Yüzlerce yıl boyunca sanatın, edebiyatın ve hatta felsefenin konusu bile olan aşk, en güzel romanlarda yaşanıyor olsa gerek ki Türk ve dünya edebiyatında pek çok ölümsüz eser halen okunmaya devam ediyor. Bu ölümsüz eserlerdeki aşk hikayeleri tiyatro, sinema, dizi gibi türlerde milyonlarca izleyiciye de ulaştı ve ulaşmaya devam ediyor.
BKM Kitap Blog’un bu haftaki yazımızda tüm zamanların yerli ve yabancı en güzel aşk kitaplarını sizin için bir araya getirdik. Elbette pek çok klasik ve modern eserlerle bu listeyi uzatabilmek mümkün olacaktır. İlk olarak en çok satan, en çok okunan eserlerin yer aldığı listemize ilerleyen günlerde yeni kitaplar eklemek için yazılarımızı takip edebilirsiniz.
Listemize bir Dünya klasiği ile devam edelim. Romantik ilişkiler kadar tiyatro aşkının da gözden kaçmadığı bir eser karşınızda: Bir martı vurulur, bir hikâye konu olur. Rus oyun yazarı Anton Çehov’un “dört büyük” eserinden ilki olan Martı, eleştirmenler tarafından günümüze dek gelmiş geçmiş en iyi tiyatro eserlerinden biri olarak kabul edilir. İnsanlar arasındaki iletişimsizlik, iç içe geçmiş romantik ilişkiler, hayatın anlamı, sanatçının hayat gayesi, tiyatronun ihtiyaç duyduğu yenilikler gibi konular bu eserde okurlara sunulur.
Ustalarla devam edelim. Orhan Kemal’in ünlü aşk öyküsü olan Cemile, yoksul kesimlerin ayakta kalma çabasını, direnişlerini de dile getiriyor. Boşnak kızı işçi Cemile ile dar gelirli Kâtip Necati arasındaki saf aşkı anlatan roman, Orhan Kemal'in yalın anlatımıyla çarpıcı bir resim gibi okurların zihnine ve elbette ki kalbine işliyor. Orhan Kemal'in adeta damaklarda tat bırakan üslubuyla eşsiz bir aşk hikayesi zamanımızı evde geçirdiğimiz bu günlerde sizi bekliyor.
Onunkisi gerçek bir sevgi. Fransız yazar Boris Vian’ın bir günde sevgilisi için yazdığı iddia edilen Günlerin Köpüğü, öyle etkili bir eserdir ki sinemadan tiyatro perdesine kadar diğer sanat disiplinlerinde de seyirciyle buluşmuştur. Kurgusu ve akıcı dili kadar Vian’ın kendine has olarak oluşturduğu üslubuyla gerçeküstücü bir okuma fırsatı doğuyor.
Kamelyalı Kadın - Alexandre Dumas Fils
Yine gerçek aşklarla devam edelim ve yine aşkın dokunaklı ve yürek burkucu hikâyesiyle duygudan duyguya geçelim: Hukukçu Mösyö Armand Duval'in yolu bir gün kamelyalarıyla ünlenmiş Matmazel Marguerite Gautier ile kesişir. Armand'ın kendi halinde bir hukukçu, Marguerite'in ise çiçeklerine sıradan bir ailenin bir aylık geçim kaynağını sarf edebilecek derecede sefahat içinde bir kadın oluşu, bu iki gencin birbirlerine ilgi duymalarını engellemez. Başından geçen onca şeye rağmen masumiyetini kaybetmeyen Marguerite, Armand Duval sayesinde hayatında ilk defa şefkati tanıyacak, karşılık beklemeden sevmenin ve sevilmenin güzelliğini tadacaktır.
İlk Aşk - Ivan Sergeyeviç Turgenyev
Rus edebiyatı olmadan aşk romanları listesi her zaman eksik kalır. Dünya edebiyatının güçlü kalemei Turgenyev’in İlk Aşk eseri, kısa aşk romanı denince ilk akla gelendir. Vladimir adını verdiği kahramanla kendi yaşam öyküsünü kaleme alan Turgenyev, 16 yaşındaki ilk aşkını yazmak için 42 yaşını beklemiştir: Turgenyev'in yaşadığı "İlk Aşk"ta, rakip olarak karşısına maalesef beklenmedik bir kader çizgisiyle öz babası çıkmıştır. Ne var ki, babası oğlunun yoğrulmakta olduğu o duygularından habersizdir. Yazarın yenilgiyle son bulan ve karmaşık hislerle yüklü o anıları, daha sonraki yaşamın da onu derinden etkilemiştir.
Benim Hüzünlü Orospularım - Gabriel Garcia Marquez
1982 Nobel Edebiyat Ödüllü yazar Gabriel Garcia Marquez'siz bir okuma listesi düşünülemez. Üstelik “Büyülü Gerçeklik” akımının kurucusu bir kalemden aşkı okumadan… Yazdığı son romanı Benim Hüzünlü Orospularım'la yine Dünya edebiyatını sarsan Marquez, romanında, doksanını bulmuş çok yaşlı bir gazete köşe yazarının ağzından müthiş bir aşk serüvenini dile getiriyor. Eser, 90 yaşındaki bir adamla 14 yaşında bir yeniyetmenin ilişkisini anlatıyor.
Muhteşem Gatsby - Francis Scott Key Fitzgerald
En naif ve en içten aşk romanlarından biriyle devam edelim. Paranın ve şöhretin gerçek bir aşkın nasıl gölgesinde kalıp önemsizleştiğine tanıklık edeceğimiz Muhteşem Gatsby adlı roman, 1920'ler ABD'sinin toplumsal portresini çizerken, "Amerikan rüyası" düşüncesini de eleştiriyor aynı zamanda: Genç ve yakışıklı zengin Jay Gatsby, zengin muhiti Long Island'daki villasında çılgın partiler verir ve gösterişli bir hayat sürer. Servetinin kaynağı komşuları arasında dedikodu konusu olan Gatsby, pahalı zevkleri için para harcamaktan kaçınmaz ve adeta sefahat içinde yüzer. Ancak bu ışıltılı hayatın ardında, yalnız ve hayal kırıklığına uğramış bir adam saklıdır. Gatsby'nin hayattaki tek arzusu, geçmişi geri getirmek ve savaş öncesinde beraber olduğu sevgilisi Daisy Buchanan ile bir araya gelmektir. Oysa Daisy savaş sırasında evlenmiştir ve şimdi kızı ve kocasıyla birlikte, Long Island'ın karşı yakasında yaşamaktadır.
Çağdaş Türk edebiyatının usta kalemlerinden biri olan Ahmet Ümit ve onun aşk öyküleriyle listemizin sonuna geldik. Aşkın tüm hallerini bu kitapta yer verdiği öyküleriyle okurlarına sunan Ümit, Aşk Köpekliktir kitabında hayatı evine sığdıran kitapseverlere farklı öykülerle farklı okuma lezzetleri sunuyor.
Başucumda Müzik – Kürşat Başar
1950’li yıllarda yaşanan gerçek bir aşk hikayesinden yola çıkarak kurgulanan Başucumda Müzik, dönemin siyasi ve sosyal havasıyla birleşince unutulmaz bir aşk hikayesi oluşturuyor. Yazar Kürşat Başar, kaleme aldığı başyapıtını şu sözlerle özetliyor: “Eğer, hayatımızın bir an’ına gidip orada sonsuza dek kalacaksınız deseler yalnızca iki şeyden birini seçmek isterdim. Biri, o çocukluğun bahçesindeki ağacın dalına asılı salıncakta sallanırken… Öteki, bütün hayatım boyunca en çok sevdiğim adamla öpüştüğüm ilk gün… Herkes aşık olmanın ortak dilini bulup yazmaya çalışıyordu. Ama aslında bu kadar basitti işte: Birini öptüğünde salıncakta sallanır gibi hissediyorsan aşıksın.”
Bir Gün Tek Başına – Vedat Türkali
Vedat Türkali’nin kült eseri , Milliyet Yayınları 1974 Roman ödülünü ve 1975 Orhan Kemal Roman Armağanı’nı kazandı. Bir Gün Tek Başına, 27 Mayıs 1960 askeri darbesinden hemen önceki günlerde yaşanan bir hikayeyi konu alıyor. Siyasal çalkantılar ve aşk bir arada işleniyor.
Lady Chatterley’in Aşığı – D.H. Lawrence
Yayımlandığı günden itibaren müstehcen bulunan Lady Chatterley'in Âşığı, savaşta yaralanarak kötürüm kalan Clifford'ın genç karısı Constance ile koru bekçisi Mellors arasındaki aşkı anlatır. Romanın, kadın ihaneti olarak da yorumlanmasına karşın, kocanın karısını duygusal açıdan da ihmal ettiği, hatta kadını evlilik dışı gebeliğe bile yönlendirdiği görülür. Eser, aslında aristokrat bir kadınla işçi kesiminden bir erkeğin aşkını kabullenemeyen sınıf ayrımcılığına dayanır.
Bir Kadının Penceresinden – Oktay Rıfat
Türk şiirinin önde gelen ismi Oktay Rıfat’ın 1976 yılında yayımlanan bu ilk romanı, 1975 Türkiye’sinde İstanbul’un aydınlar çevresine geçen, üç çocuk annesi, evli bir genç kadınla genç ve evli bir devrimcinin yasak aşk hikayesine odaklanıyor. Roman, toplum baskıcı, siyasal ruh, önyargılar gibi diğer konularda düşündürmeyi başarıyor.
Doctor Zhivago – Boris Pasternak
Sovyet yazarı Boris Pasternak'ın Rus Devrimi sırasında geçen ünlü romanı, sinema ve tiyatro dünyasına da konu olan bir yapıttır. Yazarın 1956'da Noviy Mir Dergisi'ne gönderdiği ilk romanı Doktor Jivago, SSCB resmi görüşüne uygun yazılmadığı gerekçesiyle reddedildi. 1957'de ilk kez İtalya'ya gizlice kaçırılan roman, burada hem Rusça hem de İtalyanca olarak aynı anda yayımlandı. Ertesi yıl da İngilizce basılan "Doktor Jivago" kısa sürede çeşitli dillere çevrilerek dünyaca ünlendi. Pasternak, 1958 Nobel Edebiyat Ödülü'ne değer görüldü. Ancak, yapılan baskılar sonucu ödülü geri çevirmek zorunda kaldı. SSCB'de uzun yıllar yasak olan roman, 1985'deki demokratikleşme hareketi döneminde yayımlanabildi.
Masumiyet Müzesi – Orhan Pamuk
Nobel Ödüllü romancı Orhan Pamuk'un tek "aşk" romanı, adıyla da özleşen müzesiyle kendinden söz ettirmeyi başarıyor. Adeta ilmek ilmek işlenen dil ve kurgusuyla bir Türk filminin içinde gibi hissettiriyor. 1975'te bir bahar günü başlayıp günümüze kadar gelen İstanbullu zengin çocuğu Kemal ile uzak ve yoksul akrabası Füsun'un hikâyesinin anlatıldığı romanı okurken yalnız aşk hakkında değil, evlilik, arkadaşlık, cinsellik, tutku, aile ve mutluluk hakkında da düşünme fırsatı doğuyor.
Kırmızı ve Siyah – Henri Beyle Stendhal
Stendhal, dünya edebiyatının en önemli klasiklerinden biri olan Kırmızı ve Siyah’ın konusunu gazetede çıkan bir yargılama haberinden alarak muazzam bir aşk hikayesine dönüştürmüştür. Kırmızı ve Siyah’ta, Julien Sorel ile Madame de Renal’in aşkı, tutkulu aşklardandır. Eser, her geçen gün büyüyen bir aşkın hikâyesidir.
Genç Werther’in Acıları – Johann Wolfgang von Goethe
Genç Werther’in Acıları, 1774 yılında ve iki haftada yazılmış mektup romandır. Goethe, bu romanı yazdığında 25 yaşındaydı. İddiaya göre roman yayımlandıktan sonra hem pek çok intihar vakası ile karşılaşılmış, hem de Almanya sokakları bir “Werther salgınına” uğrayarak, ortalığı mavi ceket, sarı pantolon giyen duygulu gençler istila etmiştir. Genç Werther’in Acıları, Werther adındaki genç bir hukuk stajyerinin nişanlı bir kadın olan Lotte ile kurduğu acı dolu ilişkisini konu almaktadır.
"Huzur", büyük yazar Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Doğu-Batı sorunsalı çevresinde ele aldığı, felsefî niteliği bulunan çok önemli bir yapıt. 1939'da İstanbul'da Mümtaz karakteri çerçevesinde kurulan yapıt, kahramanın sevgilisi Nuran'a kavuşma - kavuşamama gelgitleri yaşaması bakımından bir aşk romanı olarak da görülebilir.
Dünya Klasik Edebiyatı’nın en önemli örneklerinden olan Aşk ve Gurur, 18. yüzyıl İngiltere'sinde geçen unutulmaz bir aşk hikâyesini konu alıyor. Orta halli bir ailenin zeki ve neşeli kızı ile kibirli ve mağrur olmasının yanı sıra son derece dürüst ve varlıklı genç bir adamın neredeyse nefretle başlayan ilişkilerinin büyük bir aşka dönüşünü anlatan bu kitapta, biri gururlu diğeri önyargılı iki insanın zaman ilerledikçe yanıldıklarına ve birbirlerine yaptıkları onca haksızlığın yalnızca aşkla telafi edilebileceğine tanıklık edeceksiniz.
Aytmatov'a ilk büyük şöhretini kazandıran Cemile romanı, en güzel aşk hikâyelerinden biri olarak kabul edilir. Kendine özgü dili ve tasvirleriyle Cemile, aşk ve doğanın muazzam şekilde resmedildiği bir edebi tablodur adeta. Romanda ayrıca, töre ve çevre şartlarının insan hayatına olan etkisi de gözlerden kaçmaz.
Annesi İsmet Kür, Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, Azeri olan babası Behram Kür ise Fransızca ve matematik öğretmeniydi. Lise eğitimini Robert Kolej'de tamamladıktan sonra lisans eğitimini Queens College ve Boğaziçi Üniversitesi'nde tamamladı. Ardından Sorbonne Üniversitesi'nde Karşılaştırmalı Edebiyat üzerine doktora yaptı. "Bitmeyen Aşk" adlı romanı "müstehcenlik" gerekçesiyle toplatıldı. İstanbul Üniversitesi Yabancı Diller okulunda ingilizce okutmanı oldu. Kür, 2013 yılı mayıs ayında Ankara Öykü Günleri kapsamında Onur ödülüne layık görüldü..
Anna Karenina – Lev Nikolayeviç Tolstoy
Dünya edebiyatının en büyük yazarlarından Tolstoy'un çok okunan, tutkunları olan büyük romanı Anna Karenina, onlarca dile çevrilerek dünyada en çok satan Rus romanlarından biri olmayı başarmıştır. Sinemaya, tiyatroya aktarılmış, birçok sanat eserine ilham olmuştur. Eser, Rusya'da kapitalizm ve burjuvazinin yükselmeye başladığı bir dönemde (1870'ler), Anna Karenina adlı roman karakterinin, toplum karşısında alenen yaşamaktan çekinmediği yasak aşkını anlatır. Ünlü eserde, Anna'nın ahlak kurallarına ters düşen bu tutumu, toplumsal vicdanı tatmin için cezalandırılma adına, trajik bir sonla noktalanır.
Lolita ya da daha az bilinen adı ile Beyaz Irktan Dul Bir Erkeğin İtirafları, Vladimir Nabokov'un İngilizce romanıdır. 1955'te Paris'te ilk baskısı yapılan roman, hem çok eleştiri aldı hem de çok okundu. Daha sonra yazarı tarafından Rusça'ya çevrilen roman 1962'de Stanley Kubrick tarafından aynı adla sinemaya uyarlandı.
Aşk-ı Memnu – Halid Ziya Uşaklıgil
Kendinden önceki edebî geleneği dönüştüren, kendinden sonraki yazarlara öncülük eden Halit Ziya Uşaklıgil’in modern çatışma, çelişki ve iç hesaplaşmaları ustaca kaleme alan romanda yasak bir aşkın aile içindeki sarsıntılı hikayesi anlatılıyor. Türk okurları kadar, televizyon izleyicilerinin de yakından bildiği Aşk-ı Memnu, aynı zamanda bir TV dizisi olarak da büyük ilgi görmüş, tüm zamanların en çok izlenen TV programları arasında yer almıştı. Türk romancılığına verdiği benzersiz eser sayesinde unutulmaz edebiyatçılarımız arasında yerini alan Uşaklıgil, diğer eserleriyle de halen okunmaya devam ediyor.
Yüzbaşının Kızı – Aleksandr Puşkin
Ünlü Rus yazar Aleksandr Puşkin’in Dünya klasikleri arasında yerini alan romanı Yüzbaşının Kızı, vatanseverlik, şeref, onur, sadakat, aşk gibi evrensel değerleri konu alır. Genç subay Pyotr Andreyiç Orenburg'a görevlendirildiğinde burada kale komutanının kızı Masha’ya aşık olur. Fakat tanıştığı ve yakın arkadaş olduğu teğmen Savabin de Masha'ya aşıktır. Bu arada Orenburg yakınlarında Kazakların isyan haberleri gelmektedir.
Jane Eyre, birçoklarınca kadın hak ve özgürlüklerine sahip çıkan ilk romanlardan biri olarak kabul edilir. Yazarı Charlotte Brontë’nin yaşamından izler de taşıyan roman, zorlu bir yaşam süren yapayalnız bir genç kızın güçlü bir kadına dönüşmesinin öyküsüdür. Küçük yaşta öksüz kalan Jane Eyre, kendisini hiçbir zaman sevmeyen ancak kocasının vasiyeti üzerine bakımını üstlenen yengesiyle zor bir yaşam sürmektedir. Katı kurallarla yönetilen bir yatılı okula gönderilince, bu kez hayatın başka zorluklarıyla yüzleşmek zorunda kalır. Okulda geçirdiği on yılın ardından öğretmen olarak mezun olur. Edward Rochester’ın malikânesinde mürebbiye olarak iş bulur. Evin gizemli efendisi Rochester’a âşık olur; ancak onu hayal bile edemeyeceği zorluklar ve acılar beklemektedir.
Ayşe Kulin’in adı gibi nefes nefese okunan bu romanında kitap tutkunlarına bir kez daha dünyanın farklı bir yüzü aktarılıyor. İkinci Dünya Savaşı döneminde yaşanan bir hikayeyi anlatan Nefes Nefese, Avrupa'yı kasıp kavuran ve tarihin en acımasız gerçeklerinden biri olan Nazizm'i, dönemin Türk diplomasisinin korumaya özen gösterdiği ince dengeyi ele alırken, bu tarihi planın ön yüzünde de Osmanlı vezirlerinden birinin kızıyla evlendiği Yahudi gencin aşkını ve kaçışını da dile getiriyor. Son dönemlerde yazılmış, bireylerin tarihi ile insanlığın tarihi arasındaki kaçınılmaz kesişime ışık tutan en önemli romanlardan biri olan Nefes Nefese, sürükleyici anlatımı ve ustalıklı kurgusuyla dikkat çekiyor.
Uğultulu Tepeler – Emily Bronte
İngiliz edebiyatının devasa eseri Uğultulu Tepeler, Brontë'nin büyüleyici hikayesine eşlik eden akıcı dili ve kurgusuyla günümüz okurlarını aşkın adeta içine çekiyor ve edebi eser ne demektir gözler önüne seriyor. Bu kült eseri okumanın tam zamanı.
Roman okumayı seviyorsanız, Zülfü Livaneli’nin en çok okunan bu romanını asla atlamamalısınız. Tam sonbaharda okunacak bir roman olan Serenad, akıllar kadar gönüllerde de yer eden bir hikayenin kapılarını açıyor: Her şey, 2001 yılının Şubat ayında soğuk bir gün, İstanbul Üniversitesi'nde halkla ilişkiler görevini yürüten Maya Duran'ın (36) ABD'den gelen Alman asıllı Profesör Maximilian Wagner'i (87) karşılamasıyla başlar. 1930'lu yıllarda İstanbul Üniversitesi'nde hocalık yapmış olan profesörün isteği üzerine, Maya bir gün onu Şile'ye götürür. Böylece, katları yavaş yavaş açılan dokunaklı bir aşk hikâyesine karışmakla kalmaz, dünya tarihine ve kendi ailesine ilişkin birtakım sırları da öğrenir.
Balzac’ın kült romanı Vadideki Zambak, aristokrat bir ailenin en küçük oğlu olan Félix de Vandenesse ile Kont Mortsauf’un erdemli eşi Henriette de Mortsauf arasındaki yoğun ve platonik aşkını konu alıyor. Toplumun etkisinin de oldukça hissedildiği eser, Balzac’ın en otobiyografik romanı olarak kabul ediliyor.
Kürk Mantolu Madonna – Sabahattin Ali
Son yılların en çok satan romanı ne diye sorsanız? Tüm okurların ortak yanıtı, Kürk Mantolu Madonna olurdu. Sabahattin Ali, bu ölümsüz eserinde, eğitim için Almanya’ya giden Raif Efendi ile ressam Maria Puder arasında geçen ölümsüz aşkı anlatmaktadır. Yazıldığı dönemin içinde bulunduğu şartlar göz önüne alındığında yazar, bu eserinde unutulmaz bir aşk sancısını okurların içine işlemeyi başarıyor.
