Nabizade Nazım ( d. 1863 İstanbul, Nişantaşı - ö. 6 Ağustos 1893); ilk Türkçe realist köy romanı olarak kabul edilen Karabibik’in ve Türk edebiyatındaki ilk natüralist, tezli ve psikolojik roman denemesi olan Zehra adlı kitapların yazarıdır. Nabizade Nazım, günümüze kadar yayımlanmış 21 adet eseri olan roman ve hikaye yazarıdır.
Nabizade Nazım’ın asıl adı Ahmet Nazım’dır. Babasının adı Nâbî’dir. Nabizade Nazım annesini hiç tanımamıştır. Babası Nabi’yi ise mahalle mektebine devam ettiği sırada kaybetmiştir ve üvey anne ve dadıların elinde büyümüştür. Nabizade Nazım, Salıpazarı Feyziye ve Beşiktaş Askerî rüştiyelerinde okumuştur. Buradan Mühendishâne-i Berrî İdâdîsi’ne geçmiştir. 1884 yılında topçu üsteğmen olarak girdiği erkân-ı harbiyye sınıfından 1887’de yüzbaşı rütbesiyle mezun olmuştur. Nabizade Nazım, bir süre Mekteb-i Harbiyye’de matematik, istihkâm ve topoğrafya dersleri verip öğretmenlik yapmıştır. Umumi müfettiş muavini olarak 1889’da kolağası olmuştur. Realist köy yazarı Nabizade Nazım, askerlik mesleğiyle ilgili araştırmalar yapmak üzere Suriye’ye gönderilmiştir. 1891’de Manastır’da Üçüncü Ordu’ya mensup Redif Fırkası’nda Goltz Paşa’nın mahiyetinde çalışmış ve dönüşünde dördüncü dereceden Mecîdî nişanı ile ödüllendirilmiştir. Nabizade Nazım, aynı yıl Ayşe Nâciye Hanımla evlenmiştir. Ancak evliliğinin henüz ilk aylarında yakalandığı kemik vereminden kurtulamayarak 5 Ağustos 1893’te vefat etmiştir.
Yâdigârlarım (1302)
Mini Mini Mektepli (1308)
Nabizade Nazım’ın ilk yazısı 1880 yılında “ Mühendishâne Mektebi Şâkirdânından A. Nâzım ” imzasıyla Vakit gazetesinde yayımlanmış, ertesi yıl Cerîde-i Havâdis’te “Hoşnişîn veya Cihanda Safâ Bu mu?” adlı manzum piyesi neşredilmiştir .
Nabizade Nazım, 21 adet eser yazmıştır.
Yâdigârlarım (1302)
Mini Mini Mektepli (1308)
Hanım Kızlar (1304)
Katre
Mesâil-i Riyâziyye (1307)
Muhtasar Yeni Kimya (1307)
Yeni Kimya (Grimo’dan tercüme, 1307)
Esâtîr (1309)
Aynalar (1309)
Zehra ile Hikâyeler
Nabizade Nazım’ın ilk şiir kitabı Hatıra-i Sebab’tır.
Nabizade Nazım, şiirlerinde büyük ölçüde Muallim Naci, Recaizade Mahmut Ekrem ve Abdülhak Hamid’in etkisindedir. Şairlik yönü çok güçlü değildir. Bu durumu bütün kitaplarının önsözlerinde bizzat kendisi de ifade eder. Nabizade Nazım, son kitabında kendisinden heveskâr olarak bahseder: ‘’ Erbab-ı kemal indinde bu cesaretinin bir heves-i tıflane olmak üzere telakki olunacağını ümit ediyor. Herkes derece-i ıttıla’ı nispetinde söyler. Binaenaleyh o tıfl-ı heveskârın da mini mini dili iktidarı derecesinde dönmeye çalışmıştır.’’ (Nabizade Nazım, 1886: 4)
Nabizade Nazım, ilk şiir kitabı Hatıra-i Şebab’ta yer alan “Taleb-i Dâd” şiirinde yeni bir şiir tarzını denemiştir. İki sütun halinde yazılan bu şiir, belli bir sistem içinde değişik okuma imkânları sunmaktadır. Nabizade Nazım, şiirlerinde kolay anlaşılır bir dil kullanmıştır. Sade yazmaya özen göstermiştir. Şair, şiirlerinde Arapça ve Farsça kelimeleri çok az kullanmış, kullandığı kelimeler ise dilin ortak malzemesi olan kelimeler olmuştur. Nabizade Nazım’ın şiirlerinde temalarda doğa ilk sırada gelmiştir. Şair ayrıca tablolardan hareket ederek şiirde manzaralar çizmeye çalışmıştır. Bu şekle Çoban şiiri örnek verilebilir.
Nâbizâde Nâzım, bir şiirin okuyucuya güzel hisler vererek zevki tatmin etmesinin yanında, fayda sağlaması gerekliliği üzerinde ısrarla durmaktadır. Şiir, hiçbir zaman gerçek dışı olmamalıdır.
Nabizade Nazım, kafiye anlayışı hakkında bir eserinde şöyle bir açıklama yapmıştır: ‘’ Ben “şiirde” her iki beytin mutlak bir kafiyeli olması gibi tazyiklere, hasrlara lüzûm göremiyorum. Zihnimce diyorum ki: “Murad hissiyât-ı kalbiyeyi daha şiddetli bir surette ve manzumen tasvir etmek değil midir? Birinci mısra kafiyece ikinci mısraya muvafık olmasın da faraza beşinciye veya beşinci ikinciye mutabık olsun. Birtakım hasrlara lüzum nedir?” mütalaasına rağbetlerle kesb-i mübahat eylediğim şu eser-i naçizanemdeki manzumelerin ekseri kavaid-i aruzdan hiçbiriyle tatbik kabul etmez… Kısmen Sahra yolunda tanzim olunmuşsa da kafiyece yine külliyen mugâyeret görülür. Bundan da maksadım -derkâr olan aczimle beraber- usûl-i atika tengnâ-yı ıztırabından kurtularak, kendimce ahrarane bir hatt-ı hareketi tayindir. (1880: 6) ‘’
Nabizade Nazım, realist ve natüralist eğilimin temsilcilerindendir. Ancak realist ve natüralist düşüncesine kadar romantizmle beslenmiş ve ona alışmış bazı öykülerinde ( Haspas, Hala Güzel, Yadigarlarım ) yer vermiştir. Dönemin romantizm ve realizm ve natüralizm tartışmaları çerçevesinde, Realizmi savunarak bu görüşünü desteklemek için hikâye ve romanlar yazmıştır. Nâbizâde Nâzım, roman ve hikâye hakkındaki realizm görüşünü Yadigârlarım, Karabibik, Hasba adlı kitaplarına yazmış olduğu önsözlerde dile getirir: ‘’ Romantizm devri artık kapanmıştır. Realizm tanınmalı ve öğrenilmelidir. ‘’ der.
Nabizade Nazım, romantizmin sona erip realizmin başladığı dönemde, edebiyat dünyası içerisinde yer alan ve aldığı eğitim gereği, kişilik özelliklerinin de desteğiyle gerçekçi bir dünya görüşünü benimsemiştir. Bu nedenle özellikle hikâyelerine yazdığı önsözlerde realizm ve natüralizmin ilkelerinden kısaca söz etmiştir. Romanı tür olarak tanımlarken de izlediği tutum, realist roman özelliklerine göre o türü tanımlamak olmuştur.
Nabizade Nazım, Tanzimat dönemi yazarıdır. 1860’ta Tercüman-ı Ahval gazetesinin çıkmasıyla başlayan, batı kültürüne yönelerek yazınsal türlerini benimsemeyi amaçlayan edebiyat yönelimidir.
Nabizade Nazım, her yönden modern bir roman anlayışına eriştiğini gösteren romancı, üslup bakımından Namık Kemal’in izindedir. Yazar, dilde de Farsça ve Arapça kelimelerden ve tamlamalardan mümkün olduğu kadar uzaklaşarak ortalama bir dil kurabilmiştir. Ayrıca Nâbizâde Nâzım, gerçeklik ve aklın yer bulmadığı görüşü reddetmektedir. Yazarın bu tavrı ile kısmen, Beşir Fuad’ın etkisi altında kaldığı görülmektedir.
Nabizade Nazım, Servet-i Fünûn dergisinin ilk edebî yazarıdır. (Tansel 1950: 139) Servet-i Fünûn 1891 yılında çıkmaya başlayınca, Mahmut Sadık ile birlikte, bu dergiye yazı yazmaya başlamıştır. Yazar ayrıca bu dönemde, Servet-i Fünûn topluluğu içerisinde daha sonra popüler hale gelecek resim altına şiir yazma faaliyetinin ilk örneklerini vermiştir.
Nabizade Nazım’ın Türk edebiyatı tarihinde asıl şöhretini kazandıran, Karabibik adlı uzun hikâyesi ve Zehra romanıdır. Karabibik, Türk edebiyatında realizm ve naturalizmin ilk örneği kabul edilmiştir. O yıllarda bu edebî akımları yeni yeni tanımaya başlayan ve genellikle romantizm akımıyla beslenen Türk okuyucularının durumunu göz önünde bulunduran Yazar, kendi eserlerinde yer yer romantik unsurlara da yer vermiş, ancak Seyyie-i Tesâmüh adlı hikâyesi ve özellikle Zehra romanında açık olarak realizmi uygulama yoluna gitmiştir.
Nabizade Nazım’ın Zehra adlı romanı ise bir psikolojik roman denemesidir. Yazar, Zehra adlı romanını sağlığında yayımlatma imkanı bulamamış bu eser yazarın ölümünden sonra ve 1894 yılında Servet-i Fünun dergisinde bölüm bölüm tefrika edilmiştir. Eser, 1896 yılında eski yazı ile kitap halinde basılmıştır.
Nabizade Nazım ve Servet-i Fünun
Nabizade Nazım, Servet-i Fünun dergisinin ilk edebi yazarıdır. Servet-i Fünûn 1891 yılında çıkarılmaya başlayınca, Mahmut Sadık ile birlikte, bu dergiye yazı yardımında bulunmuştur. Nabizade Nazım, İsmail Safa, Ahmet Rasim , Halit Ziya gibi tanınmış yazarlarla birlikte çalışmıştır. Yazar, ilk edebî makalelerini, Seyyie-i Tesamüh adlı uzun hikâyesini ve Zehra adlı romanını bu dergide tefrika halinde yayınlamıştır. Tahlilât-ı Edebiyye genel başlığı hastalığı nedeniyle hastaneye yatmak zorunda kaldığı için çabaları yarım kalmıştır.
Nabizade Nazım, İstanbulludur.
Nabizade Nazım’ın babası Nabi Efendidir. Nabizade Nazım, ilkokulda iken vefat etmiştir.
Nabizade Nazım, anne ve babasının erken vefat etmesi sebebiyle üvey anne ve dadılar ile büyümüştür. Yazar, Salıpazarı Feyziye ve Beşiktaş Askerî rüştiyelerinde okumuştur. Buradan Mühendishâne-i Berrî İdâdîsi’ne geçmiştir. 1884 yılında topçu üsteğmen olarak girdiği erkân-ı harbiyye sınıfından 1887’de yüzbaşı rütbesiyle mezun olmuştur. Nabizade Nazım, bir süre Mekteb-i Harbiyye’de matematik, istihkâm ve topografya dersleri verip öğretmenlik yapmıştır. Umumi müfettiş muavini olarak 1889’da kolağası olmuştur. Yazar, askerlik mesleğiyle ilgili araştırmalar yapmak üzere Suriye’ye gönderilmiştir. 1891’de Manastır’da Üçüncü Ordu’ya mensup Redif Fırkası’nda Goltz Paşa’nın maiyetinde çalışmış ve dönüşünde dördüncü dereceden Mecîdî nişanı ile ödüllendirilmiştir.
Nabizade Nazım’ın eğitim gördüğü okullar aşağıda listelenmiştir:
Nabizade Nazım, genç yaşta vefat etmesine rağmen hikaye ve roman türünde eserler vermiş ve adını edebiyat tarihine yazdırmayı başarmıştır. Tanzimat Dönemi edebiyatının son zamanlarında etkisini gösteren Yazar, bu dönemde realizm ve naturalizm edebi akımının temsilcilerindendir. Ancak realizm ve naturalizm akımı öncesinde romantizm akımından etkilenmiş, yer yer eserlerinde yansıtmıştır. Nabizade Nazım’ın eserlerinde romantizm akımının izleri görülen eserler şöyle listelenebilmektedir: Haspa, Hala, Güzel, Yadigarlarım, Zavallı Kız, Bir Hatıra’dır. Ancak “Karabibik” ve “Seyyie-i Tesamüh” hikayeleri, “Zehra” romanında realizm ve natüralizme çok yaklaşmıştır. “Karabibik”in önsözü, Türk edebiyatında realizm ve naturalizmin ilk bildirisi sayılmıştır.
Nabizade Nazım, roman ve hikayelerinde insanları yakından inceler ve gözlemlerine yer verir. Yazar, anlatacağı kişilerin kişiliklerini, konuşma tarzlarını, davranışlarını ayrıntılarıyla eserlerinde ortaya koyar. Doğanın hayat üzerindeki etkilerini tasvirleriyle hikayeye sokar. Nabizade Nazım, anlatımda sadeliği korur. Kişilerin konuşmalarında ve çevre tasvirlerinde natüralist bir özen göstermeye çalışır. Anadolu gerçeklerine yönelen bir yazar olarak dikkatleri üzerine toplar.
Nabizade Nazım, ilk şiir kitabı Hatıra-i Şebab’ta yer alan “Taleb-i Dâd” şiirinde yeni bir şiir tarzını denemiştir. İki sütun halinde yazılan bu şiir, belli bir sistem içinde değişik okuma imkânları sunmaktadır. Nabizade Nazım, şiirlerinde kolay anlaşılır bir dil kullanmıştır. Sade yazmaya özen göstermiştir. Şair, şiirlerinde Arapça ve Farsça kelimeleri çok az kullanmış, kullandığı kelimeler ise dilin ortak malzemesi olan kelimeler olmuştur. Nabizade Nazım’ın şiirlerinde temalarda doğa ilk sırada gelmiştir. Şair ayrıca tablolardan hareket ederek şiirde manzaralar çizmeye çalışmıştır. Bu şekle Çoban şiiri örnek verilebilir.
Nabizade Nazım, Suriye’de çeşitli araştırmalar ve incelemeler yaptıktan sonra 1890 yılında İstanbul’a dönmüştür. Yazar, İstanbul’a döndükten kısa bir süre sonra evlenmiştir.
Nabizade Nazım, 1893 yılında henüz 31 yaşında iken vefat etmiştir.
Nabizade Nazım, İstanbul’da Karacaahmet Mezarlığına defnedilmiştir.
Nabizade Nazım hakkında yazılan kitaplar aşağıda listelenmiştir:
İsmail Hikmet [Ertaylan], Nâbizâde Nâzım
Cevdet Kudret, Türk Edebiyatında Hikâye ve Roman