Fatma Aliye Topuz (1862, İstanbul - 1936, İstanbul), Osmanlı Dönemi'nde çeviri, roman, inceleme ve sohbet gibi türlerde eserler kaleme almış ve özellikle kadın hakları konusundaki çalışmaları ve edebi eserleri ile tanınan Türk yazar, çevirmen ve aktivisttir. 1892’de yayımlanan ilk romanı "Muhadarat" ile ülkemizin ilk kadın romancılarından olmuştur. 2009 yılından itibaren de 50 Türk lirasının arka yüzünde resmine yer verilmiştir.
Fatma Aliye’nin yaşamı incelendiğinde, sadece yazılı eserleriyle değil, yürüttüğü çeşitli sosyal faaliyetlerle de ön plana çıktığı görülmektedir. Yazar, o dönemin cam duvarlarının yıkılabileceğini ve kadınların da sosyal - kültürel hayatta yer alabileceğini göstermiştir. Fatma Aliye, tüm bu önemli çalışmalarıyla Türk edebiyatında hakkında monografi yazılan ilk kadın yazar olmuştur.
Fatma Aliye Hanım, çeşitli dönemlerde kadın ve çocuklara destek olacak yardım dernekleri kurmuş veya mevcut sivil toplum kuruluşlarında aktif şekilde çalışmıştır. Babası Ahmet Cevdet Paşa’nın Şam’da görevli olduğu zamanlarda Batılı kadınları evinde misafir etmiş ve Osmanlı ailevi, kültürel hayatıyla onları tanıştırmıştır. Dönemin sultanı Abdülhamit tarafından görevlendirilen Fatma Aliye, yaptığı çalışmalar dolayısıyla şefkat madalyası ile ödüllendirilmiştir.
Kadınların eğitimi ve sosyal hayattaki konumu üzerine yazıları dönemin gazete ve dergilerinde yayımlanmıştır. Yazarın Tercüman-ı Hakikat gazetesinde tefrika edilen "Nisvan-ı İslam" yazısı Olga de Lebedeff tarafından Fransızcaya çevrilmiştir. Bu kitap, bir Osmanlı kadını tarafından yazılmış ve Batı dillerine çevrilmiş ilk metin özelliğini taşımaktadır. Aynı eser Arapça ve İngilizceye de çevrilmiştir. Tanınırlığı yaşadığı coğrafyanın dışına çıkan yazar, farklı ülkelerdeki büyük kitap fuarları ve sergilere davet edilmiştir. Fatma Aliye Hanım'ın biyografisi The Woman’s Library of the World’s Fair’de yayımlanmış ve ilgi görmüştür. Yazarın birden fazla eseri Fransızcaya çevrilmiştir.
Fatma Aliye Topuz kitapları incelendiğinde, yazarın roman, çeviri ve makale türündeki eserlerle ön plana çıktığı görülmektedir. Bu eserler, Tanzimat edebiyatının genel özelliklerini yansıtmaktadır. Fatma Aliye Hanım'ın 14 eseri aşağıda listelenmiştir:
Fatma Aliye’nin ilk eseri, 1899 yılında yayımlanan “Meram” adlı tercümesidir. Eser, Georges Ohnet’nin “Volonté” adlı romanının çevirisidir. Öncelikle Tercüman-ı Hakikat’te tefrika edilmiştir. Fatma Aliye, bu ilk tercümede kendi ismi yerine “Bir Hanım” veya bazı kaynaklara göre “Bir Kadın” mahlasını kullanmıştır. Mahlasın cinsiyet belirtiyor olması, yaşadığı dönem için ilerici bir tavırdır. Çeviride yer alan “Dibace” ve “Tabsıra” başlıklı bölümler yazarın kendisine aittir. Fatma Aliye “Tabsıra” metninde “Mütercime-i Meram” ismini kullanmıştır. Kitap, erkek okuyucular tarafından tartışılmıştır. Bu tartışmanın nedenlerinden ilki, bir kadının hem Türkçeyi hem de Fransızcayı bu kadar iyi kullanmasının mümkün olmayacağı gerekçesidir. Tartışmalarda Fatma Aliye’yi daha sonra tanışacakları Ahmet Mithat Efendi savunmuştur.
Fatma Aliye’nin ilk telif eseri, Hayal ve Hakikat’te yer alan “Vefa” başlıklı bölümüdür. Hayal ve Hakikat, Türk edebiyatının iki yazarlı ilk romanı olma özelliği taşımaktadır. Eserin “Vedat” başlıklı bölümü de Mithat Efendi’ye aittir. Fatma Aliye bu eserde de “Bir Kadın” imzasını kullanmıştır. Eser, Ahmet Mithat Efendi’nin “Histeri” başlıklı bölümüyle sonlanır. Hayal ve Hakikat romanı 19. yüzyıl Osmanlı toplumunun önemli sorunlarından biri olan evlilik ve aşk konularına karşı cinslerin bakış açısıyla ışık tutmaktadır. Romanda Fatma Aliye’nin evlilik ve aşka bakışıyla ilgili değerlendirmeleri bulunmaktadır.
Fatma Aliye Hanım’ın bu değerlendirmelerinin ana amacı kadınların güçlendirilmesi, evlilik ve çok eşliliğin getirdiği zorluklara katlanmalarına dair zorunluluk hissetmemelerini sağlamaktır. Bu konuyu yazdığı diğer eserlerinde de işleyen Fatma Aliye, kadınların çalışarak bir gelir elde etmelerinin önemine vurgu yapmıştır. Eserleriyle dönem kadınlarını hayata hazırlamış, eğitimle tanıştırmış ve sosyalleşme cesareti aşılamıştır.
Fatma Aliye Topuz’un toplam 14 adet eseri vardır. Yazar 6 roman, 4 inceleme, 1 sohbet, 1 çeviri ve 2 tarih - felsefe eseri bulunmaktadır.
Fatma Aliye’nin roman türündeki 6 eserleri aşağıdaki listede yer almaktadır:
Fatma Aliye Topuz’un çeviri türündeki eseri “Meram” adını taşımaktadır. Fransızca orijinali Georges Ohnet tarafından yazılmış olan “Volonté” adlı romandır. Fatma Aliye, 1889 yılında yayımlanan kitapta kendi adı yerine “Bir Hanım” imzasını kullanmıştır. Çevirideki başarısı, erkek egemen edebiyat çevrelerince tartışılmış, bu çıkış babasının da dikkatini çekmiştir. Fatma Aliye, bu başarılı çıkıştan sonra babasından ders alma ve fikir tartışmalarında bulunma olanağına kavuşmuştur. Dönemin ünlü yazarı Ahmet Mithat Efendi, “Bir Hanım” imzalı kitaptan ve yazarından övgüyle söz etmiş ve Fatma Aliye’yi manevi kızı olarak kabul etmiştir. Fatma Aliye Hanım, daha sonraki eserlerinde “Mütercime-i Meram” takma adını kullanmıştır.
Fatma Aliye Topuz, 1908 Meşrutiyetinden sonra babasına yönelik eleştirileri cevaplamak amacıyla “Ahmet Cevdet Paşa ve Zamanı” adlı eserini yazmıştır. Eserde babasının doğumu, çocukluğu, gençliği ve Osmanlı’nın son dönemlerindeki tanıklığı yer almıştır. Fatma Aliye, kitap boyunca tüm olayları babasının ve onun yakın arkadaşlarının bakış açısına göre aktarmaktadır. Osmanlı modernleşme sürecinin önde gelen kişilerinden Ahmet Cevdet Paşa’yı anlatan eserin ilk baskısı Osmanlıca olarak yayımlanmıştır.
Cevdet Paşa’nın kızı, sırdaşı ve öğrencisi olan Fatma Aliye, yazdığı biyografiye babasının doğduğu coğrafyanın dokusunu ve İstanbul’a geliş hikâyesini aktardığı Mukaddime bölümü ile başlar. Bu bölümle birlikte 20 kısımdan oluşan kitap, bir döneme tanıklık etme amacının yanı sıra Ahmet Cevdet Paşa’nın sakladığı ancak duyulmasını istediği gizli bilgileri de içerir. Fatma Aliye Topuz, kitapta babasının yaşadığı dönemi ve bu dönemde olup bitenleri anlatmayı amaçlamıştır. Bununla birlikte, eser babasının yaşadığı dönemde geçmişe ait itirazlar ve sıkıntılarla ilgili sorumlu arayanlara da cevap niteliğindedir.
Fatma Aliye, eserlerinde tarihi değerlendirmelere sıkça yer veren yazarlar arasında yer alır. Örneğin, “Ûdî” romanındaki enstrüman ve makamlarla ilgili bölümlerde müzik tarihçisini andıran bir tema kurgulamıştır. Nisvân-ı İslâm, İstilâ-yı İslâm ve Terâcimi Ahvâl-i Felâsife adlı eserlerinde Avrupa tarihi ile ilgili bilgileri ve İslam tarihi hakkındaki yetkinliği ile de okurları etkilemiştir. Aynı şekilde, “Cevdet Paşa ve Zamanı” adlı eseri de daha bireysel bir tarih yazma çalışması olarak kabul edilmektedir. Bununla birlikte, bu eserlerin tamamında Ahmet Mithat Efendi’nin kontrolü, şekil ve içerik yönlendirmesinin izleri görülmektedir.
Fatma Aliye’nin “Tarih-i Osmaninin Bir Devre-i Mühimmesi: Kosova Zaferi Ankara Hezimeti” adlı eseri, tarih yazma işinin henüz bilimsel metotlara dayanmadığı bir dönemde yazılmıştır. Aynı zamanda bu dönem, erkek egemen bir hüviyet taşımaktadır. Dolayısıyla eser sadece tarihi bir olayın anlatımından ibaret olarak kabul edilmez. Sıcak harbin yoğun şekilde yaşandığı ve Osmanlı Devleti’nin önemli küçülme içinde olduğu dönemde yazılan eser, bir dönem eleştirisidir. Kitapta Osmanlı’nın yükselişini gerçekleştiren sultanların olumlu özellikleri ile fetret devrine sebep olan sultanların hataları göz önüne serilmiştir. Fatma Aliye, ayrıca kendi yaşadığı dönemdeki hataları da öne çıkartmıştır. Osman Bey döneminden Çelebi Mehmet’in tahta geçişine kadar olan döneme dair siyasi olayların ele alındığı eserin, kadın kalemiyle tarihe düşülen bir not olmasının yanı sıra bu tarihsel dönemin romancı gözüyle eleştiri, saptama ve duyarlılığı taşıması açısından da önem taşır.
Fatma Aliye’nin diğer eserlerinin listesi şöyledir:
Fatma Aliye Topuz, 19. yüzyıl sonlarıyla 20. yüzyılın başlarında yaşamıştır. Dolayısıyla Osmanlı Devleti’nin çöküşüne ve modern Türkiye’nin doğuşuna tanıklık etmiştir. Yazarın yaşadığı dönem itibariyle Osmanlı’nın son dönem yazarlarından olduğunu söylemek mümkündür.
Fatma Aliye Topuz'un sanat anlayışı, dönemin sosyal ve kültürel yapısını göz önünde bulundurarak kadınların haklarını ve toplumsal konumlarını iyileştirmeye yönelik bir perspektifle şekillenmiştir. Yazılarında ve romanlarında kadınların eğitimi ve toplumsal hayatta aktif olarak yer almalarının önemini vurgulamıştır. Kadınların eğitimsiz bırakılmasının toplumsal gerilik yarattığını savunmuş ve kadınların eğitim hakkını savunmuştur.
Fatma Aliye’nin romanları başta olmak üzere tüm eserlerinde dönemin sosyal ve kültürel gerçekliklerini yansıtma çabası görülür. Kadınların günlük yaşamları, karşılaştıkları zorluklar ve toplumsal baskılar realist bir bakış açısıyla ele alınmıştır. Bununla birlikte, yazar Osmanlı toplumundaki kadınların karşılaştığı eşitsizlikler ve adaletsizlikler üzerinde durmuştur. Geleneksel aile yapısının ve toplumsal normların kadınlar üzerindeki olumsuz etkilerini eleştirmiştir.
Fatma Aliye’nin eserlerinde kadın dayanışması ve destek önemli bir tema olarak öne çıkmıştır. Toplumsal ilerleme ve değişim için kadınların birbirine destek olması gerektiğini savunmuştur. Eserlerinde ahlaki değerlere de önem vermiş, karakterlerinin davranışları ve olayların gelişimi üzerinden ahlaki mesajlar da vermiştir. Fatma Aliye Topuz'un sanat anlayışı, dönemin toplumsal yapısına ve kadınların yaşadığı zorluklara duyarlı bir perspektiften oluşmuş, aynı zamanda kadınların toplumsal hayatta daha etkin bir rol oynamalarını teşvik eden bir anlayışı yansıtmaktadır.
Fatma Aliye Topuz, eserlerinde genellikle realizm (gerçekçilik) akımının etkilerini yansıtır. Realizm akımı, 19. yüzyılın ortalarında ortaya çıkmış ve sanatın, hayatı olduğu gibi yansıtması gerektiğini savunmuştur. Fatma Aliye’nin eserlerindeki gerçekçi tasvirler, realizm akımının bir etkisidir. Yazar ayrıca kadınların günlük yaşamlarını, karşılaştıkları zorlukları ve toplumsal baskıları ayrıntılı bir şekilde ele almıştır. Realizmin bir başka özelliği olan toplumsal eleştiriyi de Fatma Aliye Hanım’ın eserlerinde görmek mümkündür. Birçok eserinde toplumsal adaletsizliği kadınların karşılaştığı eşitsizlikler üzerinden eleştirmiştir. Bu eleştiriler, realizm akımının toplumsal gerçeklikleri olduğu gibi yansıtma ilkesine dayanır.
Fatma Aliye, karakterlerinin iç dünyasını, düşüncelerini ve duygularını derinlemesine işlemiştir. Bu, realizm akımının bireyin psikolojisine olan ilgisiyle uyumludur. Yazar, eserlerinde gözlemlerine dayanan ayrıntılı betimlemeler kullanmıştır. Böylelikle okuyucunun karakterlerin ve olayların iç dünyasına daha iyi nüfuz etmesini sağlamıştır. Fatma Aliye'nin eserlerinde, sıradan insanların günlük yaşamları ve deneyimleri önemli bir yer tutmaktadır. Bu da realizm akımının sıradan insanlara ve onların yaşamlarına olan ilgisini yansıtır. Fatma Aliye'nin eserlerinde realizmin etkileri belirgin bir şekilde hissedilirken, onun aynı zamanda kadın hakları ve toplumsal reformlarla ilgili görüşlerini de yansıttığını görmek mümkündür. Bu, onun edebi çalışmalarını dönemin sosyal ve kültürel bağlamına yerleştirirken, aynı zamanda kendi özgün sesini ve perspektifini de ortaya koyar.
Fatma Aliye Topuz'un yaşadığı dönemde ve realizm akımından etkilenen bazı önemli Osmanlı/Türk yazarlar şunlardır:
Bu yazarlar, Fatma Aliye Topuz ile aynı dönemde yaşamış ve eserlerinde realizm akımının etkilerini yansıtarak, Osmanlı/Türk edebiyatına önemli katkılarda bulunmuşlardır.
Fatma Aliye Topuz'un edebi ve düşünsel gelişiminde etkisi olan birkaç önemli isim ve kaynak bulunmaktadır:
Fatma Aliye Topuz, bu kişiler ve kaynaklardan aldığı ilhamla, Osmanlı toplumundaki kadınların durumunu ve haklarını savunarak, eserlerinde toplumsal eleştirilerde bulunmuş ve realizm akımının önemli temsilcilerinden biri olmuştur.
Fatma Aliye Topuz, Osmanlı ve Erken Cumhuriyet Dönemi’nde kadınların edebiyat ve toplumsal hayatta daha fazla yer almasına katkıda bulunarak birçok kişiyi ve nesli etkilemiştir. Etkilediği isimler arasında Reşat Nuri Güntekin’den yakın tarih yazarlarından Suat Derviş’e kadar birçok farklı ismi bulunmaktadır.
Fatma Aliye'nin edebi ve toplumsal çalışmaları, Cumhuriyet Dönemi’nde yetişen birçok kadın yazarı etkilemiştir. Onun kadınların toplumsal hakları ve eğitimine verdiği önem, sonraki nesiller için ilham kaynağı olmuştur. Bununla birlikte kadın hakları konusundaki çalışmaları, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde kurulan kadın dernekleri ve hareketlerini etkilemiştir. Kadınların eğitim hakkı, çalışma hayatında yer alma ve toplumsal haklarını savunma konularında ilham kaynağı olmuştur. Türk edebiyat dünyasına önemli eserler bırakmış Reşat Nuri Güntekin, Fatma Aliye Topuz’un özellikle “Udi” kitabından etkilendiğini her fırsatta dile getirmiştir.
Fatma Aliye, Osmanlı İmparatorluğu döneminde edebi eserler veren ilk kadın yazarlardan biridir. Onun yazarlığı, diğer kadınlara ilham vererek edebiyat sahnesine çıkmalarını teşvik etmiştir. Eserlerinde kadın hakları, kadınların eğitimi ve toplumsal hayattaki rolleri gibi konulara odaklanmıştır. Bu temalar, dönemin toplumsal yapısına eleştirel bir bakış sunarak, toplumsal reformlara olan ihtiyacı vurgulamıştır. Realizm akımının etkilerini taşıyan eserleri ile Osmanlı toplumunun gerçekçi tasvirlerini yapmıştır. Kadınların günlük yaşamlarını, sorunlarını ve toplumsal baskıyı realist bir bakış açısıyla ele almıştır. Dolayısıyla bu konular üzerine dikkat çekmiştir.
Fatma Aliye, Osmanlı’da bir kadın tarafından yazılan ilk romanlardan birini kaleme almıştır. Dolayısıyla edebiyat tarihinde önemi fazladır. Yazdığı eserler ve fikirleri ile kadınların toplumsal hayatta daha fazla yer almaları gerektiğini savunmuştur. Fatma Aliye Topuz'un edebiyat dünyasındaki önemi, onun kadın hakları savunuculuğu, realist anlatımı, edebi çeşitliliği ve Osmanlı'da bir kadın yazar olarak öncü rolüyle öne çıkmaktadır. Onun çalışmaları, edebiyat tarihimizde önemli bir yer tutmakta ve kadın yazarlar için ilham kaynağı olmaya devam etmektedir.
Fatma Aliye Topuz’un kitapları haricinde 40 kadar da makalesi bulunmaktadır. Makalelerinin yayımlandığı dergi ve gazeteler şöyledir:
Fatma Aliye, yaşadığı dönem boyunca kadınların toplumsal hayata katılmaları ile ilgili birçok sosyal faaliyette bulunmuştur. Yazar, 1897 Osmanlı Rus Savaşı’nda şehit ve gazi ailelere yardım maksadıyla Cemiyet-i İmdadiye’yi kurmuştur. Trablus ve Balkan Savaşları esnasında Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin çalışmalarına katılmıştır. 1913 yılında ise Müdafaa-i Milliye Osmanlı Hanımlar Heyeti’nin faaliyetlerinde yer almıştır.
Kadınların üniversite gibi yükseköğretim kurumlarından eğitim alma hakkından yoksun olduğu I. Dünya Savaşı döneminde Fatma Aliye Hanım konferanslar vermiştir. Eğitimin düzenli şekilde verilmesinin gerekliliğini, erkekler kadar kadınların da eğitim alma hakkının olduğunu, eğitim alan kadının çalışarak yaşama katılıp üretken olmalarından söz eder. Kadınlara özel bu konferanslarda paleontoloji, prehistorya gibi özel bilim dallarından söz ederek kadınların ufkunu genişletmiştir.
Fatma Aliye Topuz'un siyasi görüşleri, döneminin sosyal ve kültürel bağlamı içinde şekillenmiş olup, özellikle kadın hakları ve toplumsal reformlar üzerine odaklanmıştır. Fatma Aliye Topuz'un siyasi görüşleri, kadın hakları ve toplumsal reformlar üzerine odaklanmış, modernleşme ve eğitim gibi konularda ilerici bir duruş sergilemiş, ancak bu süreçte İslami ve Osmanlı değerlerine de önem vermiştir. Bu görüşler, onun eserlerinde ve toplumsal çalışmalarında açıkça görülmektedir.
Fatma Aliye Topuz’a ait önemli sözlerden 20 tanesi aşağıdaki listede yer alır:
Fatma Aliye Topuz’un aldığı ödüller ve madalyalar şöyledir:
Fatma Aliye Hanım "H.27 Rebiyülahir 1297/M.22 Ekim 1862/9 Teşrinievvel 1862” tarihinde Ahmet Cevdet Paşa ile Adviye Rabia Hanım’ın kızı olarak İstanbul'da doğmuştur. Fatma Aliye Topuz’un kökleri Kırklareli’nden Lofça’ya yerleşmiş eski bir Türk ailesi olan “Yular Kıran” soyuna aittir.
Tanzimat Dönemi’nden sonra fikir ve sanat dünyasında olumlu etkisi bulunan az sayıdaki kişilerden biri olan Ahmet Cevdet Paşa, Fatma Aliye’nin babasıdır. Medrese eğitiminin yanı sıra Çarşambapazarı’ndaki Murat Molla Tekkesine devam ederek, bir bakıma Darülfünun eğitiminden de faydalanan Ahmet Cevdet Paşa, Farsça öğrendikten sonra Sultan Abdülmecid’in huzurunda “Mesnevî-i Şerîf” icazeti vermiştir. Başarılı bir öğrenci olan Ahmet Cevdet boş zamanlarında edebiyatla da uğraşmış ancak bu çalışmalarını beğenmemiştir. Fatma Aliye’nin kitabında anlattığına göre babasının asıl adı Ahmet’tir. Lofça’da eğitim alırken kendisine “Vehbi” mahlası verilmiştir. Daha sonraki dönemlerde “Cevdet” mahlası verilmiş ve bu mahlas Ahmet Efendi’nin isimlerinden biri olarak görülmüştür.
Ahmet Cevdet Paşa 1868 - 1876 yılları arasında Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye’yi derleyen komisyonun başkanlığını yapmıştır. Mecelle, İslami özel hukuk kurallarından oluşan bir kitaptır. Bununla birlikte Ahmet Cevdet Paşa defalarca kez adliye, eğitim, vakıflar, içişleri, ticaret ve ziraat bakanlığı yapmış bir bürokrattır. Yaşadığı dönemde hazırlanan kanunların ve kurumların büyük kısmında emeği bulunmaktadır. Ahmet Cevdet Paşa 26 Mayıs 1895 (73 yaşında) İstanbul’da vefat etmiştir.
Fatma Aliye Hanım'ın hayatı yalnız İstanbul’da geçmemiştir. İmparatorluğun çeşitli muhitlerinde kısa zaman aralıklarıyla yaşamıştır. Eğitim hayatlarına özen gösterilen Fatma Aliye ve kardeşleri, çok küçük yaştan itibaren tahsil hayatına başlamışlardır. Ancak babasının sürekli yeni bölgelere tayin ediliyor olması eğitim hayatında kesintiler olmasına neden olmuştur. Bununla birlikte öğrenmeye çok açık olan Fatma Aliye, çok küçük yaşta Fransızcayı öğrenmiş ve hatta (1291/1874) yılında Yanya’ya tayin olan babasına Fransızca bir mektup yazmıştır.
Genç kızlığa geçişiyle birlikte, dönemin koşulları gereği, erkek hocalardan ders alamayacağı için eğitimine son verilmiştir. Fatma Aliye, bu durumu üzüntüyle karşılamış ve abisinin aldığı dersleri dinleyerek kendini geliştirmiştir.
Fatma Aliye Hanım, yaşadığı dönem nedeniyle eğitim hayatının başlangıcı açısından çok şanslı bir çocukluk yaşamıştır. Okumayı 5 yaşında öğrenen Fatma Aliye, yedi yaşından itibaren Battal Gazi Destanı, Kan Kalesi, Binbir Gece ve Muhayyelât-ı Aziz Efendi gibi kitapları rahatça okumaya ve kendisine imlâ dersi veren Lofçalı Hacı İbrahim Şevki Efendi'nin öncülüğüyle o yıllarda Fransızca öğrenmeye başlamıştır. Evde özel eğitim verilen Fatma Aliye’nin dersleri on üç yaşına kadar düzenli olarak devam etmiştir. Bu dönemde babasının Yanya’ya tayininin çıkması ve az bir süreliğine ailenin de o bölgeye gitmesi, Fatma Aliye’nin Fransızcasını geliştirmesi için önemli bir fırsat olmuştur. Yanya’dan dönüşte 14 yaşına gelmiş olan genç kızın eğitim hayatına son verilmiştir. Kısa bir süre sonra da babasının tayini nedeniyle ailesiyle birlikte Şam’a gitmiştir. 1878 yılı Aralık ayında Cevdet Paşa, Suriye Valiliğinden azledilince tekrar İstanbul’a dönmüşlerdir. İstanbul’a dönüşlerinde, daha önceden ders aldığı Matmazel Alfa ile birlikte derin bir çalışma planı oluşturmuşlar ancak gündeme gelen evlilik hadisesi yüzünden bu plan gerçekleşmemiştir.
Fatma Aliye, evliliği boyunca, eşi izin vermediği için eğitimlerinden, kitaplarından ve çalışmalarından uzak kalmıştır. İkinci doğumundan sonra ağır bir hastalık geçiren Fatma Aliye, iyileşmek için farklı bir şehre geçince eşinden uzaklaşmış ve tekrar hem çalışma hem de yazma fırsatına ulaşmıştır.
Fatma Aliye Topuz, Osmanlı İmparatorluğu’nda edebi eserler veren ilk kadın yazarlardan biri olarak kadınlara öncülük etmiştir. Eserlerinde toplumun ve bireylerin gerçekçi tasvirlerine yer vermiş, günlük yaşamın detaylarını ve karakterlerin iç dünyalarını derinlemesine işlemiştir. Özellikle kadın hakları, eğitim ve toplumsal hayatta kadınların yer alması gibi konulara odaklanarak, toplumsal adaletsizlikleri ve eşitsizlikleri eleştirmiştir. Roman, hikâye, makale ve çeviri gibi farklı türlerde eserler vererek geniş bir yelpazede yazarlık yapmıştır.
Fatma Aliye’nin toplumsal yapıyı ve normları eleştiren kitaplarında bile dili sade ve akıcıdır. Duygusal yoğunluk ve samimiyet okurları derinden etkilemektedir. Böylelikle kadın haklarına yönelik reformist hareketlerde liderlik etmiş, Osmanlı ve Türk edebiyatında önemli bir yer edinmiştir.
Fatma Aliye Topuz, evleneceği kişi ile ilgili olarak “Erbâb-ı mâ'ariften olması hasebiyle baş başa verip birlikte çalışmak ümidi” taşıyan bir genç kızlık yaşamıştır. On yedi yaşına geldiğinde II. Abdülhamid’in yâverlerinden Kolağası Faik Bey ile 1296 (M.1878-79) yılında evlenmiştir.
Fatma Aliye Topuz’un Kolağası Faik Bey ile olan evliliğinden Hatice (1880-?), Ayşe (1884-1967), Nimet (1900-1972) ve Zübeyde İsmet (1901-?) isimlerini taşıyan dört kızı dünyaya gelmiştir.
Fatma Aliye Topuz çocukları hakkında geniş bir bilgi olmamakla birlikte sadece Zübeyde İsmet’in evden kaçarak din değiştirmesi ve Katolik bir rahibe olmasıyla yazı hayatından çekildiği kaynaklarda yer almaktadır. Yazar hakkında detaylı araştırmalar yapan Dr. Emel Aşa, Fatma Aliye’nin yazı hayatından uzaklaşmasını şöyle anlatmıştır: “1915 yılına kadar düzenli olarak devam eden yazı faaliyeti ile hayatını takip edebildiğimiz Fatma Aliye’nin bu yıldan sonra yavaş yavaş cemiyetten uzaklaştığı görülür. Özellikle 1885 yılında yakalandığı hastalığın bu yıllarda daha fazlalaşması ve kızı İsmet Hanım’ın tanassur ederek Türkiye’den ayrılması onu çok yıpratır.”.Fatma Aliye bundan sonraki hayatının ve servetinin büyük bir kısmını kızı Zübeyde İsmet’i bulmak yolunda harcamıştır. 1936 yılında Pangaltı’da bir apartman dairesinde vefat etmiştir.
Fatma Aliye Topuz, 13 Temmuz 1936 tarihinde, 73 yaşında İstanbul'da vefat etmiştir.
Fatma Aliye Topuz'un mezarı İstanbul'da, Feriköy Mezarlığı'ndadır. Bu mezarlık, birçok ünlü Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi figürünün de son istirahat yeri olarak bilinir.
Fatma Aliye Hanım, yaşadığı dönemde biyografisi yazılan ilk Türk kadın yazardır. Biyografisi, manevi babası olan Ahmet Mithat Efendi’nin, Fatma Aliye’ye bir hediyesi olarak yazılmıştır. 1873 yılında kaleme alınan eser Fatıma Aliye Hanım yahud Bir Muharrire-i Osmaniyye’nin Neşeti adını taşır. Onun hayat hikâyesi bebekliği, çocukluğu, gençliği ve evliliği ve evliliğinin ilk yılları olmak üzere 33 yaşına kadar olan dönemi anlatılır. Ahmet Mithat Efendi, eserin sonunda babası Cevdet Paşa ile kızı arasındaki iletişim ve mektuplaşmalar hakkında da bilgi verir. Bu eser Fatma Aliye hakkında araştırma yapanlar için bugün bile en çok başvurulan birinci el kaynaktır. Bununla birlikte Fatma Aliye hakkında yazılan diğer kitaplardan ikisi şöyledir:
Fatma Aliye Topuz’un resmi, ülkemizin ilk kadın filozofu ve kadın romancılarından olması nedeniyle 2009 yılından itibaren 50 Türk Lirası banknotunun arka yüzünde yer almaktadır.
Fatma Aliye Topuz’un adı İstanbul Beyoğlu’nda ve Ankara Çankaya’da birer sokağa verilmiştir.