Jale Parla (5 Şubat 1945, İstanbul), yazdığı kitaplar ve çok sayıdaki makalesiyle edebiyat kuramına kapsamlı çalışmalar sunan Türk edebiyat teorisyeni ve eleştirmenidir. Harvard Üniversitesi’nden İngiliz Edebiyatı ana dalı ile Fransız ve Alman Edebiyatlarında yan dal olmak üzere karşılaştırmalı edebiyat doktorası almıştır. Yazar, Türkiye’nin önemli üniversitelerinde Edebiyat Bölümü öğretim üyesi olarak görev almıştır ve almaya devam etmektedir.
Jale Parla’nın yazdığı eleştiri, inceleme ve kuram kitaplarını aşağıdaki listede görebilirsiniz:
Jale Parla’nın ilk eseri 1985 yılında yayımlanan “Efendilik, Şarkiyatçılık, Kölelik” kitabıdır. Parla, eserinde kronolojik düzlemde Batılı aydınların eserlerini ve Doğu’ya bakışını irdelemektedir. İncelemeler bölümlere ayrılarak geçmişten bugüne kadar gelmektedir. Yazar, Batı’nın bakış açısında ve ona karşı olarak, Doğu mitinin Türk imgesiyle algılandığını belirtmektedir. Eser değişen tarihi gerçekler ve politik manevralar nedeniyle bu algının yıkılıp genişleyerek tüm Doğu coğrafyasını imlediğini belirtmektedir.
Jale Parla, eserinin ön sözünde bu kitabın aslında temelde bir doktora tezi olduğunu yazar. Tezin kabul ediliş sürecini anlatırken, danışmanlarından birinin, Parla’nın öne sürdüğü konuyu “olmadığını” düşünerek geri çevirmesinden söz eder. Tez konusunu reddeden danışmanını ikna etme yollarını düşünürken bir gazete bayisinden aldığı dergide, Edward Said’in “Oryantalizm” adıyla bir çalışma hazırladığı haberini okur. Dolayısıyla, kendi tez konusu da artık “var olmuştur”. Böylelikle konu danışmanları tarafından -mecburen- kabul edilir. O dönemde Doğu Rönesansı fikrine karşı geliştirilen anti-kolonyalist (sömürgecilik karşıtı) söylemlere değinen yazar, Frantz Fanon ve Jean Paul Sartre’ın Avrupa emperyalizmi ve kolonyalizmi (sömürgeciliği) hakkındaki söylemlerine değinir. Kitabın bu bölümünde sömürülerek konuşulamayacak duruma getirilen Doğu’nun, Batı tarafından böyle tanımlandığı sürece ötekileştirilme olgularının da devam edeceğini ifade eder. Aynı durum aydınların konu hakkında konuşma becerisini kazanamadığı sürece de devam edecektir. Yazar tezini şu cümlelerle tamamlamıştır: “Doğu hakkında Batı’nın ürettiği söylem egemen olduğu sürece Doğu’nun ancak bu söylem ve söylemin mitleriyle yansıtılacağı irdelememiz gereken bir olgu olarak kalacaktır.”.
Jale Parla’nın yayımlanmış toplam 8 eseri bulunmaktadır. Genel olarak inceleme ve karşılaştırmalı edebiyat üzerine eserler vermiştir.
Jale Parla, “Don Kişot’tan Bugüne Roman” eseriyle 2000 yılında Sedat Simavi Edebiyat Ödülü’nün sahibi olmuştur. Eserde, Cervantes’in Don Quijote romanını merkeze alarak roman türünün tarihsel gelişimini incelemiştir. Bu inceleme özellikle tanınmış birçok roman yazarının eserleriyle Don Kişot’u karşılaştırması ve edebiyata getirilen yeniliklerin ortaya konması açısından önem taşımaktadır.
Yapıtta, “edebiyatta tür” kavramı da incelenmekte, özellikle “sanatçı türlere bağlı kalmalı mı?” sorusuna yanıt aranmaktadır. Metnin tanımlanmasında türün faydası vurgulanırken türe motomot bağlı olmanın sakıncalarına da değinilmiştir. Eserde, türün sınırları içinde kalmanın bir çeşit mahkûmiyet olduğu ve ikinci sınıf yapıtların sebebi olabileceği de anlatılır.
Jale Parla, eserini yazarken ele aldığı romanlarda özellikle okur ve yazar arasındaki ilişki, Cervantes’in romanında uyguladığı teknikler üzerinde de durmaktadır. Kitabın ilk baskısı 2000 yılında çıkmış ve 2021 yılına dek 16 baskı yapmıştır. Parla tanıtım ve dört bölümden oluşan eserinde Don Quijote, Ulysses, Karanlığın Yüreği, Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu ve Tom Jones romanlarının çevirilerinden faydalanmıştır.
Eserleri ve makaleleriyle edebiyat tarihine ve edebiyat kuramına önemli katkılarda bulunan Jale Parla’nın tüm eserleri birbirinden önemlidir. Akademik inceleme ve araştırmaları, bir yazar ustalığında, teorik dilin resmiliğinden kurtararak kaleme alan Parla’nın eserleri, edebiyat incelemeleri ve eleştirisi açısından kaynak niteliğindedir. Bununla birlikte Jale Parla Babalar ve Oğullar kitabı ve Don Kişot'tan Bugüne Roman eserleri, en önemli kitapları arasındadır.
Babalar ve Oğullar Jale Parla'nın Tanzimat Dönemi'nde yazılan romanlar hakkında yazdığı inceleme kitabıdır. Tanzimat aydınının iç dünyasını, baba-oğul ilişkisi izleğinde tasvir eder. “Don Kişot’tan Bugüne Roman” ise yazarın okura sunduğu derinlikli ve kapsamlı çalışmalara önemli bir örnektir. Yapıt, roman türünün gelişimi ve Don Kişot’un öneminin vurgulanması açısından dikkat çekicidir. Jale Parla, bu yapıtında Türk ve dünya edebiyatındaki tanınmış eserlerin üzerindeki Don Kişot etkisini göstererek romanın önemini korumaya devam ettiğini ileri sürmektedir. Parla, bu yapıtıyla edebiyat araştırmacıları ve roman yazarlarına yeni ufuklar açmıştır.
Jale Parla, Norman Hampson’ın “Aydınlanma Çağı” eserini Türkçeleştirmiştir. Kitap 1991 yılında basılarak okurlara sunulmuştur. Tarihçi yazar N. Hampson, eserinde çağın herhangi bir boyutunun sistematik veya bilimsel bir incelemesini yapmadığını söylemiştir. Eserin amacı okuru gönderme yaptığı yazarların okunmaya değer olduğuna dair ikna etmektir. Yazarın kişisel dileği de eserde geçen isimlerin daha iyi anlaşılmasını sağlamış olmaktır. Yazar kitabı hakkındaki yorumunu şu cümleyle bitirmiştir: “Okuyucunun bu kitabı entelektüel bir gıda gibi değil de bir ziyafet çağrısı gibi görmesini isterim.”.
Jale Parla’nın da içinde bulunduğu, birçok yazarın yer aldığı derleme kitapların bir listesi şöyledir:
Jale Parla’ya ait makalelerin bir kısmını şöyle listelemek mümkündür:
Parla, yapıtlarında mimesis, yazar - okur kimliği, metonimi - metafor, metnin görünen ve görünmeyen yüzeyleri, pastiş - parodi, edebi metnin ideolojiyle ilişkisi, metin - zaman, akıllılık - delilik sorunları ile edebiyatta tür, yapıt, karakter, tip sorunlarını değerlendirmiştir. Bu değerlendirmeleri yaparken şu önemli düşünürlerden yoğun şekilde yararlanmıştır:
Jale Parla, Çağdaş Türk Edebiyatı kuramcılığına katkı sağlayan eserleriyle günümüz yazarlarını ve özellikle edebiyat araştırmacılarını etkilemiştir. Yapıtları bu anlamda birçok değerli akademisyen, eleştirmen ve yazar tarafından kaynak kitap niteliğindedir.
Jale Parla, Türk edebiyat dünyasına önemli katkılarda bulunmuş bir akademisyendir. Boğaziçi Üniversitesi Batı Dilleri ve Edebiyatları Bölümü öğretim üyesi iken “Karşılaştırmalı Edebiyat” alanında yetkin çalışmalar gerçekleştirmiştir. Eserleri sadece edebiyat ile ilgili akademik çalışmalar yürüten kişilerce değil, meraklı okurlarca da önemli bilgi kaynağı olarak görülmüştür. Parla’nın hem ders verdiği hem de uzun süre başkanlığını yürüttüğü, 1996 yılında açılan İstanbul Bilgi Üniversitesi Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü, Türkiye’nin bu alandaki ilk akademik kuruluşudur.
Parla, herhangi bir ulusun edebiyatındaki “edebi”lik kavramını, Türk edebiyatına katmış önemli bir akademisyen ve yazardır. Karşılaştırmalı edebiyat ile Türk edebiyatında dillerin kurgusu ve yapısı üzerine çalışılmasını sağlamıştır. Yıllar içinde yazdığı birçok kitaplar ve makale, verdiği seminer ve konferanslar ile hem akademik alanda hem de edebiyat kuramı üzerine meraklı okurların dimağında önemli pencereler açmıştır. Birden fazla kültürün edebiyatını, usul ötesi bir anlayışla karşılaştırma yapılabilecek kavramlar haline getirmiş ve eleştirmenliğe o zamana dek bilinenin üzerinde yeni vasıflar kazandırmıştır.
Jale Parla’nın kitapları, günümüzde İletişim Yayınevi ve Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlanmaktadır. Yazılarının yayımlandığı gazete ve dergilerden bazıları ise aşağıda listelenmiştir:
Jale Parla’nın akademik kariyeri yazarlığı ile örtüşen bir yol izlemiştir. 1976 yılında Boğaziçi Üniversitesi Batı Dilleri ve Edebiyatları Bölümü’nde görev yapmaya başlamıştır. 1978 yılında Harvard Üniversitesi’nden aldığı doktorayla akademik kariyerini sürdüren Parla, 1988 yılında, Boğaziçi Üniversitesi’nde profesör unvanı kazanmıştır. 2000 yılından itibaren de kariyerine İstanbul Bilgi Üniversitesi Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü’nde öğretim üyesi olarak devam etmektedir.
Jale Parla, 2024 yılına kadar Bilgi Üniversitesi Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü’nde öğretim üyeliği yapmıştır. Uzun yıllar bölüm başkanlığını da yürüten Parla, lisans ve yüksek lisans düzeyinde “Komedi ve Roman”, “Don Quixote”, “Roman Tipolojileri”, “Klasik-Modern-Postmodern Başkalaşımlar” gibi birçok ders vermiştir. 2024 yılında emekli olmuştur fakat Parla, özel bir emeklilik statüsüne sahiptir. İstediği zaman üniversiteye dönüp ders verebilmektedir.
Jale Parla’nın aldığı ödüller ve ünvanlar aşağıda listelenmiştir:
Jale Parla’nın doğum yeri İstanbul’da, şimdi Sefaköy olarak bilinen ve o zaman ismi “Safraköy” olan yerdir. Doktor olan babası, Parla doğduğu zaman bu bölgede çalışmaktadır. Daha sonra babasının tayini nedeniyle Ankara’ya taşınırlar. Daha sonra tekrar İstanbul'a dönerler.
Jale Parla, ilkokul ikinci sınıftayken babasının Antakya Devlet Hastanesi’ne tayini çıkar. Yazar, ilkokulun 3 senesini Antakya’da okur, daha sonra İstanbul’a yatılı okula geçse de yaz tatillerinde Antakya’ya gider, ailesi ise babasının emekliliğine kadar orada kalır. Jale Parla için Antakya “Büyülü bir yerdir.”. Bu nedenle kendisinin Antakya’lı olduğunu da söylemektedir.
Jale Parla’nın çocukluğu babasının mesleği dolayısıyla Türkiye’nin farklı illerinde geçmiştir. Özellikle Antakya’da yaşadığı dönemde ve yatılı eğitimi boyunca çok sayıda kitap okuyan Parla, çalışkan bir öğrenci olmuştur. Jale Parla, okuma merakını şöyle anlatmaktadır: “Evde okuduklarım daha edebi düzeyi yüksek kitaplardı; çünkü evde ne varsa okumama izin verilirdi. Hatta bazı kitapları yaşıma göre çok erken okuduğum için geceleri korkar, yalnız başıma yatamazdım. Mesela Goethe’nin Faust’unu o yaşlarda korka korka okuduğumu hatırlıyorum. Annem, Kız Sanat Enstütüsü’nden mezundur; çok iyi dikiş diker, iş işlerdi. Beni de iş işlemeye zorlardı. 12 kişilik sofra takımları işlerken gizli gizli okur, annemin ayak sesleri yaklaşınca okuduğum kitabı işlediğim örtünün altına saklardım. Babam kitap okuduğumu görür, beni ispiyonlamazdı. Babam, çok okuyan biriydi; bize de hep kitap okurdu. Hatta kendi yabancı dillerini ilerletmek için Fransızca’dan ya da İngilizce’den okuyup sonra bize Türkçeye çevirdiği olurdu. Kardeşimle çok sıkılır, doğrudan Türkçesini okumasını isterdik. Herhalde oradan gelen bir kitap okuma merakım vardı.”. Doğuştan gelen hızlı okuma yeteneği sayesinde çok sayfalı kitapları çok kısa sürede tamamlayabilen yazar, çalışkanlığı ve kitap okuma tutkusu sayesinde bugünkü akademik başarılarını elde etmiştir.
Jale Parla, ilkokula Hadımköy Askeri Hastanesi’nde, babasıyla birlikte kaldığı dönemde başlar. Babasının tayini Antakya Devlet Hastanesi’ne çıkınca bu şehre gider ve ilkokulun 3 senesini orada okur. 11 yaşına geldiğinde ise İstanbul’da, Üsküdar Amerikan Kız Lisesi’ne; yatılı olarak gönderilir. Orta üçüncü sınıftayken, evlerine okulda fen bölümü olmadığına dair bir mektup gönderilir. Edebiyat yerine fen alanında başarılı olacağını düşünen babası, Jale Parla’nın Arnavutköy Kız Koleji’nin sınavlarına girmesini sağlar. Parla, bu okuldan mezun olduktan sonra edebiyat alanında çok başarılı olmuş ve yurt dışı bursu kazanmış olmasına rağmen Robert Koleji’nin Matematik Bölümü’nü kazanarak bölümde okumaya başlamıştır. Robert Kolej’in ilk döneminden sonra Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü’ne geçen Parla, okulu bitirdiği yıl Fulbright bursunu kazanarak Harvard Üniversitesi’ne kabul edilir. 1968 yılında Harvard’a başlayan Parla, 1973 yılında tezini yazmaya başlar. Alanında ilk çalışmalar arasında yer alan tezin kabul yılı 1977’dir.
Jale Parla, öğrencileri ve meslektaşları tarafından hayranlıkla takip edilen bir akademisyendir. Akademik dili, edebiyat okuru için kolaylaştıran başarılı bir yazardır. Edebi kişiliği de eğitimci karakteriyle örtüşen Parla, edebiyatın, onun için ne ifade ettiğini şu sözcüklerle anlatır:; “Herkese bir şey heyecan verir hayatta. Bana en çok edebiyat heyecan verir. Kendimi çok iyi hissettiğim, kendimle kaldığım özel bir an düşünelim. Bütün renkler, kokular, sessizlik, atmosfer, bana büyük bir mutluluk ve huzur vermiş… İşte o an benim aklıma edebiyattan bir dize gelir. Müzik duymam mesela o zaman; ya da bir resim gelmez gözümün önüne. Böyle bir şey.