Halit Ziya Uşaklıgil, (1866 İstanbul- Eyüp, 27 Mart 1945) batılı anlamda yazılan ilk modern Türk roman “ Aşk-ı Memnu”, ilk mensur şiir örneği “ Mensur Şiirler ” ve “ Mezardan Sesler” adlı eserleri Türk edebiyatına kazandırmış romancı, şair ve yazardır. Halit Ziya Uşaklıgil’in günümüze kadar ulaşan 44 adet eseri bulunmaktadır.
Halit Ziya Uşaklıgil, Uşşâkīzâdeler olarak anılan ve bir kolu İzmir’e yerleşerek halı ticaretiyle uğraşan Uşaklı Helvacızâdeler ailesine mensuptur. Dedesi Hacı Ali Efendi, İstanbul’daki dükkânının başına oğlu Hacı Halil Efendi’yi getirmiştir. Halit Ziya Uşaklıgil, ticaretle ilgisi bulunmayan, Mevlânâ Celâleddin ve Hâfız-ı Şîrâzî hayranı, yaşam tarzı bakımından Avrupaî olan Hacı Halil Efendi’nin üçüncü çocuğudur. Yazar, Mercan’daki bir mahalle mektebinde başlayan eğitiminin ardından yeni usulde öğrenim veren Sıbyan Mektebinde öğrenimini sürdürmüş; kısa bir süre sonra ailesinden izinsiz Fatih Askeri Rüşdiyesi’ne kaydolmuştur. Halit Ziya Uşaklıgil, işleri bozulan babasının İzmir’e dönmesi üzerine burada önce İzmir Rüşdiyesi’ne yazılmıştır. Eğitim sisteminden memnun olmayan dedesi yabancı dil dersleri için Farsça, Fransızca, Almanca, İtalyanca ve Rumca’yı iyi bilen avukat Auguste de Jaba’yı, matematik dersleri için Ermeni kâtip Antuan’ı özel hoca olarak tutmuştur. Hocalarının yardımıyla Ponson de Terrail’ın bir romanını Türkçeye çeviren Halit Ziya, Ermeni Katolik rahiplerinin açtığı özel Mechitariste Okulu’na kaydedilmiştir. Bu çevre ailesinden gelen alafranga eğilimini daha da kuvvetlendirmiş; okulda Eugène Sue, Jules Verne, Louis Figuier, Camille Flammarion, Paul Féval, Alexandre Dumas, Eugène Scribe, Racine gibi yabancı ve Nâmık Kemal, Abdülhak Hâmid gibi Türk yazarlarının eserlerini okumuştur.
Halit Ziya Uşaklıgil’in yazdığı 44 adet eser aşağıda listelenmiştir.
Halit Ziya Uşaklıgil’in ilk yazısı Hazîne-i Evrak’ta çıkan “Deniz Danası” dır. İlk edebî yazısı (mensur şiir) “Aşkımın Mezarı” ise Tercümân-ı Hakîkat’te yayımlanmıştır. Yazarın ilk romanı ise Sefile’dir.
Halit Ziya Uşaklıgil’in günümüze kadar ulaşan 44 adet eseri bulunmaktadır.
Halit Ziya Uşaklıgil’in hikayeleri aşağıda listelenmiştir.
Halit Ziya Uşaklıgil’in romanları aşağıda listelenmiştir.
Halit Ziya Uşaklıgil, ilk defa Mai ve Siyah’ta “batı kültürü” ile yetişmiş bir neslin, Servet-i Fünuncuların sanat, dil, edebiyat, müzik, tercüme hakkındaki görüşlerinin yanısıra hayat karşısında almış oldukları tavrı romanlaştırır. Bu bakımdan Mai ve Siyah’a “nesil romanı” denilmektedir.
Halit Ziya Uşaklıgil’in Mai ve Siyah adlı eserinde tezatlıklar bulunmaktadır. Burada mai ve siyaha tekabül eden çeşitli unsurlar karşılaştırılır. Eski edebiyat ile yeni edebiyatın karşılaştırılması da romanın asli unsurlarından birini teşkil eder.
Halit Ziya Uşaklıgil, bu eserinde asli şahısların yanı sıra, şehir hayatını parça parça romana nakletmiştir. Bu özelliği ile de Mai ve Siyah, ilk dört romandan ayrılır. Babıali, Beyoğlu, çeşitli zengin ve fakir evler, mektep muhiti, Tepebaşı gazinosu okuyucuya canlılıkla aktarılmaktadır. Fakat eserin en önemli cephesi, Servet-i Fünuncuların müdafaa ettikleri “Batı kültürü” nün ana fikir olmasıdır.
Aşk-ı Memnu adlı roman Halit Ziya Uşaklıgil’in en bilinen romanıdır. Fransız realist romancıların etkisi görülen Aşk-ı Memnu romanının Türk roman geleneğindeki yer ve önemi hakkında bugüne kadar pek çok övgü dolu tespitte bulunulmuştur. Realist tespit ve psikoloji itibariyle; simgeler ve olayların derinleştiği, kişiler arası dengenin ustalıkla kurulduğu, unsurları denetim altına tutulmuş tekniği en kusursuz romandır. Batı roman geleneğinin bütün özelliklerini taşıyan, realist romanın kurallarının edebiyatımıza girdiği, vakası sağlam bir plana sahip ilk eserdir. Bu eserde karşılaşılan en önemli farklılık eski ile yeni zihniyet arasındaki çatışmanın olmayışıdır. Halit Ziya’nın romanları arasında en zengin şahıs kadrosundan birisini ihtiva etmesine rağmen, romanda hizmetkarlar dışında bütün şahıslar Avrupai bir hayat yaşamaktadırlar. Halit Ziya Uşaklıgil, eserde şahısları tek tek ele almaktan ziyade, onları mensup oldukları çevre içinde tanıtmaya özen göstermiştir. Bu çevrenin davranış, düşünüş, yaşayış ve hayat karşısında almış olduğu tavır, o çevreye mensup ferdin karakterinin ana çizgilerini, maddi ve manevi portresini daha geniş ve manalı bir tarzda ortaya koyar. Aşk-ı Memnu, psikolojik realizmi içinde barındırması bakımından büyük önem taşımaktadır. Yazar, kahramanların ruh çözümlemelerini ayrıntılı bir şekilde ortaya koymuştur.
Aşk-ı Memnu romanının kurgusunda, merkezi kişilerin yer aldığı Melih Bey takımı ve Adnan Bey ailesinin birbirinden bağımsız hikayeleri, Adnan Bey-Bihter evliliği ile birleşmiştir. Bu birliktelik, hüzünlü bir son ile bitirilmiştir. Romanda hakim bakış açısı kullanılmıştır. Halit Ziya Uşaklıgil, kahramanların geçmişlerini, duygu ve düşünceleri hakkında bilgiler vermiştir. Aşk-ı Memnu’da mekan unsuru olarak İstanbul’da tepeler, camiler, kubbeler ile bir siluet olarak tasvir edilmiştir. Yasak aşk konulu romanda döneme dair; mürebbiyeler, görücü usulü evlilik ve alışveriş kültürü gibi konulara yer vermiştir.
Halit Ziya Uşaklıgil’in kaleme aldığı tiyatro oyunları aşağıda listelenmiştir.
Halit Ziya Uşaklıgil’in kaleme aldığı hatıraları aşağıda listelenmiştir.
Halit Ziya Uşaklıgil, gezi yazısı türünde eser vermemiştir.
Halit Ziya Uşaklıgil, deneme türünde eser vermemiştir.
Halit Ziya Uşaklıgil’in makaleleri aşağıda listelenmiştir.
Halit Ziya Uşaklıgil’in mensur şiirleri aşağıda listelenmiştir.
Halit Ziya Uşaklıgil’in ilk şiiri “Aşkımın Mezarı” dır. Eser, Tercümân-ı Hakîkat’te yayımlanmıştır.
Halit Ziya Uşaklıgil, Mensur Şiirler ve Mezardan Sesler adlı eseri dışında 60 yıllık yazı hayatında şiir dışında pek çok türde eser kaleme almıştır.Halit Ziya Uşaklıgil, ilk mensur şiir denemelerini 1883 yılında İstanbul’daki Tercüman-ı Hakikat gazetesinde daha sonra Berk ve Nevruz dergilerinde yayımlar. Fakat asıl ilgi uyandıran mensur şiirlerini 13 Kasım 1886 ve 25 Eylül 1887 tarihleri arasında Hizmet gazetesinde yayımlar. Uşaklıgil’in yazdığı 54 mensur şiirin 47’si Hizmet Matbaasında Mensur Şiirler adıyla 1891 yılında basılır. Genç yazar, Hizmet gazetesinde yayımladığı bu yazılara Mensur Şiirler adını vererek edebiyatımızda mensur şiir ismini ilk kullanan kişi olur (Aslan 2002: 19).
Halit Ziya Uşaklıgil Mensur Şiirler adlı eseri için “ hayâlhânemde açılmış bir takım nâzik, nârin fikirlerdir. Onlar bence çok kıymettardır. Çünkü giryelerimi, neşvelerimi musavvirdirler. Ben onları takdis ederim; çünkü hissiyatımı, mütalââtımı nâtıktırlar.” ifadelerini kullanmıştır. Yazarın şiirlerindeki başlıca temalar; duygusal temalı mensureler, sosyal temalı mensureler, kozmik temalı mensureler olarak üçe ayrılmıştır. Halit Ziya’nın yayımladığı mensur şiirlerin dili sade, kısa ve anlaşılırdır.
Halit Ziya Uşaklıgil’in 18 Kasım 1886’da Tevfik Nevzat’la birlikte çıkarmaya başladığı Hizmet gazetesindeki faaliyeti, yazarın edebî hayatında bir dönüm noktası olmuştur. Telif ve tercüme roman ve hikâyeleri, mensur şiirleri, Türk ve dünya edebiyatları ile edebiyatın meselelerine ait makaleleri, “Garâib-i Fenniyye” başlığı altındaki yazıları, “Letâif” başlıklı fıkraları, “Cüzdan” başlıklı özdeyişler ve çeviri hikâyeleriyle İstanbul’da da adından söz ettirmeye başlamıştır.
Halit Ziya Uşaklıgil, Mensur Şiirler ve Mezardan Sesler adlı eseri dışındaki 60 yıllık yazı hayatında şiir dışında pek çok türde eser kaleme almıştır. Mensur şiir, nesir şeklinde kaleme alınan vezinsiz, kafiyesiz, şiirlerdir. Türk edebiyatında mensur şiirlere mensure denilmektedir. Halit Ziya Uşaklıgil, ilk mensur şiir denemelerini 1883 yılında İstanbul’daki Tercüman-ı Hakikat gazetesinde daha sonra Berk ve Nevruz dergilerinde yayımlar. Fakat asıl ilgi uyandıran mensur şiirlerini 13 Kasım 1886 ve 25 Eylül 1887 tarihleri arasında Hizmet gazetesinde yayımlar. Uşaklıgil’in yazdığı 54 mensur şiirin 47’si Hizmet Matbaasında Mensur Şiirler adıyla 1891 yılında basılır. Genç yazar, Hizmet gazetesinde yayımladığı bu yazılara Mensur Şiirler adını vererek edebiyatımızda mensur şiir ismini ilk kullanan kişi olur (Aslan 2002: 19).
Halit Ziya Uşaklıgil’in Mensur Şiirler’i Türk edebiyatındaki mensur şiir türünün ilk örneğidir. 1886-1887 tarihleri arasında Hizmet gazetesi ve Servet-i Fünun Döneminin çeşitli gazetelerinde yayımlanan “ Mensur Şiirler” genel başlığıyla bir araya getirilmiştir.
Halit Ziya Uşaklıgil’in Mezardan Sesler adlı eseri, mensur şiir türünde yayımlanan ikinci ve son eseridir. Kitabın adı, Halit Ziya Uşaklıgil’in annesinin ölümü sebebiyle yazılmıştır. Mezardan Sesler’de toplam 56 adet mensur şiir bulunmaktadır. Bu metinlerin ortak özelliği hayata duyulan nefret duygusudur.
Halit Ziya Uşaklıgil’in Şiirleri Hangi Türdedir?
Halit Ziya Uşaklıgil’in şiirleri mensur şiir türündedir.
Halit Ziya, hikaye türünde kaleme aldığı eserlerinde, dış dünyaya daha çok açılmış, daha çok yer vermiştir. Dolayısıyla, romanlarına oranla daha geniş alana yayılan bir konu dağarcığına ulaşmıştır. Yazar, romanlarında olduğu gibi öykülerinde de bireyi konu edinmiştir. Ancak artık bu birey konaklarda, yalılarda, bir genellemeyle, yalnızca dört duvar arasında yaşayan bir insan değildir. Kapalı mekânlarda bulunmayı sürdürmekle birlikte dışarıya da yönelen kişi kadrosu, öykülerde konu zenginliğini beraberinde getirmiştir. Yazar, bu zenginliği gözlem gücüne bağlar ve hayatın, çevrenin öyküye konu olabilecek sayısız malzemeye sahip olduğunu belirtir. Yazarın görevi bu malzemeyi yakalayabilmek ve işleyebilmektir ona göre: "Bütün hikâye yazanlar bilirler ki mevzuu bulmak kadar kolay bir şey yoktur. Bütün sokaklar, bütün evler, bütün insanlar birer hikâye mevzuudur; gözlerinizi yumarak kütüphaneler dolduracak mevzuların içinde bunalırsınız. Hüner herhangi bir mevzuun idaresinde, tasvirinde, heyecan verecek bir şekle sokulmasındadır.”
Halit Ziya Uşaklıgil, romanlarında ekonomik ve kültürel gelişmişlik bakımından toplumun üst katmanlarından seçtiği insanların yaşantılarını konu edinmiştir. Yazar öykülerinde bu anlayıştan bir ölçüde uzaklaşmış, konularını ve figürlerini toplumun hemen her kesiminden almıştır. Ancak, bu durum keskin bir geçiş özelliği göstermemiştir. O, birçok öyküsünde romanlarındaki yüksek zümre yaşantısına ve özellikle bireysel duruma dayalı konu oluşturma tutumunu da sürdürmüştür. Konu bakımından üzerinde durulması gereken en önemli nokta, Halit Ziya’nın, öykülerini kaleme alırken kendini ön plânda tutmuş, hayatından kesitlere geniş yer vermiş olmasıdır. Romanlarında bir anlatıcı olarak ön plâna çıkmayan Yazar, birçok öyküsünde ise dolaylı ya da doğrudan kendi hayatını anlatmıştır.
Halit Ziya Uşaklıgil, hikayelerinde figürlerin hemen hepsi, ruhsal çatışmalar yaşayan, çevrelerinden kopuk, yalnız, sorunlu kişilerdir. Halit Ziya, onların dış yapılarından çok ruhsal durumları üzerinde durmuş, dolayısıyla psikolojik tahlillere oldukça geniş yer vermiştir. Yazar, kişilerin iç dünyalarını vermede, özellikle birinci teklik anlatımını tercih ederek figür ile okuyucuyu baş başa bırakır, dolayısıyla kendi bakış açısını aradan çıkarır. Böylece kişilerin içyapılarını kendilerinin dile getirmesi yoluyla tahlillerine nesnel bir kimlik kazandırır.
Halit Ziya Uşaklıgil, realizm ve natüralizm akımından etkilenmiştir. Yazar, Fransız gerçekçilerinin etkisi ile toplumun tarihinden soyutlanmış bireyin kendisini, psikolojik hallerini yazmaya başlamıştır. Avrupa’da Batılı yaşam biçimiyle ve toplumun karşısındaki bireyi anlatma gerekçesinden doğarak gerçekçi ve gerçek Türk romanının öncüsü Halit Ziya Uşaklıgil olmuştur.
Halit Ziya Uşaklıgil, Aşk-ı Memnu adlı eserinde natüralizm büyük ölçüde etkisini göstermektedir. Romanda her şey nedensellik, çevre faktörü, soya çekim gibi sebepler üzerinde açıklanır. Örneğin, Aşk-ı Memnu’ da Yazar, Bihter karakterinin soya çekim özelliğini şöyle dile getirmiştir: “ Ta küçüklüklerinden beri Peyker’e babasına benzer, Bihter için annesine çekmiş derlerdi. Mademki bunu söylemekte herkes müttefikti, demek hakikatte o, annesine benziyordu” der.
Halit Ziya Uşaklıgil, Servet-i Fünun Dönemi yazarıdır. Servet-i Fünun Dönemi, Recaizade Mahmut Ekrem’in öğrencisi Tevfik Fikret’i Servet-i Fünun dergisine başyazar olarak seçtiği sene olan 1896’da başlamıştır. Hüseyin Cahit Yalçın’ın 1901’de Fransızcadan çevirdiği, Fransız İhtilali konulu "Edebiyat ve Hukuk” makalesi gerekçe gösterilerek, derginin kapatılmasıyla sona ermiştir. Servet-i Fünun Dönemi, eski – yeni tartışmasının son bulduğu, şiirde batı nazım biçimlerinin kullanılmaya başlanıp gazel, kaside gibi divan nazım biçimlerinin tümüyle terk edildiği, kulak için uyağın yaygınlaştığı dönemdir. Parnasizm ve sembolizm akımlarının tanınıp uygulandığı, şiirde tümüyle bireysel konuların işlendiği bu dönemde Halit Ziya Uşaklıgil etkisiyle romanda da gelişim ve modernleşme sağlanmıştır. Servet-i Fünun dönemi, batı etkisindeki Türk edebiyatı sürecinde hem şiirde hem de düzyazıda batılılaşmanın gerçekleştiği kısa ama etkili bir dönem olmuştur. Gazetecilik ve tiyatro alanında gerileme görülse de eleştiri, gezi yazısı, makale, roman, öykü, şiir alanlarında gelişmeler yaşanmıştır. Servet-i Fünun döneminde eserlerin içeriğinin tümüyle bireysel olması II. Abdülhamit Dönemi’nin baskıcı politikaları nedeniyledir.
Halit Ziya Uşaklıgil, Türk romanının büyük ustası olarak edilmiştir. 1886-1908 yılları arasında 8 roman kaleme almıştır. Bu romanlardan Sefile ve Nesl-i Ahîr uzun yıllar gazete sütunlarında kalmış, dolayısıyla üzerlerinde çok az inceleme yapılmıştır. Yazarın romancılığını üç döneme ayırmak mümkündür. İzmir’de yazıp yayımladığı ve düşmüş kadına acıma konusunu işlediği Sefile, ev içinde geçen üçlü bir aşk macerasının ele alındığı Nemide ve Bir Ölünün Defteri acemilik döneminin ürünleridir. Ferdi ve Şürekâsı evin içinden dışarıya açıldığı ilk romandır. Bu eserle birlikte olgunluk dönemine giren yazar Servet-i Fünûn’un edebî beyannâmesi olan Mâi ve Siyah’ı kaleme alır; eserin kahramanı Ahmet Cemil vasıtasıyla bu neslin özlemlerini, edebiyat ve hayat karşısındaki tavrını romanlaştırmıştır.
Halit Ziya, Aşk-ı Memnû’da yeniden ev içine dönmüştür. Kırık Hayatlar’da önceki romanlarından farklı şekilde realist akımın temalarından biri olan sosyal çevrenin bireyleri etkilemesini işler. Bu romanda bir aile dramını, üçüzlü bir aşk macerasını işlemekle beraber yazar bu çerçeveyi genişleterek âdeta bütün bir şehre teşmil eder. Dolayısıyla romanın adındaki çoğul eki anlamlıdır ve tek bir ailenin değil çeşitli sebeplerle hayatları kırılan, bozulan, sarsılan fertlerin ve ailelerin dramını dile getirir. Halit Ziya, altmış yıllık yazı hayatında şiir dışında pek çok eser kaleme almıştır. Kendisinden önce Türk romancılığına hâkim olan Ahmet Midhat Efendi tarzında görüldüğü gibi basit bir üslûpla vak‘ayı ön plana çıkaran anlayış onunla değişmiş, olaya dayanan anlatım yerine kahramanların iç dünyasını sanatkârane üslûpla tahlile dayanan yeni bir anlayış benimsenmiştir. Ayrıca Halit Ziya’nın bir önceki dönemde olduğu gibi roman vasıtasıyla okuyucuya toplumsal mesaj verme endişesi yoktur. Türk edebiyatının aynı zamanda büyük bir üslûp ustası kabul edilen Halit Ziya özellikle Mâi ve Siyah romanında bunu bütün ayrıntılarıyla ortaya koymuştur.
Halit Ziya Uşaklıgil’in etkilendiği isimler aşağıda listelenmiştir.
Halit Ziya Uşaklıgil, Türk edebiyatında Batılı anlamda yazılan ilk başarılı romanları yazmıştır. Servet-i Fünun Döneminde roman ve hikaye türünün en önemli yazarı olmuştur. Halit Ziya Uşaklıgil’in eserlerinde realizm ve natüralizm akımının en başarılı etkileri görülür. Yazarın Aşk-ı Memnu romanında anlattığı olay örgüsü natüralizm akımının, “ Kar Yağarken” adlı hikayesinde anlattığı realizm akımının en başarılı örnekleri arasında verilebilmektedir.
Halit Ziya Uşaklıgil, Servet-i Fünun Dönemi öncesinde Türk romanları olaya ve maceraya dayalı içerikler üreten, anlatımları teknik yönden kusurlu, halka fayda gütme amacını esas alan eserler üretilen bir alanda Türk romancılığını geliştirmiştir. Yazar, roman tekniğine, dil ve anlatıma, kahramanların ruh hallerine önem veren, psikolojik davranışları tahlil eden romanlar yazmıştır. Bu sebeple Halit Ziya Uşaklıgil, Batılı tekniğe en uygun, titizlikle yazılan kurgular kaleme alan; ilk roman ve hikayeler üreten kişi olmuştur.
Halit Ziya Uşaklıgil, İstanbul Eyüplüdür. Yazar, Uşşâkīzâdeler diye anılan ve bir kolu İzmir’e yerleşerek halı ticaretiyle uğraşan Uşaklı Helvacızâdeler ailesine mensuptur.
Halit Ziya Uşaklıgil’in babası, Hacı Halil Efendi’dir. Hacı Halil Efendi, İstanbul’da halı ticareti ile uğraşmıştır.
Halit Ziya Uşaklıgil, Uşşâkīzâdeler olarak anılan ve bir kolu İzmir’e yerleşerek halı ticaretiyle uğraşan Uşaklı Helvacızâdeler ailesine mensuptur. Dedesi Hacı Ali Efendi, İstanbul’daki dükkânının başına oğlu Hacı Halil Efendi’yi getirmiştir. Halit Ziya Uşaklıgil, ticaretle ilgisi bulunmayan, Mevlânâ Celâleddin ve Hâfız-ı Şîrâzî hayranı, yaşam tarzı bakımından Avrupaî olan Hacı Halil Efendi’nin üçüncü çocuğudur. Yazar, Mercan’daki bir mahalle mektebinde başlayan eğitiminin ardından yeni usulde öğrenim veren Sıbyan Mektebinde öğrenimini sürdürmüş; kısa bir süre sonra ailesinden izinsiz Fatih Askeri Rüşdiyesi’ne kaydolmuştur. Halit Ziya Uşaklıgil, işleri bozulan babasının İzmir’e dönmesi üzerine burada önce İzmir Rüşdiyesi’ne yazılmıştır. Eğitim sisteminden memnun olmayan dedesi yabancı dil dersleri için Farsça, Fransızca, Almanca, İtalyanca ve Rumca’yı iyi bilen avukat Auguste de Jaba’yı, matematik dersleri için Ermeni kâtip Antuan’ı özel hoca olarak tutmuştur. Hocalarının yardımıyla Ponson de Terrail’ın bir romanını Türkçeye çeviren Halit Ziya, Ermeni Katolik rahiplerinin açtığı özel Mechitariste Okulu’na kaydedilmiştir. Bu çevre ailesinden gelen alafranga eğilimini daha da kuvvetlendirmiş; okulda Eugène Sue, Jules Verne, Louis Figuier, Camille Flammarion, Paul Féval, Alexandre Dumas, Eugène Scribe, Racine gibi yabancı ve Nâmık Kemal, Abdülhak Hâmid gibi Türk yazarlarının eserlerini okumuştur.
Halit Ziya Uşaklıgil’in eğitim aldığı okullar aşağıda listelenmiştir.
Halit Ziya Uşaklıgil’in edebi kişiliği maddeler halinde aşağıda listelenmiştir.
Halit Ziya Uşaklıgil, Memnune Hanım’la evlenmiştir. Halit Ziya'nın bu evlilikten 6 çocuğu dünyaya gelmiştir: Vedide, Bihin, Sadun, Güzin, Vedat ve Bülent’tir. Bir süre sonra peş peşe dedesini, amcasını, ilk çocuğu Vedide’yi kaybetmiştir.
Halit Ziya Uşaklıgil’in Memnune Hanım ile evliliğinde 6 çocuğu dünyaya gelmiştir. Çocukları, Vedide, Bihin, Sadun, Güzin, Vedat ve Bülent’tir. Vedat Uşaklıgil ve Bülent Uşaklıgil diplomattır.
Halit Ziya Uşaklıgil, 1945 yılında 79 yaşında vefat etmiştir.
Halit Ziya Uşaklıgil’in mezarı İstanbul Bakırköy Zuhurat Baba Mezarlığındadır.
Halit Ziya Uşaklıgil hakkında yapılan çalışma kitapları aşağıda listelenmiştir.
Mehmet Kaplan, Mehmet Kaplan’dan Seçmeler