.
Şemseddin Sami, ilk evliliğini 1884 yılında Kazasker Saadettin Efendi'nin kızı Emine Veliye Hanım'la yapmıştır. Emine Hanım, 1893 yılına vefat etmiştir. Eşinin vefatının ardından ikinci evliliğini ağabeyinin dul eşi Belkıs Hanımla yapmıştır.
Şemseddin Sami'nin ilk eşi Emine Veliye Hanım’la olan evliliğinden Sâmiye, Sâdiye; Ali Sâmi, Sâdi adını verdikleri dört çocuğu dünyaya gelmiştir. İkinci evliliğinden de bir çocuğu vardır.
Ali Sami Yen, 20 Mayıs 1886 tarihinde İstanbul'da dünyaya gelmiştir. Galatasaray Lisesinde eğitim görmüştür. Okuldaki arkadaşlarıyla birlikte "İngilizler gibi toplu bir halde oynamak, bir renge ve bir isme malik olmak ve Türk olmayan takımları yenmek." amacıyla Galatasaray'da bir futbol kulübü kurmaya karar vermiştir. Ali Sami Yen, 1905 yılda Galatasaray Spor Kulübü'nün bir numaralı kurucu üyesi olmuştur. 1910 yılında Galatasaray Müzesi'ni kurmuştur. Galatasaray'da toplam 14 yıl başkanlık görevini üstlenmiştir. Futbolculuk, teknik direktörlük ve spor yöneticiliği de yapmıştır. 1951 yılında vefat eden Ali Sami Yen, Feriköy Mezarlığı'na defnedilmiştir.
Ali Sami, spora olan ilgisinin yanı sıra sanatla da ilgilenmiştir. Yaşam özeti incelendiğinde, babası ünlü yazar Şemsettin Sami ile benzer şeyler yaşadıkları görülmektedir. Futbol hakkında kitapları olan Mehmet Şenol, "Ruh-u Revan – Şemseddin Sami ve Ali Sami’nin Romanı" başlıklı bir eser kaleme almıştır. Bu belgesel-romanda baba ve oğlunun trajedilerinin, aşklarının ve tutkularının hikâyesi anlatılmıştır.
Şemseddin Sami 18 Haziran 1904 tarihinde vefat ettiğinde 54 yaşındadır.
Şemseddin Sami, ilk olarak Erenköy’de Sahrâ-yı Cedîd Câmiî karşısındaki aile kabristanına defnedilmiş, 1968 yılında Feriköy Mezarlığı’ndaki yeni aile kabristanına nakledilmiştir.
Şemseddin Sami hakkında bilgi içeren kitaplardan beşi aşağıda listelenmiştir: