Sait Faik Abasıyanık (18 Kasım 1906, Adapazarı-11 Mayıs 1954 İstanbul), Cumhuriyet Dönemi'nde şiir, hikaye, roman ve röportaj gibi türlerde toplam 15'ten fazla kitap, yüzlerce hikaye yazmış, Türk hikayeciliğine getirdiği yeniliklerle edebiyatımızda önemli bir yere sahip olan Türk hikaye yazarı, roman yazarı ve şairdir.
Sait Faik'in biyografisi incelendiğinde eğitim hayatına 1913 yılında Rehber-i Terakkî’de başladığı, İstanbul Lisesi’nde ve Bursa Erkek Lisesi'nde eğitim aldığı görülmektedir. Üniversite eğitimi için İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'ne ve Fransa'da bir üniversiteye girmiş olsa da ikisini de tamamlayamamıştır. Kısa bir dönem azınlık okulunda Türkçe öğretmenliği yapmıştır. Bir dönem babasının desteğiyle zahire ticaretiyle uğraşmış, bir dönem de Haber gazetesinde adliye muharrirliği yapmıştır. Bu işlerde tutunamayan Sait Faik, hayatını yazdığı yazılardan kazanmıştır.
Sait Faik'in yaşam özeti incelendiğinde modern Türk edebiyatının öncü isimlerinden olduğu, küçük insanı anlattığı ve eserlerinde kurduğu dünya ile kendi hayatı arasında paralellik bulunduğu görülmektedir. Eserlerinin temelinde batı kaynaklı hümanizm düşüncesi vardır. Yazdıklarıyla birçok sanatçıya ilham veren Sait Faik, Türk kültür-sanat hayatını önemli ölçüde etkilemiştir.
Sait Faik Abasıyanık’ın 19 adet kitabı aşağıda listelenmiştir.
Sait Faik Abasıyanık'ın ilk yazısı 9 Aralık 1929'da Milliyet gazetesinde yayımlanan "Uçurtmalar"dır.
Sait Faik Abasıyanık’ın yayımlanan kitaplarının sayısı 15’i geçmektedir.
Sait Faik Abasıyanık’ın şiirlerinden 20 tanesinin adı aşağıda listelenmiştir:
Sait Faik Abasıyanık’ın en ünlü beş şiiri aşağıda verilmiştir.
ŞİMDİ SEVİŞME VAKTİ
Çıplak heykeller yapmalıyım.
Çırılçıplak heykeller
Nefis rüyalarınız için
Ey önünden geçen ak sakallı kasketli,
Yırtık mintanından adaleleri gözüken
Dilenci
Sana önce
Şiirlerin tadını
Aşkların tadını
Kitaplardan tattırmalıyım
Resimlerden duyurmalıyım, resimlerden...
Şu oğlan çocuğuna bak
Fırça sallıyor
Kokmuş manifaturacının ayağına
Dört yüz bin tekliğinden
On kuruş verecek.
Seni satmam çocuğum
Dört yüz bin tekliğe.
Ne güzel kaşların var
Ne güzel bileklerin
Hele ne ellerin var, ne ellerin
Söylemeliyim
Yok
Bu küçük
Güllerin buram buram tüttüğü
Anadolu şehri kahvesinde
Kiraz mevsiminin
Sevişme vakti olduğunu.
…
KIRMIZI YEŞİL
Kıyısına tuz ileten rüzgarı
balıkların yüzdüğünü duyarım
Dinlerim yosunların konuştuğunu
midyelerin ağladığını.
Aşkın bir kanadı vardır kırmızıdır
delinir
kan akar.
Bir kanadı var
zehir yeşili...
O VE BEN
Sana koşuyorum bir vapurun içinden
Ölmemek, delirmemek için.
Yaşamak; bütün adetlerden uzak
Yaşamak.
Hayır değil, değil sıcak
Dudaklarının hatırası
Değil saçlarının kokusu
Hiçbiri değil.
Dünyada büyük fırtınanın koptuğu böyle günlerde
Ben onsuz edemem.
Eli elimin içinde olmalı.
Gözlerine bakmalıyım
Sesini işitmeliyim
Beraber yemek yemeliyiz
Ara sıra gülmeliyiz.
Yapamam, onsuz edemem
Bana su, bana ekmek, bana zehir
Bana tat, bana uyku
Gibi gelen çirkin kızım
Sensiz edemem.
BİR ZAMANLAR
Bazı akşamüstleri oturur
Hikayeler yazardım,
Deli gibi!
Ben hikaye yazarken
Kafamdaki insanlar
Balığa çıkarlardı.
Kadınlar,
Kahve cezvelerini ısıtan, mavi ışıklı
ispirto lambalarını yakarlar.
- Geceleyin, karanlıkta, bir dağ başında -
Bir değirmenci;
Yüzükoyun kapanırdı uzun uykusuna.
Köylüler gelirdi
Bakraçlarıyla pazara
Yoğurt satmaya.
Çıplak bir çocuk ayakları avucumda idi.
Sokakta diz boyu kar vardı
Bir köprü başında
Bıçaklardım istediğimi;
Atardım kendimi, büyük şehirlerin
Asma köprülerinden suya,
Duyardım suyu yardığımı.
Görürdüm:
Suya düşüşümün
Köprüye fışkırttığı suyu.
MEKTUP
Vapurun dümen yerinde çaldığım ıslık
Yağmurlu güvertedeki türküm
Sana yaklaşmaya vesiledir
Yoksa canım, seni unutmak için değil.
Senden sonra ancak anlaşılır
İnsanoğluna öğretilen yalanlar.
Senden sonra anlaşılır ancak
Boşluğu her şeyin.
Seninle beraberdir dolu kadehler
Şaraplar seninle aziz
Cigaralar seninle tüter
Ocaklar seninle yanar
Yemekler seninle yenir.
…
Sait Faik Abasıyanık 48 tane şiir yazmıştır. (Ferhat Korkmaz, Sait Faik’in Poetik Görüşleri)
Sait Faik Abasıyanık'ın en ünlü şiiri "Şimdi Sevişme Vakti"dir.
Sait Faik Abasıyanık’ın ilk şiiri 21 Ocak 1932'de Mektep dergisinde yayımlanan "Hamal"dır.
Sait Faik Abasıyanık'ın hikayeleri şiir, şiirleri de hikaye havası taşımaktadır. Bu durumun dile getirilmesi üzerine Sait Faik şunları söylemiştir: "Hikâyelerimde şiir kokusu var diyorsunuz. Bir iki tane de şiir yazdım. İçinde hikâye kokuları var dediler. Demek ki ben ne hikâyeciyim ne de bir şair. İkisi ortası acayip bir şey. Ne yapalım beni de böyle kabul edin."
Sait Faik içinMehmet Kaplan, “şair ruhlu bir insan” yorumunu yapmıştır. Hikayeciliği ile tanınsa da edebiyat hayatına şiir yazarak başlamıştır. İlk şiirlerindeFaruk Nafiz Çamlıbel veNecip Fazıl Kısakürek gibi şairlerden etkilenmiş, hece ölçüsünü kullanmıştır. Fakat sonradan bu şiirlerini reddeden Sait Faik, modern şiiri savunmuştur.
Sait Faik Abasıyanık serbest tarzda şiirler yazmıştır.
Sait Faik Abasıyanık, belirli bir anlayışa bağlı kalarak şiir yazmamıştır. Onun eserlerinin merkezinde insan sevgisi yer almaktadır.
Sait Faik Abasıyanık, şiirlerinde ölçü kullanmamıştır.
Sait Faik Abasıyanık, şiirlerinde kafiye kullanımına önem vermemiştir.
Sait Faik Abasıyanık’ın şiirleri günümüzdeİş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayımlanmaktadır. Sait Faik’in şiirlerinin yayımlandığı dergilerden üç tanesi aşağıda listelenmiştir.
Sait Faik Abasıyanık’ın 15 adet hikaye kitabı aşağıda listelenmiştir:
Sait Faik Abasıyanık’ın çevirileri aşağıda listelenmiştir:
Sait Faik Abasıyanık’ın tek röportaj kitabı 1956 yılında yayımlanan “Mahkeme Kapısı”dır.
Sait Faik Abasıyanık’ın tiyatro oyunları aşağıda listelenmiştir:
Sait Faik Abasıyanık’ın sinemaya ve tiyatroya aktarılan eserleri aşağıda listelenmiştir:
Sait Faik Abasıyanık, Cumhuriyet Dönemi yazarıdır.
Sait Faik Abasıyanık, belirli bir sanat anlayışına bağlı kalmamıştır. Kendine özgü metinler yazmıştır.
Sait Faik Abasıyanık, bir dönem toplumcu-gerçekçilik akımından etkilenmişse de sonrasında bireysel sorunlara eğilmiştir. Belirli bir edebi akımı veya topluluğu takip etmemiş, kendine özgü eserler yazmıştır.
Sait Faik Abasıyanık’ın etkilendiği isimler aşağıda listelenmiştir:
Sait Faik Abasıyanık’ın etkilediği kişiler aşağıda listelenmiştir:
Sait Faik Abasıyanık, kaleme aldığı kendine özgü metinlerle modern Türk öykücülüğünün öncülerinden olmuş ve Türk edebiyatında önemli bir yer edinmiştir.
Sait Faik Abasıyanık’ın kitapları Varlık Yayınevi, Bilgi Yayınevi,Yapı Kredi Yayınlarıtarafından yayımlanmıştır. Günümüzde İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayımlanmaktadır ve kitapların telif hakları Darüşşafaka Cemiyeti’ne aittir. Sait Faik Abasıyanık’ın eserlerinin yayımlandığı gazete ve dergiler aşağıda maddeler halinde listelenmiştir:
Sait Faik Abasıyanık, hiçbir siyasi guruba dâhil olmamıştır.
Sait Faik Abasıyanık, 1940 yılında yayımlanan "Şahmerdan" kitabında yer alan "Çelme" isimli hikayesiyle, halkı askerlikten soğutmakla suçlanmış ve mahkemeye verilmiştir. Yazar, duruşmaya katılmak için Ankara'ya gitmiştir ve avukatı Fuat Ömer Keskinoğlu'dur. Sait Faik mahkemeden beraat etmiştir fakat annesi Makbule Hanım bu olayın ardından yazarlığın oğlunun başına bela getireceğini düşünerek yazarlığı bırakmasını istememiştir. Sait Faik'in çok sevdiği arkadaşıOrhan Veli Kanık, Sait Faik'e gönderdiği mektubunda olayla ilgili şunları söylemiştir: "... bu arada Çelme hikâyesini buldum ve okudum ve başına bu işi açanlara küfrettim. Harika hikâye azizim."
Sait Faik Abasıyanık, 6 ay boyunca Halıcıoğlu Ermeni Yetim Mektebi’nde Türkçe öğretmenliği yapmıştır. Ardından bu işinden istifa etmiş ve bir süre kereste işinde çalışmıştır. Yazar bir dönem de Odunkapı'da zahire dükkanı açmışsa da bu işte tutunamamıştır. 1942 yılında kısa bir dönem Haber-Akşam Postası'nda gazetecilik yapmıştır. Sait Faik Abasıyanık, yaşamının sonuna kadar babasından kalan mal varlığı ve yazdığı yazılardan elde ettiği gelirle geçimini sürdürmüştür.
Sait Faik Abasıyanık hakkında çekilen belgeseller ve programlar aşağıda listelenmiştir:
Sait Faik Abasıyanık’ın eserlerinden alınan 20 alıntı aşağıda listelenmiştir:
Sait Faik Abasıyanık, modern edebiyata hizmetlerinden dolayı 1953 yılı Mayıs ayında Mark Twain Cemiyeti Şeref Üyeliği'ne seçilmiştir. Bu ödülü alan ilk Türk yazardır.
Sait Faik Abasıyanık’ın vefatı üzerine annesi Makbule Hanım, oğlunun ölüm yıl dönümlerinde (11 mayıs) bir önceki senenin en beğenilen hikaye kitabına verilmesi için 1955 yılında bir armağan kurmuştur. Ödül 1964 yılından itibaren Darüşşafaka Cemiyeti tarafından sürdürülmüş, 2003 yılından 2011 yılına kadar Darüşşafaka ile Yapı Kredi Yayınları iş birliğiyle verilmiştir. 2012 yılından bugüne kadar ise ödül Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları iş birliği ile sürdürülmektedir. Sait Faik Hikaye Armağanı’nı kazanan yazarların bir kısmı aşağıda listelenmiştir:
Sait Faik Abasıyanık Müzesi ilk kez 22 Ağustos 1959 tarihinde halka açılmıştır. Müzede yazarın fotoğrafları, mektupları, kartpostalları ve daha birçok eşya ve belgesi sergilenmektedir. Sait Faik Abasıyanık Müzesi ücretsiz hizmet vermektedir. Pazartesi ve salı günleri ile resmi tatiller dışında açık olan müzenin çalışma saatleri 10.30 - 17.00 arasıdır. Müzenin adresi ise şu şekildedir: Çayır Sokak No:15, Burgazada, İstanbul, Türkiye
Sait Faik Abasıyanık, baba ve anne tarafından Adapazarlıdır.
Sait Faik Abasıyanık'ın babası Mehmet Faik Bey'dir. Mehmet Bey, Adapazarı’nın yerli ailesi Abasızzâdeler’e mensuptur. Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nde çalışmış ve İstiklâl madalyasına layık görülmüştür. Bir süre Adapazarı'nda Belediye Başkanlığı da yapan Faik Bey, zahire ve kereste ticaretiyle de ilgilenmiştir. Eşi Makbûle Hanım, Adapazarı'nda geniş arazileri olan Hacı Rızâ Bey’in kızıdır. 29 Ekim 1938 tarihinde Burgazada'da vefat etmiştir.
Sait Faik Abasıyanık, 18 Kasım 1906'da Mehmet Faik Bey ve Makbule Hanım'ın çocuğu olarak Adapazarı'nda dedesi Seyyid Ağa'nın evinde dünyaya gelmiştir. Dedesi, Adapazarı'nda kahve işletmektedir ve bu kahve, şehrin önde gelen isimlerin uğrak mekânıdır. Doğduğunda yazara verilen isim Mehmet Sait'tir ve soyadı kanunu çıkana kadar ailesi Abasızoğulları şeklinde anılmaktadır. Kanunun çıkmasından sonra aile Sait Faik’in isteğiyle "Abasıyanık" soyadını almıştır.
Sait Faik, varlıklı bir ailede büyümüştür. Çoğunluğunda daha çok annesi, dedesi ve ninesiyle vakit geçirmiştir. Arkadaşlarıyla oyunlar oynamayı ve hayal kurmayı seven bir çocuktur.
Sait Faik Abasıyanık, eğitim hayatına 1913 yılında Rehber-i Terakkî’de başlamıştır. Burası yabancı dilde eğitim veren bir okuldur. İlköğrenimini bitirdikten sonra iki yıl Adapazarı İdâdîsi’ne gitmiş, ardından ailesiyle beraber İstanbul’a taşınmış ve İstanbul Lisesi’ne devam etmiştir. Bu okuldayken arkadaşlarıyla beraber Arapça hocası Salih Bey'in minderine iğne koyması nedeniyle ceza almış, Bursa Erkek Lisesi'ne gönderilmiştir. Bursa Lisesi'nde öğrenciyken "İpekli Mendil" ve "Zemberek" isimli hikâyelerini yazan Sait Faik, okuldan 1928 yılında mezun olmuştur. Liseden sonra eğitimine İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde devam etmiş olsa da okuldaki dersleri sevmediği, Uygurca dersi almak istemediği için okulu bırakmıştır. Sait Faik, ekonomi öğrenmek için önce İsviçre’ye gitmişse de burada duramayıp Fransa'ya geçip üniversiteye burada devam etmiştir. Fransa’da kaldığı dönemde dilini ilerletmiş ve Batı edebiyatını yakından tanımıştır; fakat diploma almadan 1935 yılında Türkiye'ye geri dönmüştür.
Sait Faik Abasıyanık, kendisine hikayeci veya romancı denmesinden hoşlanmayan; hırpani adam, balık gözlü adam, balıkçıların dostu, balıkçı, işçilerin dostu, sorumlu avare, gözlemci balıkçı, çakırkeyf sirozlu, küfürbaz şair, müflis tacir, züğürt yazar, hamdolsun diyemeyen rantiye, anadan doğma çevreci gibi ufak lakaplardan hoşlana birisidir. Şiir ve hikaye yazmaya lise yıllarında başlamıştır. Sait Faik’in roman, çeviri ve röportaj türlerinde de eserleri vardır; fakat hikayeleri ile ön plana çıkmıştır. Sait Faik’in eserleri “şiirsel düzyazılar” olarak da algılanmıştır. Gözlem yeteneği sayesinde her insanın kendinden bir parça bulacağı hikayeleri ile bir "İstanbul hikayecisi"dir. Küçük insanı değişmeyen yönleriyle ele almıştır. Yazar, ada ve deniz hikayelerinde kısıtlı kahraman kadrosu, şehir hikayelerinde ise geniş bir kahraman kadrosu kullanmıştır. Hayatı insan, doğa, deniz ve hayvanlarla beraber bir bütün olarak işlemiştir.
Sait Faik’in öykücülüğü üç döneme ayrılarak incelenmektedir. İlk dönem hikayelerinde insan sevgisi ön plana çıkmaktadır. 1936-1940 yıllarını kapsayan bu dönemdeki hikaye kitaplarından bazıları şunlardır: “Semaver”, “Sarnıç”, “Şahmerdan”. Sait Faik’in hikayelerinin orta dönemine ise biçim ve dil endişesi taşımayan “Lüzumsuz Adam”, “Son Kuşlar” örnek gösterilmektedir. Hikayeciliğinin son dönemi olan 1952-1954 yılları arasındaki eserlerine de “Alemdağ’da Var Bir Yılan” örnek gösterilmektedir. Sait Faik’in son dönem eserleri sürrealist olarak değerlendirilmiştir.
Sait Faik Abasıyanık evlenmemiştir.
Sait Faik Abasıyanık’ın çocuğu yoktur.
Sait Faik Abasıyanık, siroz hastalığına yakalanmıştır ve 11 Mayıs 1954'te vefat ettiğinde 47 yaşındadır.
Sait Faik Abasıyanık'ın mezarı12 Mayıs 1954'te defnedildiği Zincirlikuyu Mezarlığı'ndadır.
Sait Faik Abasıyanık,Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın teşvikiyle 1954 yılında Darüşşafaka Lisesi'nde düzenlenen bir edebiyat matinesine katılmıştır. Ortamdan çok etkilenen yazar annesi Makbule Abasıyanık’la konuşmuş ve mal varlıklarını Darüşşafaka'ya bağışlamayı önermiştir. Makbule Hanım da Sait Faik'in vefatından sonra bir vasiyet hazırlayarak mal varlıklarının çoğunu, yazarın kitaplarının telif haklarını ve Sait Faik Abasıyanık adına müze yapılması şartıyla Burgazada’daki köşkü Darüşşafaka Cemiyeti’ne bağışlamıştır.
Sait Faik Abasıyanık hakkında bilgi içeren kitapların bir kısmı aşağıda listelenmiştir: