Gülten Akın Cankoçak (23 Ocak 1933, Yozgat - 4 Kasım 2015, Ankara), şiir, derleme, tiyatro gibi türlerde toplam 20'den fazla eseri bulunan, şiire bireysel duyarlılıkla başlayan, sonrasında toplumculuğa yönelen ve Cumhuriyet Dönemi yazarlarından olan Türk şair, çevirmen, avukat ve öğretmendir. Şairin biyografisi incelendiğinde eğitim hayatına Yozgat’ın Sorgun ilçesinde başladığı, ardından Ankara’da devam ettiği ve Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun olduğu öğrenilmektedir. Gülten Akın'ın şiirleri birçok dile çevrilmiş ve kırktan fazla şiiri farklı besteciler tarafından bestelenmiştir. Yaşam özeti başarılarla dolu olan, birçok ödüle layık görülen Gülten Akın, Milliyet gazetesinin 2008 yılında yaptığı ankette yaşayan en büyük Türk şair seçilmiştir.
Gülten Akın’ın 26 adet eseri aşağıda listelenmiştir.
Gülten Akın’ın ilk eseri 1956 yılında yayımlanan "Rüzgar Saati" isimli şiir kitabıdır. Kitap ilk olarak Varlık Yayınları tarafından basılmıştır. Eserde, 1951–1955 yılları arasında yazılan toplamda otuz üç şiir bulunmaktadır. Genç bir kızın, aşk, sevgi, ayrılık, yalnızlık, özlem gibi duygularını yansıtan, ‘ben’in ön planda olduğu, yalnızlık duygusunun ağır bastığı şiirler yer almaktadır.
Gülten Akın’ın 20’den fazla eseri vardır.
Gülten Akın şiirlerinin bir kısmı aşağıda listelenmiştir.
Gülten Akın’ın en ünlü beş şiiri aşağıda verilmiştir.
DELİ KIZIN TÜRKÜSÜ
…
Sana büyük caddelerin birinde rastlasam
Elimi uzatsan tutsam götürsem
Gözlerine baksam gözlerine, konuşmasak
Anlasan
Elimi uzatsam tutamasam
Olanca sevgimi yalnızlığımı düşünsem-hayır düşünmesem
Senin hiç haberin olmasa
Senin hiç haberin olmaz ki
Başlar biter kendi kendine o türkü
Yağmur yağar akasyalar ıslanır
Bulutlar uçuşur geceleyin
Ben yağmura deli buluta deli
Bir büyük oyun yaşamak dediğin
Beni ya sevmeli ya öldürmeli
Yitirmeli büyük yolların birinde ne varsa
Böcekler gibi başlamalı yeniden
Bu Allahsız bu yağmur işlemez karanlıkta
Yan garipliğine yürek yan
Gitti giden
SARDUNYA
Yasadır ansıtalım:
Tohum ekenlerin, fide dikenlerin
Kimse durduramaz yağmurunu
Güneşini kimse kesemez.
Fesleğen ekiyorum, sardunya dikiyorum
Arsızmış, öyle diyor komşum,
Artık siz istemeseniz de
Açar tohumunu, yayılır toprağınızda.
Ne güzel ne güzel ne güzel Tanrım
Fesleğen ekiyor, sardunya dikiyorum
Bitiyorum arsızlığına çimenin çiçeğin
Arsızlık bugünden geri
Umut ve direnç demektir
Sokulmak demektir yaşamın koynuna
Özdeşlik demektir yaşamla.
İnan olsun dostlar, inan olsun
Dalından kopan sardunya
Bozulmadı bi kez, eğmedi başını
Açmayı sürdürdü diktiğim toprakta.
İLKYAZ
Ah, kimselerin vakti yok
Durup ince şeyleri anlamaya
Kalın fırçalarını kullanarak geçiyorlar
Evler çocuklar mezarlar çizerek dünyaya
Yitenler olduğu görülüyor bir türküyü açtılar mı
Bakıp kapatıyorlar
Geceye giriyor türküler ve ince şeyler
"Memelerinde biraz irin, biraz balık ve biraz gözyaşı
Bir dev oluyorsun deniz deniz deniz
sisin dere ağızlarından sokulup akşamları
Fındıklarımızı basıyor
Neyleriz kararan tomurcukları
Çocuklarımıza yalvarıyoruz: Aç durun biraz
Tecimenlere yalvarıyoruz:
Bir "Hotel" bir gizli evlenme az çiziniz
Bir banka az çiziniz bir yalvarma
Bizden size ve sizden dışardakilere
...
Durup ince şeyleri anlatmaya
Kimselerin vakti olmasa da
Okulların kadın öğretmencikleri
Tatil günlerini çoğaltsalar da
Kutsal nemiz varsa onun adına
Gözlerimiz için bağlar dokusalar da
Birikimler ve çizgiler gitgide gitgide
Açmaya ilkyaz çiçekleri
Bir gün birileri öte geçelerden
Islık çalar yanıt veririz
SENİ SEVDİM
Seni sevdim, seni birdenbire değil usul usul sevdim
“Uyandım bir sabah” gibi değil, öyle değil
Nasıl yürür özsu dal uçlarına
Ve günışığı sislerden düşsel ovalara
Susuzdu, suya değdi dudaklarım seni sevdim
Mevsim kirazlardan eriklerden geçti yaza döndü
Yitik ceren arayı arayı anasını buldu
Adın ölmezlendi bir ağız da benden geçerek
Soludum, üfledim, yaprak pırpırlandı Ağustos dindi
Seni sevdim, sevgilerim senden geçerek bütünlendi
Seni sevdim, küçük yuvarlak adamlar
Ve onların yoğun boyunlu kadınları
Düz gitmeden önce ülkeyi bir baştan bir başa
Yalana yaslanmış bir çeşit erk kurulmadan önce
Köprüler ve yollar tahviller senetler hükmünde
Dışa açılmadan önce içe açılmadan önce kapanmadan önce
Nehirlerimiz ve dağlarımız ve başka başka nelerimiz
Senet senet satılmadan önce
Şirketler vakıflar ocaklar kutsal kılınıp
Tanrı parsellenip kapatılmadan önce
Seni sevdim. Artık tek mümkünüm sensin
YAĞMURLU
Uzağı ne zaman düşünsem aydınlık
Burda geceler kaldı sen gittin
Geceyle uyku suyla yosun
Benimle olduğun bilmez misin
Uzak ve beyaz şehirlerden
Bir ince yağmurla gelirsin
Gece bekçisini sokağından
Garibi yatağından çeker alırsın
Bir hikaye bilir söylerim
Dost yıldızlara karşı ve sabaha doğru
Bu hikayenin bir ucu sendedir
Kurtarmak isterim kurtarmak isterim
Bütün uçurtmaların ipi elindedir.
Gülten Akın 400’den fazla şiir yazmıştır. Şiirleri Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlanmaktadır. Gülten Akın’ın 19 şiir kitabı aşağıda listelenmiştir.
Gülten Akın’ın en ünlü şiiri “Deli Kızın Türküsü” isimli eseridir. Sezen Aksu’nun 11. stüdyo albümünün adının “Deli Kızın Türküsü” olması ve şiirin albümde yer alması Gülten Akın’ın şiirinin ününü artırmıştır.
Gülten Akın'ın ilk şiiri 1951 yılı Nisan ayında “Son Haber” gazetesinde yayımlanan "Çin Masalı" isimli eseridir.
Gülten Akın'ın "Rüzgâr Saati", "Kestim Kara Saçlarımı" ve "Sığda" isimli kitaplarında toplanan ilk dönem şiirleri "ben" odaklı şiirlerdir. Şair şiir serüvenine kendi duyguları ve duygulanmalarına ağırlık verdiği şiirlerle başlamıştır. Sıklıkla işlediği konular ise: doğa, aşk, ayrılık ve özlemdir.
Gülten Akın’ın ikinci dönem şiirleri "Kırmızı Karanfil", "Maraş’ın ve Ökkeş’in Destanı", "Ağıtlar ve Türküler", "Seyran Destanı", "İlahiler", "42 Günün Şiirleri" ve "Celâliler Destanı" isimli eserlerindeki şiirlerdir. Şair bu şiirlerinde toplumsal konulara yönelmiştir. Şiirlerin birçoğunda halk edebiyatı geleneğinden yararlanmıştır. Eşinin görevi nedeniyle Anadolu’nun birçok yerine gitme ve insanları tanıma fırsatı bulan Gülten Akın, buradaki gözlemlerini eserlerine yansıtmıştır. Şiirlerinde kadın savunmasına, kırsal halkın sorunlarına, yönetime karşı direnç ve birlik çağrısına, kent yaşamına ve göç olgusuna yer vermiştir. Gülten Akın'ın "Maraş’ın ve Ökkeş’in Destanı" kitabı şiirindeki destanlar döneminin ilk eseridir. "Ağıtlar ve Türküler" eseri de Akın'ın toplumsal bağlamda olgunluk dönemi eseri kabul edilmektedir.
Gülten Akın'ın 3. dönem eserlerinin ilki "Sevda Kalıcıdır " isimli kitabıdır. Şairin bu dönemdeki şiirleri yapı bakımından güçlü, tema bakımından zengindir.
Gülten Akın, şiirlerinde tek bir türe bağlı kalmamıştır. Destan, ağıt, türkü, ilahi gibi geleneksel türleri yenilikçi bir anlayışla kullanmıştır.
Gülten Akın, toplumcu gerçekçi şiir anlayışına sahiptir.
Gülten Akın, serbest tarzda şiirler yazmıştır. Az sayıda olsa da hece ölçüsü kullandığı şiirleri de vardır.
Gülten Akın, şiirlerinde tek bir kafiye çeşidine bağlı kalmamış, birçok kafiye çeşidini denemiştir. Şiirlerinde aliterasyon ve asonansları kullanarak ritim oluşturmuştur.
Gülten Akın’ın şiirleri günümüzde Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlanmaktadır. Şairin şiirleri Varlık, Yeditepe, Türk Dil Kurumu, Cem ve Alan Yayınları gibi yayınlarda da yayımlanmıştır. Gülten Akın’ın şiirlerinin yayımlandığı dergilerden bazıları aşağıda listelenmiştir.
Gülten Akın’ın bestelenen şiirlerinden bazıları aşağıda listelenmiştir.
Gülten Akın, Cumhuriyet Dönemi yazarıdır.
Gülten Akın, “sanat toplum içindir” anlayışını benimsemiştir.
Gülten Akın, İkinci Yeni akımından etkilenmiştir. Fakat şairin tek bir akımın etkisinde kaldığını söylemek yanlıştır. Toplumcu şiir, yapısalcı şiir gibi farklı akımlardan etkilenmiş; ama kendine özgü bir anlayış geliştirmiştir.
Gülten Akın’ın etkilendiği isimlerden bazıları aşağıda listelenmiştir.
Gülten Akın, Türk edebiyatının önemli şairlerindendir ve hem eser verdiği dönemde, hem de vefatından sonra birçok kişiyi etkilemiştir. Farklı sanat dallarıyla ilgilenen sanatçılara ilham olmuştur.
Gülten Akın, uzun soluklu bir kadın şair olması, şiirimize getirdiği yenilikleri, toplumcu şiirin yükselişe geçmesini sağlayanlardan olması, farklı türde eserler kaleme alması ve eserleri ile okurlar üzerinde iz bırakması ile edebiyatımızda önemli bir yere sahip olmuştur.
Gülten Akın’ın eserleri günümüzde Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlanmaktadır. Şairin eserleri Varlık, Yeditepe, Türk Dil Kurumu, Cem ve Alan Yayınları gibi yayınlarda da yayımlanmıştır. Gülten Akın’ın eserlerinin yayımlandığı dergilerden bazıları aşağıda listelenmiştir.
Gülten Akın, yazarlık dışında Van, Giresun, Sinop ve Kahramanmaraş gibi ilçelerde öğretmenlik, yardımcı avukatlık ve avukatlık yapmıştır. Türk Dil Kurumu Derleme ve Tarama Kolu'nda da çalışan Gülten Akın, Kültür Bakanlığı Yayın Danışma Kurulu üyeliğinde bulunmuştur. İnsan Hakları Derneği, Halkevleri, Dil Derneği gibi örgütlerde kurucu ve yönetici olarak görev yapmış, Demokratik kitle örgütlerinin yeniden kuruluşu çalışmalarına katılmıştır.
Gülten Akın, eserlerinde siyasal görüşlerini dile getirmeye çekinmemiş, "bireyin, özellikle edilgen kadının yaşadığı kişisel, toplumsal, siyasal, ekonomik olay, olgu, umutları şiire konu edilmesinin gerekliliğine inanmıştır" . (Mustafa Okçul)
Gülten Akın'ın oğlu Ankara’daki bir banka soygununa katılma gerekçesiyle tutuklanmış ve hapse mahkum edilmiştir. Şair, oğlunun cezaevinde yaşadıklarını şiirine yansıtmıştır. Akın “42 Günün Şiirleri” isimli kitabında Mamak Cezaevi'ndeki açlık grevini işlemiştir.
Gülten Akın’ın aldığı ödüller aşağıda listelenmiştir.
Gülten Akın’ın eserlerinden alınan 20 alıntı aşağıda maddeler halinde listelenmiştir.
Gülten Akın, Yozgatlıdır.
Gülten Akın’ın babası memur Nurettin Bey’dir. 2. Dünya Savaşı’nda askerlik yapmıştır. Hakkında detaylı bilgi bulunmamaktadır.
Gülten Akın Yozgat’ta dünyaya gelmiştir. Geniş bir aile içinde, doğayla iç içe büyümüştür. Anne tarafından dedesi Kavurgalı Hoca Nuri Efendi, şairin çocukluğuna etki etmiş önemli bir isimdir. Aydın bir din adamı olan Nuri Efendi, Mevlana ve Yunus Emre okumayı çok sevmektedir. Gülten Akın'a özel olduğunu hissettirmiştir. Şairin çocukluğu babasının Ankara’ya giderek orada bir iş bulmasından sonra Ankara'da devam etmiştir. Babası dar gelirli bir devlet görevlisidir ve şair küçük yaşta tutumlu olmayı öğrenmiştir. Geniş bir aile içinde büyüyen Gülten Akın, çocukluğunu "Sevgiyle sarılıydım. Bundan dolayı ben de sevgiyle dolu büyüdüm." sözleriyle ifade etmiştir.
Gülten Akın eğitimine Sorgun’da başlamıştır. Başarılı bir öğrenci olan Akın’ın ilkokul öğretmeni Melek Hanım, iyi ve ilgili bir öğretmendir ve şairin bu yılları için önemlidir. Babası Nurettin Bey’in Ankara’da memur olarak çalışmaya başlamasından sonra eğitimine Ankara’da devam etmiştir. Gülten Akın burada Cebeci Ortaokuluna gitmiştir ve bu okulu hiç sevmemiştir. Okula adeta bir gölge gibi gidip gelmiş ve yalnızlığını, kendi iç dünyasına çekilmeyi sevmeye başlamıştır. Bu durum lise yıllarına kadar sürmüştür. Gülten Akın, küçük yaştan beri okumaya ve yazmaya meraklıdır ve lise 2. sınıftan itibaren okul dergileri için genelde mizahi şiirler yazmaya başlamıştır. Şair, liseyi Liseyi Atatürk Kız Lisesinde tamamladıktan sonra tıp fakültesine gitmek istemiştir, fakat Ankara Hukuk Fakültesi’ne gitmiştir. Şair üniversite yıllarını şöyle anlatmıştır: "Liseyi bitirmiştim ama yaşam da yeniden ağırlaşmaya, maaşlar yetmemeye başlamıştı. Evlerin kadınların kızları daha büyük sayılarda devlet arşivlerini dolduruyordu. O yaz iş aradım oysa tıp fakültesine gitmeyi düşlüyordum. Çapa Yüksek Öğretmen Okulu sınavını kazanmıştım. Edebiyat okuyacaktım. Gidemedim. Hukuka yazıldım. Bir de iş buldum. İçişleri Bakanlığında. Yıl içinde akşamları ders çalışıyor, yılsonlarında izinlerimi kullanarak sınavlara giriyordum. Dört yıl sonra bitti fakülte"
Gülten Akın, “Uzun süre, hayatla doğa arasında tedirgin bir iç dünyanın duyarlığını dile getiren, sonra objektifini bireysel inceliklerden kitle sorunlarına çeviren” (Behçet Necatigil) bir şairdir. Şiir, deneme ve tiyatro gibi türlerde birçok eser yazmıştır. Gülten Akın kendi şiir anlayışını şu sözlerle anlatmıştır: "Ben şiiri hep üstünde cambazlık yaptığım bir ipe benzetmişimdir. Şov’a gelmeyecek ciddi bir iş. Bana göre şiir zaman içinde değişti. Yaşamım, şiire bakışım, izleklerime göre seçtiğim biçem, hep zaman içinde değişti. Ben bu değişmeden hiçbir zaman çekinmedim, korkmadım hep biraz daha ileriye, benim bütünlüğümden ilettiğim insanların bütünlüğüne ulaşacak bir şeyi sağlamaya çalıştım."
Gülten Akın, üniversiteyi bitirdikten sonra 1956 yılında Yaşar Cankoçak’la evlenmiştir. Yaşar Cankoçak, Türkiye'nin birçok yerinde kaymakamlık yapmıştır. 2013 yılının Ekim ayında vefat etmiştir.
Gülten Akın’ın Yaşar Cankoçak ile evliliğinden Murat, Can, Aksu, Onur ve Deniz adlarında beş çocuğu olmuştur.
Gülten Akın, 2015 yılında vefat ettiğinde 82 yaşındadır.
Gülten Akın’ın mezarı Ankara, Karşıyaka Mezarlığı’ndadır.
Gülten Akın Hakkında yazılmış ve Gülten Akın hakkında bilgi içeren kitaplardan bazıları aşağıda listelenmiştir.