Menü
Hesabım
Şifremi Unuttum
Kayıt Ol
Sepetim
Oya Baydar Kimdir?
17.10.2024

Oya Baydar Kimdir?

Oya Baydar (3 Temmuz 1940, İstanbul), Türk edebiyatına önemli eserler armağan etmiş ve ödüller kazanmış Türk yazar, gazeteci, sosyolog, akademisyen ve editördür. Baydar, ortaöğrenimini Notre Dame de Sion Kız Lisesi’nde, yükseköğrenimini ise İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde tamamlamıştır. Ürettiği eserler, sosyal perspektifi ve siyasi aktivistliği, onun ideolojik duruşunu yansıtır. Oya Baydar ile ilgili yapılan biyografi araştırmaları, yazarın sosyalizm ideolojisini derin bir şekilde yaşadığını ve teorik formülasyonlarında da yer aldığını göstermektedir. Bu yazımızda, birçok dile çevrilen eserleriyle hem ulusal hem de uluslararası ödüller kazanan Oya Baydar kimdir sorusunu yanıtlayacak ve yazarın yaşam öyküsü ve eserleri hakkında detaylı bilgi vereceğiz.

Oya Baydar'ın Eserleri Nelerdir?

Oya Baydar’ın yazmış olduğu 18 adet eser aşağıda listelenmiştir:

Oya Baydar'ın İlk Eseri Nedir?

Oya Baydar’ın ilk eseri, önce Hürriyet gazetesinde tefrika edilen ve sonra İnkılap Yayınları tarafından 1960 yılında basılan “Allah Çocukları Unuttu” adlı eseridir. Yazar, bu romanı dolayısıyla o dönem öğrencisi olduğu Notre Dame de Sion Lisesi’nden atılmış ancak karar, Baydar’ın mezuniyetinden sonra geldiği için yürürlüğe konulmamıştır.

Aslında Baydar’ın ilk romanı 1958 yılında Hürriyet gazetesinde tefrika edilmiştir. 17 yaşındayken yazdığı ilk romanı ile kendisine “Türkiye’nin Françoise Sagan’ı” denmiştir. Kitaplaştırılmayan bu eserden sonra, 1960 yılında “Allah Çocukları Unuttu” romanını aynı gazetede tefrika ettirmiş sonraki dönemde de romanlaştırılmasına izin vermiştir.

Oya Baydar'ın Kaç Tane Eseri Vardır?

Oya Baydar’ın toplam 15’ten fazla eseri vardır. Bu eserler roman, anlatı, deneme ve öykü türlerindedir. Ayrıca derlenmesine katkıda bulunduğu ve editörlüğünü yaptığı birçok eser de vardır. Oya Baydar, yeni eserler üretmeye devam etmektedir.

Oya Baydar'ın Hikayeleri Nelerdir?

Oya Baydar’ın Almanya’da yaşadığı dönemde kaleme aldığı ve 1991 yılında yayımlanan eserde, on iki öykü bulunmaktadır. On iki öykü “Duraklar”, “Vedalar”, “Anımsamalar” ve “Branderburg Kapısında Ölüm” adlı dört ana bölümde tasnif edilmiştir. Oya Baydar, “Elveda Alyoşa” eseriyle, 1991 yılı Sait Faik Hikâye Armağanı’nı kazanmıştır.

Öyküler çoğunlukla Doğu Avrupa, özellikle de Almanya’da 80’li yılların son dönemlerindeki siyasal çalkantı ve dönüşümleri ele almaktadır. Baydar, Almanya’da edindiği izlenimleri hikâyeleştirirken Berlin Duvarı’nın yıkılışına da tanık olmuştur. Berlin Duvarı’nın yıkılışı yazar için sosyalizm ideolojisinin de çökmesi anlamına gelmektedir. Tüm süreci yaşayan ve duygusal olarak etkilenen Oya Baydar, “Elveda Alyoşa”da yaşadığı ruhsal travma ve içe dönük özeleştiriyi konu almaktadır.

Baydar, eserinde sosyalizm gibi gerçekliklerin tükenmiş ve tamamen geri dönülemez şekilde çökmüş olmasının itirafını yapmaktadır. Yazar ayrıca kaybolan romantik duyguların, çöken ütopyaların, insan psikolojisinde oluşan rasyonellik ve hesaplılık duygusunun verdiği acıyı, teslimiyeti ve çaresizliği ortaya koymaktadır: “Asıl gazetecinin sorularına verdiğin yanıtların kahredici ölçülülüğünde, sağduyuya uygunluğunda, ‘aklı başında’lığında, hesaplılığındaydı hüzün. ‘Artık iyimser olamıyorum’, demendeki gizli boyun eğişte, kanıksamışlıkta, artık olduğun gibi olmamanda, artık hiç birimizin eskisi gibi olamamamızdaydı.”

Oya Baydar'ın Romanları Nelerdir?

Oya Baydar’ın romanlarının bir listesini aşağıda bulabilirsiniz:

  • Allah Çocukları Unuttu (1960): Baydar’ın ilk romanıdır. 1960 yılında İnkılap Yayınları tarafından basılmıştır.
  • Savaş Çağı Umut Çağı (1963): Oya Baydar’ın gençliğinde yazdığı ikinci roman, kendisinin ve çağdaşlarının önceki kuşaklara, verili cinsiyet rollerine, ülke ve dünyasal politikaya karşı duruşları ve bu direnişte kendi kimliklerini arayışlarını konu etmektedir. Habora Yayınları’ndan çıkan eser, gazete tefrikasının çok az değişiklik yapılarak yayımlanmış hâlidir. Yazar, yakın tarihte sokakta yaşanan tüm politik olayları mekân - zaman izleri ve yaratılan toplumsal atmosferle birlikte harmanlayarak gelecek nesillere aktarmıştır.
  • Kedi Mektupları (1992): Oya Baydar’a 1993 Yunus Nadi Roman Ödülü’nü kazandıran eserde, bir dönem sosyalizmi savunan ve bu uğurda kaçak yaşamayı, hapse düşmeyi göze alan bir grup insanı, onların hayatındaki kediler üzerinden anlatmaktadır. Yabancı ülkelerde ikinci sınıf vatandaş olarak yaşamak zorunda kalmış olan kişiler, ömürlerini adadıkları ideolojinin artık önemli olmadığını gördükçe umutsuzluğa kapılmaktadırlar. Baydar, eserinde kedi kahramanları ön plana çıkartarak olayların pek çoğunu kedilerin mektuplarıyla aktarmıştır. Bu mektuplar, kedilerin kokularıyla bıraktıkları mektuplardır.
  • Hiçbiryer'e Dönüş (1998): Oya Baydar eseri, kendi hayatından izler taşıyan bir roman olarak dikkat çeker. Eserde Baydar, Berlin Duvarı’nın yıkılışı ile kendi kuşağının yaşadığı düş kırıklarını kaleme almıştır. Romanın ana karakteri de tıpkı Baydar gibi kendini sosyalizme adamış, düşünceleri uğruna hapis yatmış, darbelerden sonra ülkesini terk etmek zorunda kalan bir kadındır. Almanya’da yaşamaya başlayan kahraman, Duvar’ın yıkılışını izledikten sonra ülkesine dönmüştür. Romanda, birbirine bağlı on beş bölüm bulunmaktadır. Eserde iç monolog ve geriye dönüş tekniklerine rastlamak mümkündür. Baydar, “Hiçbiryer’e Dönüş” romanı ile 2011 Akdeniz Kültür Ödülü’ne layık görülmüştür.
  • Sıcak Külleri Kaldı (2000): Dört ana bölümden oluşan eser Paris’te bir morgda başlar, romanın başkahramanı Ülkü Öztürk’ün anılarıyla Ankara, İstanbul ve Moskova’ya kadar genişler. Kahramanın anıları, Türkiye ve dünyanın son 50 yıllık dönemine ait politik ve toplumcu olaylara yapılan göndermeleri de içermektedir. Yakın tarihin birçok önemli olayını kaleme alan Baydar, “Sıcak Külleri Kaldı” ile 2001 yılında Orhan Kemal Roman Ödülü’nü kazanmıştır.
  • Erguvan Kapısı (2004): Roman, İstanbul’da önceden bilinmeyen bir Bizans kapısının izini süren dört ayrı kahramanı ele almaktadır. Farklı geçmişlere sahip olan ve Bizans kapısında hayatları kesişen 4 yabancı, 1990’lı yılların sonundan 2000’li yılların başına kadar olan süreçte Türkiye’de yaşanan politik, kültürel ve sosyal arka planı ile kurgulanmıştır. Roman “Erguvanlar”, “Ölü Çocuklar”, “İnançlar ve Kurbanlar”, “Yersizyurtsuzluk” ve “Sığınaklar” olmak üzere beş ana bölümden oluşmaktadır. Her bir bölümde yaşananları anlatan farklı bir kahraman yer almaktadır. Oya Baydar, bu roman ile 2004 Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü’nü kazanmıştır.
  • Kayıp Söz (2007): Roman, sözü yitirmiş bir yazar olan Ömer Eren ve ailesi çevresinde gelişen olaylara eğilmektedir. Eserde, savaşın ve şiddetin yıkıcılığı anlatılmaktadır. Dokuz ana bölümden oluşan romanda geriye dönüşler ve iç monolog teknikleri kullanılmıştır.
  • Çöplüğün Generali (2009): Kişi isimlerinin yer almadığı, zaman ve mekân belirsizliğinin olduğu roman, dört ana bölümden oluşmaktadır. Eserde, postmodern bir anlatım tarzı benimsenmiş, siyaset, şiddet, bilim; asker ve sivillerin dünyası, toplumsal bellek konularına yoğunlaşılmıştır. Romanın üçüncü bölümünde, yeni bir roman okumaya başladığınızı hissetmeniz mümkündür. “Çöplüğün Generali” 2009 TÜYAP’ta Yılın Kitabı Ödülünü almıştır.
  • O Muhteşem Hayatınız (2012): Eserde Oya Baydar, dünyaca ünlü bir opera sanatçısının hayat hikâyesinden yola çıkarak Türkiye’nin politik meselelerinden söz eder. Diva Aliye Sema, ona büyük bir saygı duyan koleksiyoner ve divanın kızı Arya üzerinden ilerleyen romanda yakın dönem Türkiye tarihi ve toplumsal hafıza Dersim olayları üzerinden sorgulanır. Yazar, “O Muhteşem Hayatınız” eserinde geri dönüş ve iç monolog teknikleri kullanmıştır.
  • Yolun Sonundaki Ev (2018): Oya Baydar, eserinde 1913 yılında gerçekleşen bir suikast ile başlayan ve 1960’lı yıllarda aynı apartmanda kesişen çizgileriyle bir tarih haritası çizerek, Türkiye’nin son yüzyılını gözler önüne sermektedir.
  • Köpekli Çocuklar Gecesi (2019): Akademisyenler tarafından “Ekolojik bir distopya” olarak nitelendirilen roman, on beş bölümden oluşmaktadır. Eserde, yakın gelecekte oluşan büyük bir iklim felaketi konu edilir. Ekolojik krizi yönetmekte başarısız olan insanlık, doğa tarafından adeta cezalandırılır. Romanın karakter kadrosunu iki ana gruba ayırmak mümkündür: Çevreye duyarlı kişiler ve doğaya zarar verenler. Eserinde, çevreyi korumaya ömrünü adamış kişilere derinlemesine yer veren yazar, bu çalışmaları engelleyen kişileri sadece olumsuz eylemleriyle kurguya dâhil etmiştir. Böylelikle Baydar, kurgu üzerinden, ekolojik faaliyetlerin önemi konusunda okurda farkındalık yaratmayı amaçlamıştır.
  • Yazarlarevi Cinayeti (2022): Polisiye türüne yakın olarak tanımlanabilecek eserde, babasının ölümü ardındaki sırrı çözmeyi, gönülsüzce kabul etmiş bir karakter üzerinden şekillenen bir kurgu bulunmaktadır. Karakter, eserlerindeki tarzı, üslubu yenileştirmek için yola çıkan edebiyatçı bir babanın ölümünden sonra, yazdıklarının izini sürerek ardında bıraktığı gizemi çözmeye çalışırken yolu bir adaya düşer, burada babasına hayran gençlerle tanışır. Oya Baydar, yazma tutkusunu, yazarlık hevesini, yazarların eserlerinde “vasat”tan kurtulma çabasını irdelemektedir.
  • Hatırlamanın ve Unutuşun Kitabı (2024): Güncel bir Türkiye trajedisi olarak nitelendirilen roman, hatırlamakla unutuş arasında, rüyalardan, karabasanlardan süzülen sayıklamalarla anlatılmaktadır.

Oya Baydar'ın En Önemli Romanı Hangisidir?

Oya Baydar’ın en önemli romanı, teknik açısından “O Muhteşem Hayatınız” isimli eseridir. Baydar’ın önemli ödüller almış birçok romanı vardır fakat yazar, “O Muhteşem Hayatınız” romanının teknik açıdan en önemli eseri olduğunu ifade etmektedir.

2012 yılında basılan “O Muhteşem Hayatınız” romanında Baydar, okuru kendi kimliğini arayan roman kahramanları ile bir araya getirmiştir. Roman, bir arşivcinin (Toplayıcı) sevdiği opera sanatçısı (Diva) ile ilgili yıllardır biriktirdiği fotoğraflar ve notları, sahibine hediye etmesiyle başlar. Romanın ilerleyen sayfalarında Diva’nın kızı ile olan ilişkisini, Toplayıcı’nın fotoğraflar üzerinden kurguladığı farklı bir hayatın gerçekle çatışmasını okumak mümkündür.

Oya Baydar, romanı nasıl geliştirdiğini bir röportajında şu sözlerle anlatmıştır: “Bir gün tanımadığım birinden, bana ait eski fotoğrafların kendisinde bulunduğu bilgisi geldi. Tabii merak ettim. Kendisiyle tanıştık. Fotoğrafları bitpazarında tesadüfen bulmuştu. Çok hoş, nazik, iyi bir beydi. Romandaki 'Toplayıcı' karakterine ilham verdi. Ama tabii onu bir roman kişisine dönüştürürken, ister istemez farklı bir kimliğe büründürdüm. Toplayıcının arşivini sakladığı yere birlikte giderken, yolda sürekli olarak ‘O muhteşem hayatınız, Oya Hanım’ diyordu. O öyle dedikçe ben utanıyordum, yerin dibine geçiyordum, ‘Benim hiç öyle muhteşem bir hayatım olmadı. Ben basit bir subay çocuğuydum’ falan diyordum. Bana arşivini gösterirken, onun topladığı fotoğraflar üzerinden kafasında kendi romanlarını, kendi hikâyelerini yazdığını fark ettim. Geliştirilmeye çok elverişli bir konuydu. İnsanın gerçek hayatı, dıştan görüldüğü gibi midir, fotoğraflar neleri saklar ana fikri üstünden romanı geliştirdim.”.

Oya Baydar'ın Diğer Eserleri Nelerdir?

Oya Baydar’ın diğer eserlerini şöyle listelemek mümkündür:

  • Cumhuriyet'in Aile Albümleri: 1998 yılında yayımlanan eserin editörlüğünü Oya Baydar ve Feride Çiçekoğlu yapmıştır. Eserde, Osmanlı coğrafyasından Cumhuriyet Türkiye’sine geçişi; farklı yörelerden farklı inançlara, dillere ve mesleklere sahip on yedi ailenin benzer sevinçleri ve kederleri albüm fotoğraflarıyla öne çıkarılmıştır.
  • 75 Yılda Köylerden Şehirlere: Oya Baydar’ın editörlüğünü üstlendiği eser 1999 yılında yayımlanmıştır. Eserde “Köylü memleketin efendisi” söylemi üzerinden 75 yıl boyunca Türkiye’nin tarımcı köylü nüfusu ile dönemsel siyasi hareketlerin ülkedeki göç olgusuna etkileri araştırılmıştır.
  • 75 Yılda Çarklardan Chip'lere: Sanayi ve sanayileşme ile birlikte sermaye, ekonomi, politika kavramlarının evrilmesinin konu edildiği, 1999 yılında basılan eserin editörlüğünü Oya Baydar üstlenmiştir. 20. yüzyıl toplumunun dünya üzerindeki serüveni ve bu serüvenin çarklardan chip teknolojisine doğru yönelmesini, başarılar ve başarısızlıklarla dolu bir yakın tarihi biçimlendirmesini konu etmektedir.
  • 75 Yılda Çarkları Döndürenler: Oya Baydar ve Gülay Dinçel tarafından kaleme alınan ve 1999 yılında yayımlanan eser, Cumhuriyet Dönemi’nde sanayinin gelişmesi, 75 yılda çarklardan chip’lere gelinmesini konu almaktadır. Baydar ve Dinçel, eserde insanlar ve ilişkilerine de yer vermiştir.
  • 75 Yılda Değişen Yaşam, Değişen İnsan: Cumhuriyet Modaları: “Tarih Vakfı, Bilanço 98” projesinin son kitabı olarak 1999 yılında yayımlanan eser, Oya Baydar ve Derya Özkan tarafından yayıma hazırlanmıştır. Eser, 75 yılda Türkiye’de değişen kültürel yapının bir yansıması olarak, farklı giysi türlerinin yer aldığı bir albüm şeklindedir.
  • Bir Dönem İki Kadın: Birbirimizin Aynasında: Oya Baydar’ın Melek Ulagay ile birlikte yazdığı ve 2011 yılında yayımlanan eserdir. Tarihin erkekler tarafından yazılan, siyasete odaklı bir yazın olmasına karşı çıkan yazarlar, günümüze geçmişi yansıtan bir ayna tutmaktadırlar. Ulagay ve Baydar eserde, 27 Mayıs 1960 askeri müdahalesi, 68 olayları, 1 Mayıs Olayları’nın yanı sıra 12 Mart ve 12 Eylül askeri darbelerini de kaleme almışlardır. Solun yükselişi, Berlin Duvarı’nın yıkılışı ve sosyalist sistemin çöküşü gibi birçok anıyı ve düşünceyi de anlatmaktadırlar.
  • Yetim Kalacak Küçük Şeyler: Oya Baydar’ın 2014 yılına yayımlanan eseri, kendi hayatında iz bırakan anılardan oluşmaktadır. Bu yönüyle eser, otobiyografi türüne girer. Eserde olay akışı yerine olaylar esnasında gelişen bir bakış, ses, mimik sayesinde oluşan anlık duygularla anlatılan bir yaşam öyküsü bulunmaktadır. Baydar bu eserinde yaşamın eşsiz güzelliğini ve derin kederini kaleme almaktadır. Satırları okuyan kişi, duyguyu bireysel olarak deneyimleyerek özümser.
  • Surönü Diyalogları: Oya Baydar, 2016 yılında yayımlanan deneme türündeki eserinde, Diyarbakır’a yaptığı geziye dair gözlemlerini aktarmaktadır.
  • Aşktan ve Devrimden Konuşuyorduk: Ebru Çapa’nın Oya Baydar ile yaptığı nehir söyleşidir. 2018 yılında yayımlanmıştır. Oya Baydar “Aşktan ve Devrimden Konuşuyorduk” eseri ile ilgili olarak: “Yetmiş yedi yaşındayım; sadece Türkiye'de değil dünyada da aydınlık bir gelecek umudunun yeşerdiği dönemi yaşadım, sonra umutlarımızın çöküşüne tanık oldum ve bugünlere geldik. Bu sürecin hem tanığı, hem sanığı, hem kurbanı olan bir kadının hikâyesi olarak okunursa ilgi çekici olabilir belki.” demiştir.
  • 80 Yaş, Zor Zamanlar Günlükleri: Oya Baydar, 2021 yılında yayımlanan deneme türündeki eserini, salgın hastalığın tüm dünyayı etkisi altına aldığı günlerde kaleme almıştır. Baydar, eserinde 2020 Mart sonu ile başlayan ve eylül ayının ilk haftalarına kadar süren eve kapanma dönemini dil, kültür, hak, adalet ve çevre felaketleri çerçevesi içinde değerlendirmiştir. Yazarın gerçekçi bir bakış açısıyla ve esprili dille kaleme aldığı günlükleri, dünya ve Türkiye siyaset sahnesini de içine alan bir geri dönüş deneyimi sunmaktadır.

Oya Baydar Hangi Edebi Akımdan Etkilenmiştir?

Oya Baydar, Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı’nın önemli yazarlarındandır. Eserlerinde sosyalist ve toplumcu bir bakış açısını benimsemiş ve edebi anlamda “Toplumcu Gerçekçilik” akımından etkilenmiştir. Bu akım, 20. yüzyılın ortalarında özellikle Türkiye'de ve diğer bazı ülkelerdeki sosyalist hareketlerle paralel olarak gelişmiş ve edebi eserlerde toplumun sorunlarını, emekçilerin mücadelesini ve sosyal adaletsizlikleri konu almıştır.

Baydar'ın yazıları, bu bağlamda toplumun sosyal, politik ve ekonomik yapısını eleştiren, bireylerin ve sınıfların sorunlarına dikkat çeken bir anlayışa sahiptir. Özellikle işçi sınıfının durumu, kadın hakları ve toplumsal adalet gibi konuları işleyen eserlerinde, bu akımın etkileri net bir şekilde görülmektedir​.

Toplumcu gerçekçilik akımının önemli yazarları arasında, Anadolu insanının yaşam mücadelesini, yoksulluk ve adaletsizlik konularını işleyen ve İnce Memed serisiyle bu bağlamda dikkat çeken yazar Yaşar Kemal bulunmaktadır.

Oya Baydar Kimlerden Etkilenmiştir?

Oya Baydar, lise dönemindeyken Fransız yazar Françoise Sagan’dan etkilenmiş ve ilk tefrika romanını yazmıştır. Daha sonraki dönemlerde etkilendiği birçok yazar dikkat çeker. Bu etkiler özellikle Türk edebiyatının önemli isimlerinden Sait Faik Abasıyanık ve Orhan Kemal'den gelmektedir. Baydar, Sait Faik'in "Yazmasam çıldıracaktım" sözüne atıfta bulunarak, yazma sürecini açıklamıştır. Sait Faik'in insan odaklı ve toplumsal gerçekçi anlatım tarzı, Baydar'ın eserlerinde de görülür.

Orhan Kemal'in etkisi ise daha çok Baydar'ın toplumcu bakış açısında ve toplumun alt sınıflarını ele alış biçiminde kendini gösterir. Özellikle "Sıcak Külleri Kaldı" romanında, Türkiye'nin son kırk yılındaki sosyal ve siyasi olayları ele alışında bu etkiyi görmek mümkündür. Bu eser, Türkiye'deki askeri darbeler, faili meçhul cinayetler ve toplumsal dönüşümleri derinlemesine inceleyerek Orhan Kemal'in toplumsal gerçekçi anlatımını çağrıştırır. Eser, yayımlandığı dönemdeki Orhan Kemal Roman Armağanı’nı kazanmıştır.

Son olarak, Baydar'ın toplumsal ve siyasi olaylara dair derinlemesine analizlerinde, karakterlerinin içsel çatışmalarında ve toplumun farklı kesimlerini betimleme tarzında Stefan Zweig ve Bertolt Brecht gibi Avrupalı yazarların da etkisi hissedilir.

Oya Baydar Kimleri Etkilemiştir?

Oya Baydar'ın yazarlık kariyeri boyunca, özellikle Türkiye'de toplumsal gerçekçilik ve sosyalist edebiyat anlayışına sahip birçok yazar üzerinde etkisi olmuştur. Bu etkiler, hem yazdığı konular hem de kullandığı dil aracılığıyla belirgin hale gelmiştir.

Baydar’ın özellikle “Elveda Alyoşa” ve “Sıcak Külleri Kaldı” gibi eserlerinde görülen tarihsel ve toplumsal eleştiriler, Türkiye’deki birçok genç yazarın eserlerine ilham olmuştur. Baydar'ın yazarlık tarzı, toplumsal olayları ve bireysel trajedileri derinlemesine ele alması genç yazarlara da rehberlik etmiştir.

Oya Baydar'ın Edebiyat İçin Önemi Nedir?

Oya Baydar, Türk edebiyatı için büyük öneme sahip bir yazardır. Onun edebiyat sahnesindeki önemi birkaç ana başlık altında incelenebilir:

  • Toplumsal ve Siyasi Duyarlılık: Oya Baydar, eserlerinde Türkiye'nin toplumsal ve siyasi meselelerini derinlemesine ele alan bir yazardır. Özellikle darbeler, işçi hareketleri, sürgün, yabancılaşma ve sosyal adalet gibi konuları işleyerek, dönemin toplumsal olaylarını ve bireylerin bu olaylar karşısındaki durumlarını edebi bir dille anlatmaktadır.
  • Edebiyat ve Siyaset Arasındaki Köprü: Baydar, siyaseti ve edebiyatı birleştirerek, bireysel hikâyeleri toplumsal bağlam içinde sunma konusunda ustalaşmıştır. Onun eserleri, edebiyatın yalnızca estetik bir alan olmadığını, aynı zamanda toplumsal ve siyasi olaylara bir ayna tutma aracı olduğunu göstermektedir
  • Kadınların Sesini Yükseltmesi: Oya Baydar, kadınların toplumsal ve siyasi alandaki rolünü ve karşılaştıkları zorlukları da eserlerine taşımıştır. Kadın karakterlerinin içsel çatışmaları, toplumla olan mücadeleleri ve kimlik arayışları üzerinden, Türkiye'de kadınların yaşadığı sorunlara dikkat çekmiştir. Bu, özellikle kadın yazarlar ve okuyucular üzerinde güçlü bir etki yaratmıştır.
  • Dil ve Anlatım Gücü: Baydar’ın dili kullanma biçimi, özellikle karakterlerin iç dünyalarını yansıtmadaki başarısı, edebiyat eleştirmenleri tarafından sıkça övülmüştür. Onun eserlerinde sade ama derinlikli bir dil kullanması, okuyucunun karakterlerle bağ kurmasını ve onların yaşadıkları zorlukları daha yakından hissetmesini sağlar.

Oya Baydar, Türk edebiyatının önemli yazarlarından biri olarak, toplumsal ve bireysel sorunları cesurca ele almış ve edebi bir dil aracılığıyla geniş kitlelere ulaştırmıştır. Onun eserleri, hem dönemini yansıtan belgeler niteliğinde hem de evrensel temaları ele alarak geleceğe ışık tutan çalışmalardır.

Oya Baydar'ın Yazıları Nerelerde Yayımlanmıştır?

Oya Baydar kariyeri boyunca birçok dergi, gazete ve çeşitli yayın organlarında yazılar yayımlamıştır. İşte bazı önemli yayınlar:

  • T24
  • Varlık Dergisi
  • Yazko Somut
  • BirGün Gazetesi
  • Cumhuriyet Gazetesi
  • Milliyet Sanat Dergisi

Oya Baydar'ın Yazarlık Dışındaki Kariyeri Nedir?

Oya Baydar, 1964’te başladığı İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nü bitirdikten sonra aynı bölümde akademik kariyer yapmaya başlamıştır. Doktora olarak hazırladığı “Türkiye’de İşçi Sınıfının Doğuşu ve Yapısı” konulu tezi, Üniversite Profesörler Kurulu tarafından iki kez reddedilmiştir. Bu durum öğrencilerin ayaklanmasına neden olmuş ve böylelikle ilk üniversite işgal eylemi gerçekleşmiştir. Baydar, olaylar üzerine İstanbul Üniversitesi’nden ayrılmış, bir süre ABD Columbia Üniversitesi’nde sosyal bilimlerde istatistik yöntemler üzerine çalışmıştır.

1969’da Türkiye’ye dönerek Ankara Hacettepe Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde akademik kariyerine devam etmişse de 12 Mart 1971 askeri darbesinin ardından tutuklanmıştır. Tahliye edildikten sonra Yeni Ortam ve Politika gazetelerinde köşe yazarlığı yapmış, 16 Haziran 1974 yılında ise Türkiye Sosyalist İşçi Partisi’nin kurucuları arasında yer almıştır. Daha sonra Türkiye Komünist Partisi’ne katılmış, 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra, yazıları hakkında 27 yılı aşkın hapis cezası nedeniyle yurt dışına çıkmak zorunda kalmıştır. 12 yıl boyunca siyasi mülteci olarak Avrupa’nın birçok kentinde yaşamış, 1989 yılında Frankfurt’ta sürgündeyken Berlin Duvarı’nın yıkılışına yakından tanık olmuştur. Oya Baydar, 1992 yılında çıkarılmış olan kısmi aftan yararlanarak Türkiye’ye dönmüştür. Tarih Vakfı ve Kültür Bakanlığı’nın ortak yayını İstanbul Ansiklopedisi’nde redaktör ve Türkiye Sendikacılık Ansiklopedisi’nde Genel Yayın Yönetmeni olarak çalışmıştır. Baydar, daha sonra yazarlığa ağırlık vermiştir.

Oya Baydar'ın Siyasi Görüşü Nedir?

Oya Baydar, uzun yıllar boyunca sosyalist görüş içinde yer almıştır. Sosyalizm yani toplumculuk, Toplumsal refahı devlet inisiyatifinin getireceğini savunan, işçi sınıfının yönetime katılmasına odaklanan siyasi bir öğretidir.

Oya Baydar'ın Siyasi Görüşü Hayatını Nasıl Etkilemiştir?

Oya Baydar, sosyalizmi benimseyen siyasi görüşü nedeniyle Türkiye’nin belirli politik dönemlerinde çeşitli tutuklamalar yaşamıştır. “Türkiye’de İşçi Sınıfının Doğuşu ve Yapısı” konulu tezinin reddedilmesi nedeniyle İstanbul Üniversitesi öğrencileri, üniversitenin rektörlük binasını işgal etmişler, bu nedenle üniversiteden ayrılmak durumunda kalmıştır. Daha sonraki dönemlerde yaşanan askeri darbeler, Baydar’ın ülkeden ayrılmasına neden olmuştur. Berlin Duvarı’nın yıkılışı ise Baydar’ın teorik ve pratikte birebir uyguladığı sosyalizm ideolojisinin çökmesi olarak kabul edilmiş, dolayısıyla yazar duygusal bir iç çatışmayla baş başa kalmıştır.

Oya Baydar Neden Sürgün Edildi?

Oya Baydar, 12 Mart 1971 darbesinden sonra tutuklanmıştır. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra da Türkiye’de hakkında 27 yılı aşkın süreli bir tutuklama cezası çıkarılmıştır. Bu dönemde yurtdışında bir toplantıda olan Baydar, hem daha önce yaşadığı tutukluluk dönemindeki deneyimlerinden dolayı hem de sokakta güvenliği olmadığı için yurt dışında kalmayı tercih etmiş ve o dönem Türkiye’den ayrılan 40 bine yakın insan arasında yer almıştır. Baydar, Almanya’ya iltica ederek siyasî sürgün olmuştur. Baydar sürgünde olduğu süreci, 1991 yılında yayımlanan “Elveda Alyoşa” isimli eserinde anlatmıştır.

Oya Baydar Türkiye'ye Tekrar Ne Zaman Geldi?

Oya Baydar 12 yıl sonra, 1992 yılında Türkiye’ye dönmüştür. Baydar, bu dönemle ilgili yaşadıklarını bir köşe yazısında şöyle dile getirmiştir: “Yurt dışında geçirdiğim 12 yıl boyunca, kendimi hep zamanda ve mekânda sürgün hissettim: Yitik bir zaman, yaşamınızdan koparılan, çalınan koskoca bir dilim. Darbenin ardından arkadaşlarımız, yoldaşlarımız öldürülürken, işkence görürken, zindanlarda çürürken, sürgün bir ayrıcalıktı yine de. O ayrıcalığa sahip olmanın, kaçıp sıyırtmış olmanın vicdanıma, yüreğime yüklediği ağırlık, eksiklenme duygusu yıllarca terk etmedi beni.”.

Oya Baydar'ın En Popüler Alıntıları Nelerdir?

Oya Baydar’ın eserlerinde yer alan çarpıcı sözlerinden 20 tanesi şöyledir:

  • Her terk ediliş iz bırakıyor. (Yolun Sonundaki Ev)
  • Sevinçler ortaktır, acı yalnız çekilir. (Sıcak Külleri Kaldı)
  • Bazen büyük kararlar için bir gün yeter. (Savaş Çağı Umut Çağı)
  • Söz yalan söyler ama ses yalan söylemez… (O Muhteşem Hayatınız)
  • Söylenmeyen söz içerde çürür, insanı hasta eder. (Yazarlarevi Cinayeti)
  • Günbegün kendi değişimimi izliyorum değişen yüzünde. (Madrit’te Ölmek)
  • Yabancıları sevmeyen bu ülkede yabancıyız. (Yetim Kalacak Küçük Şeyler)
  • Henüz kaybetmedik, nasıl öğreneceğimizi unutmadıksa yine kazanırız. (Elveda Alyoşa)
  • Kendini bulduğunu sandığın yer, kendini kaybettiğin yer de olabilir. (Köpekli Çocuklar Gecesi)
  • Belki de bütün düşmanlıklar birbirini yeterince tanımamaktan kaynaklanıyor. (Kedi Mektupları)
  • Sudan çıkmış balıklar gibiydik dünyada. Öylesine yabancı, öylesine yalnızdık. (Allah Çocukları Unuttu)
  • Hayat bazen gerçekten sürreal, gerçeküstü oluyor ve o anları en güzel şairler anlatıyor. (Bir Dönem İki Kadın)
  • Niye hep siyah olur bu resmi araçlar? Gücün, iktidarın, devletin ve ölümün rengi siyah mıdır? (Sıcak Külleri Kaldı)
  • Kaçtığın ne varsa hepsi aklının, belleğinin, yüreğinin içinde cirit atarken nereye kaçabilirsin ki! (Çöplüğün Generali)
  • Huzurevlerinin kederi, boğuntusu, terkedilmişlik duygusu, binalarda değil insanın yüreğindedir... (Sıcak Külleri Kaldı)
  • Belki de çözüm hiçbir yerli olmayı başarabilmektedir, zamanda ve mekânda ebedi sürgünlük halidir çözüm. (Erguvan Kapısı)
  • Kin ve intikam üzerine kurulu hiçbir savaş kalıcı barışa varamaz. İntikam intikamı getirir, şiddet şiddeti, zulüm zulmü çağırır. (Surönü Diyalogları)
  • İnsan direngen bir yaratık, türümüzün yüz binlerce yıl bunca badireye rağmen hayatta kalabilmesinin sırrı bu direnç ve uyum yeteneği olmalı. (80 Yaş Zor Zamanlar Günlükleri)
  • Eskiden 'belki' demezdik. Mutlak doğrularımız vardı. Onlarla rahat ederdik. Şimdi, açık denizde, fırtınanın ortasında pusulasız kalmış acemi denizciler gibiyiz. (Hiçbiryer’e Dönüş)
  • Her şey yıkılıyor... Duvarlar, kaleler, şatolar, yıldızlar, heykeller, hayaller, inançlar, değerler, geçmişe bağlanan her şey... Her şey tuzla buz, paramparça!.. Merhaba yeni dünya! Elveda Alyoşa! (Elveda Alyoşa)

Oya Baydar'ın Aldığı Ödüller Nelerdir?

Oya Baydar’ın ödül alan eserleri ve ödülleri şöyledir:

  • 1991 Sait Faik Hikâye Armağanı: Elveda Alyoşa
  • 1993 Yunus Nadi Roman Ödülü: Kedi Mektupları
  • 2001 Orhan Kemal Roman Armağanı: Sıcak Külleri Kaldı
  • 2004 Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü: Erguvan Kapısı
  • 2009 yılı Dünya Gazetesi Yılın Telif Kitabı Ödülü: Çöplüğün Generali
  • 2011 Akdeniz Kültürü Ödülü (İtalyan Carical Vakfı): Hiçbiryer’e Dönüş
  • 2016 Fransa / Türkiye Edebiyat Ödülü: Sıcak Külleri Kaldı

Oya Baydar Nerelidir?

Oya Baydar, İstanbul Kadıköy doğumlu olmakla birlikte babası Ahmet Cevat Baydar’ın kökleri babaannesi tarafından Çerkes asıllı olan, Osmanlı sarayında bulunmuş bir ailenin torunudur. Anne tarafı da Cumhuriyet’in devrimlerini hızla benimseyen bir ailedir. Baydar’ın annesi Behice Hanım, Cumhuriyet’in ilk öğretmenleri arasındadır.

Oya Baydar'ın Babası Kimdir?

Oya Baydar’ın babası Albay Ahmet Cevat Baydar’dır. Subaylık mesleği nedeniyle ülkenin birçok yerinde görev yapmıştır. Oya Baydar lisedeyken vefat etmiştir.

Oya Baydar, “Aşktan ve Devrimden Konuşuyorduk” isimli nehir söyleşisinde babasını şu sözlerle anlatmaktadır: “Babam Frankofon bir eğitimden geliyor. Önce Saint Benoit’ya, babaannemin tabiriyle Frerler’e gidiyor. Ama sonra Ahmet Sırrı Paşa’nın torunu gâvur mektebinde okuyor, dedikodusu yayılmasın diye, oradan alınıp Galatasaray’a veriliyor. Galatasaray’ı bitirdikten sonra da Fransa’ya, yine babaannemin tabiriyle Ulum-u Siyasi’ye (Siyasi Bilimler) okumaya gidiyor. Birinci Dünya Savaşı başlayınca, birtakım gençler yurt dışından geriye dönüp savaşa katılıyor. Babam da onlardan. Dört yıl kadar çeşitli cephelerde savaşıyor. Sonra Kurtuluş Savaşı… Babam Galatasaray takımının ilk futbolcularındanmış. 'Küçük Ahmet' diye biliniyor…”

Oya Baydar'ın Çocukluğu Nasıldır?

Oya Baydar, kendi çocukluğu için “pastoral bir yaşamdı” ifadesini kullanmaktadır. Ailesinin farklı kökenlere dayanması, Baydar’ın çocukluktan itibaren renkli bir hayatı yakından tanımasını, farklı renkleri daha kolay kabul edebilmesini ve daha özgür bir ruhla hareket etmesini sağlamıştır. Baydar, kendi köklerini, “Devrimden ve Aşktan Konuşuyorduk” nehir söyleşisinde şöyle ifade eder: “Benim kompozisyonum şu; Kökleri Saray’da, İttihat ve Terakkici olmayan, Batı eğitimi görmüş Çerkes asıllı bir subayla, Cumhuriyet’in ilk öğretmenlerinden, inanmış Atatürkçü bir öğretmenin birlikteliğinden doğan bir tipim işte...’’. Sahip olduğu özgür ruhun lise döneminde okuldaki katı disiplin kuralları ile çatışması, Oya Baydar’ın tepkici yönünü törpülemiş ve doğru bildiklerini savunan bir yazar olması ile ilgili ilk tohumların atılmasını sağlamıştır.

Oya Baydar Eğitim Hayatı Nasıldır?

Oya Baydar, okuma yazmayı beş yaşında kendi kendine öğrenmiş ve ilkokul birinci sınıfa, dönemin sonlarına doğru, Nisan 1946’da, babasının o zamanki görev yeri olan Eskişehir’de başlamıştır. Aynı yılın sonbaharında babasının İstanbul’a tayini nedeniyle bu şehre gelip yerleşmişlerdir. Baydar’ın babası yabancı okullarda eğitim aldığı için kızının da böyle okullarda okumasını istemektedir. Oya Baydar, 1952 yılında Harbiye’de bulunan Notre Dame De Sion Fransız Kız Lisesi’ne yarı burslu olarak girer.

Baydar’ın ortaokul ve lise yılları sınıfın en arkasında oturduğu sıranın altına yerleştirdiği romanları okuyarak geçmiştir. Bir yazar olma tutkusu bu dönemde ateşlenen Baydar, 1957 / 58 yılında Françoise Sagan’ın “Bonjour Tristesse” romanına öykünerek ilk roman denemesini yapmıştır.

Yükseköğrenimini İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde tamamlayan Oya Baydar, burada akademisyenlik yapmaya başlamıştır. Doktora tezinin iki kez reddi nedeniyle Deniz Gezmiş ve arkadaşları rektörlüğü işgal etmiştir. Bu olaydan sonra Oya Baydar üniversiteden ayrılarak Amerika’ya gitmiştir. Columbia Üniversitesi Sosyal Bilimler fakültesinde istatistik yöntemler üzerine çalışan Baydar, 1969’da Ankara Hacettepe Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde akademik kariyerini sürdürmeye çalışmışsa da 12 Mart 1971 askeri darbesi nedeniyle tutuklanmıştır.

Oya Baydar Edebi Kişiliği Nasıldır?

Oya Baydar’ın aktivist yapısı, sosyalizmi yaşamında birebir uygulaması ve sosyalist yapılaşma içinde yer alması eserlerine de yansımıştır. Toplumcu gerçekçi türde eserler kaleme alan yazar, dil olarak naif ve yumuşak bir anlatımı tercih etmiştir. Romanlarında duygusal olaylara, geri dönüşlere ve sorgulamalara yer veren Baydar, özellikle Berlin Duvarı’nın çöküşüyle son bulduğuna inanılan sosyalizmin günümüze nasıl evrildiği konularında yazdığı yazılarla dikkat çeker.

Oya Baydar’ın eserlerinde kahramanların iç dünyaları ayrıntılı olarak betimlenir, birey ön plana çıkar ve yansıtılan sosyal sorunlarla ilgili çözüm arayışları yer alır. Mesaj ağırlıklı bir tarzı olan Baydar, toplumun ve insanın gerçeklerini yansıtır, bu nedenle eserleri modern roman ve hikâye özelliklerini taşımaktadır.

Oya Baydar Evlendi Mi?

Oya Baydar iki evlilik yapmıştır. Birincisi İstanbul Üniversitesi’nde asistan iken aynı fakültede bulunan meslektaşı Muzaffer Sencer ile olmuştur. 1964 yılında başlayan evlilik 1971 yılında boşanma ile son bulmuştur. Baydar, ikinci evliliğini Aydın Engin ile gerçekleştirmiştir. Aydın Engin, Oya Baydar çiftinin Ekim adında bir oğulları olmuştur.

T-Soft E-Ticaret Sistemleriyle Hazırlanmıştır.